Sevgili okurlarım, Mevlana’nın bir şiirinden etkilenerek, “Hüzün’ü yaşayan bilir” başlıklı dünkü yazımda, hüzünden bahsetmiştim sizlere…
Bana İnsanı en çok düşündüren duygu nedir? Diye sorsalar, hüzün derim…
Evet, insanı en çok düşündüren duygudur hüzün…
Sevgiliniz size küsmüşse, çaresi vardır…
Gitmişse, çaresi yollardır…
Ölmüşse, âhiret vardır…
Ama sevmemiş ise, derdin devâsızdır ve hüzün kaçınılmazdır.
Mevlana; “hüzün olgunlaştırır, kaybetmek sabrı öğretir” diyor.
Hüzün’ü yaşamayan bilmez…
Günümüzde hüznü yaşamayan yok ki…
Çünkü Yaşam hüzünle dolu…
Ülkemizde o kadar çok olumsuzluklar var ki, hüzünlenmemek elde mi?
Yaşamın içindeki bu olumsuzlukları acılar içerisinde görmektir hüzün…
Ülkede işsizlik var, binlerce insanımız işsiz güçsüz çaresizlikler içerisinde dolaşıyor, onun hüznünü yaşıyoruz.
Hüzünlenmemek elde mi?
Bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir ilerleme kaydettiği günümüz dünyasında, ferdi ve ailevi mutluluğumuzu, toplum hayatımızı, barış, huzur, dayanışma ve kardeşlik içinde bir arada yaşamamızı tehdit eden pek çok olumsuzluklar yaşıyoruz…
Hüzünlenmemek elde mi?
Hayatımızın seyri her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir. Bazen de, hüzünlendiğimiz olaylar yaşarız günlük yaşantımızda.
Böyle zamanlarda duygularımızı doğru bir şekilde yönlendirmeli ve belli sınırlar içinde kalmasını sağlamalıyız. Ama yine de hüzünleniriz.
Ülkemizin iki ana sorunu var bence; PKK ve Türban (Başörtüsü)… Hüzünlenmemek elde mi?
Tabi bunlar durup dururken ortaya çıkmadı.
Bu olumsuzlukların temel sorumlusu da, ülkemizi idare etmeye talip olan ve dokunulmazlık zırhı arkasında, oy uğruna halkı; laik, anti laik, sağcı, solcu, dinci, dinsiz kavramlarla kamplaştıran siyasilerdir.
Bu duruma hüzünlenmemek elde mi?
Dokunulmazlık zırhı arkasında yapılan veya yapılmasına göz yumulan yolsuzluklar, halkın yoksullaşması, hırsızlık, gasp ve her türlü olumsuzluklarla halkın canı yanmış, yoksullaşan insanlar, bir parça ekmek uğruna ülkeyi bölmek isteyen güçlerin oyuncağı haline gelmiş.
Bu durumlara nasıl hüzünlenmeyelim?
Çıkarılan aflarla insanlarımız suç işlemeye teşvik edilir duruma getirilmiş, hüzünlenmemek elde mi?
Ülkede üretim düşmüş, işte hüzün…
İşsizlik artmış, işte hüzün…
Terör yükselmiş, işte hüzün…
Sorunları çözmek için “açılım” derken, bölünmenin sınırına gelinmiş, işte hüzün…
Anlayacağınız yaşam hüzünle dolu…
|