Sevgili okurlarım, 24 Ocak 1993’te öldürülen gazeteci yazar Uğur Mumcu ile 31 Ocak 1990’da öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy’un ölüm yıldönümleri arasındaki 24 Ocak-31 Ocak tarihleri arasındaki haftanın demokratik kitle örgütleriyle birlikte, “Adalet ve Demokrasi Haftası” olmasına karar verilmesinin üzerinden tam 17 yıl geçti.
1993 yılından bu yana düzenlenen bu hafta, demokrasi ve adaletin kurumsallaşması için el ele veren demokratik kitle örgütlerinin, yerel yönetimlerin, suskun kalmayan tüm aydınların ortak çabasıyla tüm Türkiye’de kutlanıyor…
Işığın getirdiği aydınlıktan, bilgiden ve gerçeklerden korkanlar, aydınlanmanın ışığının kitlelere ulaşmasını hep engellenmek istemişlerdir.
Karanlığın egemenliğinde direnenler, halkın yarınlarını çalanlar, bu korkuyla da sürekli baskı yaparlar, zulüm yaparlar ve ölüm emirlerini yağdırırlar.
Son otuz yıldır, aydınlanmanın ışığını topluma aktarmak isteyen bu ülkenin güzel insanları, aydınlarımız,
Gerçeği halka aktarmak isteyen gazetecilerimiz,
Bilimsel bilgiyle ülkesinin sorunlarına çözüm olan, haksızlıklara karşı durmayı görev bilecek yeni nesilleri yetiştirmek isteyen öğretim üyelerimiz,
Aydınlıktan korkanların verdikleri emirlerle baskı ve zulüm görmüşlerdir.
Arkalarında dul eşler, öksüz ve yetim çocuklar, acılı ana babalar bırakarak öldürülmüşlerdir.
Demokrasi şehitlerimizden Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy Türk Ulusunu aydınlattıkları için Türkiye Cumhuriyetini yok etmek isteyen güçler tarafından haince katledildiler.
Gerek Uğur Mumcu ve gerekse Muammer Aksoy Atatürkçü düşüncenin gerçek savunucuları idiler.
Laiklik ve hukukun üstünlüğünü, ulusal bütünlüğü savunarak, kalemleri ile Türk halkın gerçekleri öğrenmesini sağlıyorlardı.
Onun için öldürüldüler.
Aydınlanma yolunda ilerlerken, aydınlanmanın ışığının kitlelere ulaşması, her devirde karanlık güçler tarafından hep engellenmek istenmiştir.
Işığın getirdiği aydınlıktan, bilgiden ve gerçeklerden, karanlık ilişki ağlarını çıkar ilmekleriyle örüp, halkın yarınlarını çalanlar korkarlar.
İşte bu korkuyla da sürekli baskı, zulüm yaparlar ve ölüm emirlerini yağdırırlar.
"Faili meçhul" cinayetlerin acısını toplumca yaşadığımız ülkemizde, ’Faili meçhul” cinayetlerine bilinçli bir şekilde karşı koymak aydın olmanın bir gereğidir.
Bu ülkede; Cumhuriyeti, Demokrasiyi, Barışı ve Bilimi savunanlar engelleniyor.
Talana, vurguna karşı çıkanlar susturuluyor.
Teröre, bölücülüğe ve gericiliğe karşı çıkanlar öldürülüyor.
Demokrasi şehitlerimizden Gazeteci Yazar Uğur Mumcu ve Prof. Dr. Muammer Aksoy, gerçek birer çağdaş yurtseverdiler.
Onun için öldürüldüler.
Bedenleri susturuldu ama yazdıkları hafızalarımızdan silinmeyecektir.
Bir toplumda adalet ve demokrasi; ancak, dayatmalara, baskılara, zulümlere, işkenceye, haksızlığa direnen yurttaşların çoğalmasıyla yerleşebilir.
Adalet ve Demokrasi Haftasında, bütün şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
|