Sevgili okurlarım, Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u bugün ölümünün 73. Yılında minnet ve şükranla anıyoruz.
Bu zaman zarfında, Mehmet Akif’in hayatı ve eserleri hakkında çok sayıda kitap ve makaleler yazılmıştır. Yazılan bu kitap ve makalelerde, Akif’i sevenler, onu överek göklere çıkarmışlardır. Onu anlamaktan aciz olan zavallılar ise, kasıtlı olarak İstiklal Marşı ve vatan şairimiz Mehmet Akif’e hücum etmişlerdir.
Hiçbir zaman gerçekle bağdaşmayan bu tenkit yazılarına göre, milletimizin, dilimizin ve istiklalimizin şairi Akif’e hücum etmek, çok büyük bir haksızlık bence.
Çünkü gençliğinden ölümüne kadar Türk milliyetçiliği ve İslam birliği fikrine bağlı kalan Mehmet Akif, Türk edebiyatı tarihinde bambaşka bir yere sahiptir.
“İstiklal Marşımız başta olmak üzere eşsiz eserleriyle milletimizin gönlünde taht kuran Mehmet Akif, milletini seven, ona inanan, milletinin ebediyete kadar hür ve bağımsız olarak yaşamasını isteyen, büyük bir şair, yazar, fikir ve aksiyon adamıydı. Vatan sevgisini büyük bir coşkuyla mısralara dökerek milletimize İstiklal Marşı’nı hediye eden Mehmet Akif Ersoy, toplumun değerleriyle kendi ahlakını bütünleştirmiş geniş ufuklu bir insandı. Milli şairimizin kişiliği, ruh dünyası, millet sevgisi, mücadele azmi ve bağımsızlık aşkı bizlere olduğu kadar gelecek nesillere de ışık tutmaya devam edecektir.”
Mehmet Akif’e göre edebiyat kelimelerle süslenmiş bir söz dizisi olmayıp, topluma içtimai ve ahlâki faydalar sağlayan bir fikir dizisidir. Ona göre; “Sanat, sanat için değil, toplum içindir” prensibi, Akif’in yürüdüğü ana yoldur.
Mehmet Akif, imanla milliyetçiliği kucaklaştırarak, konularını içinde yaşadığı ortamdan seçen, toplumcu bir şair ve idealist bir fikir adamıdır. Muhalifleri ne derse desin, vatan şairimiz Mehmet Akif, edebiyat tarihimizde ve Türk milletinin kalbinde layık olduğu yeri çoktan almıştır.
Bugün yurdumuzun ve milletimizin sorunlarını ve dertlerini Mehmet Akif kadar anlatabilen ve bunlara tedbirler ve çareler düşünen başka kaç şairimiz var.
Akif, yalnız yaşadığı devri değil, yarının problemlerine de ışık tutabildiği için büyüklüğünü ve önemini daima muhafaza etmiştir. Vatan sevgisinin, iman bütünlüğünün şahikasına çıkan, Türk milletinin ıstırabıyla ağlayan, yurdunun heyecanlarıyla çırpınan, kahraman Türk Mehmetçiğini Çanakkale’de destanlaştıran ve İstiklal Marşımızı yazan odur.
O, müspet ilimle dolu bir şair olduğu kadar, münevver bir ilim adamıydı. En büyük arzusu; tembel ve geri kalmış, her türlü ilerlemeden mahrum Müslüman dünyasını, asırlarca süren uykudan uyandırıp, Avrupa memleketleri düzeyine ulaştırmaktı.
Ahlâki ve karakteriyle bugünkü Türk gençliğine örnek olarak gösterebileceğimiz Akif, inandığı davaları sonuna kadar savunmuş ve hiç kimseye dalkavukluk yapmamıştır. Türk milletinin Balkan Harbi, 1. Dünya Savaşı ve İstiklâl mücadelesini acı ve tatlı anılarıyla, sadece Mehmet Akif’in şiirlerinde buluyoruz. Şiirlerinde kendi üzüntülerini asla dile getirmemiş, ne söylemişse toplum için söylemiştir.
Kafası ilimle de dolu bir şairin büyüklüğünü kıskanarak, “gerici diye” itham etmek, gerçek gericilerin, bilgisiz zavallı insanların maksatlı sözleridir bence.
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u ölümünün 73. yılında minnet ve şükranla anıyorum.
“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın.”
|