Sevgili okurlarım, toplumun temelini sarsan olayların başında, insanların kendine ve birbirine karşı güven duymamaları gelir.
Güven duymak; birine veya bir şeye bel bağlayan kimsenin içindeki duygudur. Güven duygusu bütün insanlar için hayati önem taşır. Hepimizin belli dönemlerde bu duygudan yoksun kaldığımız zamanlar olmuştur.
Bir insanın kendine güven duyabilmesi için, öncelikle kendisine ve hayata olumlu bir bakış ile bakabilmesi gerekiyor. Bunun için de insan önce kendisiyle barışık olmalıdır. İnsanın kendisiyle barışık olmasının önemli bir adımı da kendine güven duymaktan geçer.
Düne, bugüne ve geleceğe olumlu bakabilen insanlar, iyi ve yanlış olan şeyleri aynı anda görebilirler.
Bir insanın kendisini güvende hissedebilmesi için, konuştuğu arkadaşlarına güvenmesi ve o insanların da güvenilir kişiler olması gerekir.
Güven duymanın üç boyutu vardır. Kendine güvenmek, başkalarına güvenmek ve güvenilir olmak. Bu üç boyut birbirleriyle bağlantılıdır. Üç boyutun bir arada dengeli olması gerekir.
Kendine güveni olmayan bir insan, çoğu kez başkalarına da güvenmez ve başkalarından da kendisine güvenmelerini beklemez. Bu nedenle, güvenilir olmak gibi bir endişesi de yoktur.
Güven duygusu kolay kazanılmaz ve eyleme dönüşmesi çoğu kez uzun zaman alır. Buna karşın, güvenin kaybedilmesi çok kolaydır ve bir anda olabilir. Bu nedenle, güven duymak, başkalarının güvenini kazanmak ve bu güven duygusunu korumak gerçekten emek ve zaman harcanmasını gerektiren bir süreçtir.
Çocukluk arkadaşım Nur’un bir sözünü hatırladım:
“Güven duymak yapılan şeylerle paralel değildir, başkalarına güven duymanın sadece tek ilacı zamandır, yoksa inandırıcı olmaz. Kısa zamanda duyulan güvenin ömrü de kısadır.”
Güven duygusu yüksek olan insanlar günlük yaşamlarında sorunları daha kolay çözerler. Güven duygusu düşük olan insanlar ise, gerçekte var olmayan engeller ve olumsuzluklarla karşılaşırlar. İnsanlar ilişkilerinde her zaman açık, net ve dürüst olurlarsa daha kolay güven sağlayabilirler.
Kendisini yalnız hisseden insanlar ise, çok kolay bir şeklide güvensizlik duygusuna kapılırlar.
Bazen içinde bulunmak zorunda olduğunuz ortamlarda dostça hisler hâkim değildir. Bu nedenle de her an bir tedirginlik içinde yaşarsınız. Bunu çoğumuz yaşamışızdır. Bu yaşadıklarımızdan dolayı da insanlara karşı takınılacak en iyi tavrın, onlara karşı hiç güvenmemek olduğunu düşünmemiz de boşuna değildir.
Fakat bir ömür boyu böyle güvensizlik içerisinde yaşanmaz. Yaşansa da ona yaşamak denmez. Huzurlu bir yaşamın ya da hayatta önemli başarılara imza atabilmenin sırrı güven duygusudur.
Hayatta ne kadar güçlü, azimli, çalışkan, cesur ve güzel olursak olalım, karşımızdaki insanlara güvenmeden yaşamımızı sürdürmemiz zordur.
Eğer güven duyduğumuz ve bize güvenen insanlarla hayatın güzelliklerini ve sevgileri paylaşmayacaksak, çok çalışıp kazanmamızın ne anlamı var?
Aslında Güven duygusu kolay kazanılmaz ve eyleme dönüşmesi çoğu kez uzun zaman alır. Güven duygusu; her anlamda güven duymayı başarabilmektir, sevgiliye güvenmek, kendine her konuda başarılı olacağına güvenmek, karşındaki insana güvenmek, kısacası hayata güvenebilmek.
Güvenilir bir kişi olmak, insanın en önemli özelliklerinden biridir. Hele sevmek, sevilmek söz konusu olduğunda, güven duygusu mutlaka gereklidir.