Sevgili okurlarım,12 Eylül’deki halkoylaması, Türk demokrasisinin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.
Bu Anayasa değişikliği referandumu Başbakan Erdoğan’la ilgili bir güven oylamasına dönüştürmeye odaklanmış sanki.
Sokaktaki vatandaş ise referandum da neye oy vereceğini bilmiyor.
Neden “Evet?”
Neden “Hayır?”
Liderler bunu tam anlamıyla açıklamıyorlar.
Bakın; AKP anayasa değişikliğine karar verdiğinde, hedefinde üç madde vardı.
Birincisi; parti kapatmayla ilgili,
İkincisi; Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla ilgili
Üçüncüsü de; HSYK’nın yapısıyla ilgili maddelerdi.
AKP parti kapatmayı mecliste kendi adına beceremedi ve madde daha Meclis’teyken düştü.
Diğer iki madde ise geçti.
Meclisten geçen bu iki madde;
Demokrasi ve hukukla hiç ilgisi olmayan bir yöntemle, tamamen iktidarın yüksek yargıyı kontrol altına alabileceği biçimde hazırlanmış.
Ancak iktidar sadece bu maddelerle yapılacak bir değişikliğin tepki yaratabileceğini göz önüne alarak karşı çıkılması zor bazı maddeleri de pakete kattı.
Onun için, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, meydanlarda halktan “hayır” oyu kullanmalarını isterken doğrudan Başbakan Erdoğan’ı hedef alıyor.
Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’la ilgili söylemlerinin başında;
“Haksız zenginleşme” ve
“yaygın yolsuzluk” iddiaları var.
Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan odaklı meydan stratejisi, bu kampanyanın liderler arasında kişiselleşmiş bir laf düellosuna dönüşmesine yol açtı..
Ağzı olan konuşuyor misali, üç liderde meydanlarda bir birleriyle söz düellosunda yarışıyorlar adeta.
Kılçdaroğlu, Başbakan’ı “Recep Bey” adlı kötü bir karakter olarak takdim ediyor.
Başbakan Erdoğan’da Kılçdaroğlu’nu; “Memur Kemal” tiplemesiyle halka tanıtıyor.
AKP’nin yargıyı anayasa değişikliği yoluyla yeniden şekillendirme teşebbüsünün, aslında en başta demokrasi ve özgürlüklerin geleceğini ilgilendiren bir mesele olduğunu da biliyoruz...
Ama o iki madde insanı düşündürüyor…
Kılıçdaroğlu hükümetin bu Anayasa değişikliği projesini,
Başbakan Erdoğan’ın ileride iktidarı dönemindeki yolsuzluklar yüzünden Yüce Divan’da yargılanmaktan kurtulmak istemesiyle açıklıyor.
Başbakan Erdoğan ve diğer iktidar sözcüleri de,
Kritik olan iki maddeyi pek konuşmadan diğer maddeler üzerinden propaganda yaparak asıl amacı gizlemeye çalışıyorlar.
Ne yazık ki halkın bir bölümü bu söyleme inanıyor.
Siyasi çekişmeler nedeniyle de insanlar kamplara bölünüyor ve bu da düşmanlık gibi algılatılmak isteniyor.
Şu iki madde olmasaydı; bütün Türkiye “Evet” diyecekti.
|