Sevgili okurlarım, ekonomik krizin yaşandığı şu günlerde ülkemizde, anarşi, kapkaç, hırsızlık ve tecavüz olayları her geçen gün artarak devam ediyor.
Küçük yaştaki çocukların sokağa itilmeleri, eğitim eksikliği nedeni ile gençlikteki ahlâki tahribat ise, üzücü boyutlarda.
Kız çocuklarına tecavüz eden sapıklar aramızda dolaşıyor ve sayıları her geçen gün artmakta…
10 ilköğretim öğrencisi kız çocuğuna, ellerini koli bandı ile bağlayarak tecavüz eden ve mahkemedeki sorgulamasında verdiği ifade ile insanın kanını donduran, kasklı sapığı gazetelerde okuduk…
Fakir öğrencilere yardım etmek amacıyla okula gidip farklı tarihlerde iki kız çocuğunu kaçırarak yaşadığı gecekonduya hapsedip zorla, günlerce tecavüz eden sapığa da, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi 102 yıl rekor ceza verdi.
İşsizlik sonucu, geçim sıkıntısı ve ülkedeki gelir dağılımı bozukluğu nedeniyle, parçalanmış ailelerin sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bütün bunlar, eğitim eksikliği ve manevi terbiye noksanlığından kaynaklanmaktadır.
Bunca olumsuzluklara rağmen ülkemizde hâlâ, özellikle manevi terbiye hususunda ciddi bir tedbir alınmamaktadır.
Bilhassa özel televizyon kanallarındaki müstehcenlik, şiddet ve ahlâkî tahribe yönelik yayınlar, korkusuzca devam etmektedir...
Özel kanallardaki bütün dizilerde; intihar ve çarpıklıklarla dolu filmler, tadı kaçan magazin programları, çocukların ve gençlerin ahlakını bozmakta, birer suç makinesi olarak yetişmelerine neden olmaktadır.
Peki, kim dur diyecek bunlara?
Bu tür yayınlara çeki düzen vermekle görevli olan Radyo Televizyon Üst Kurumu mu? Bütün bu olumsuzluklara, eli kolu bağlı olarak seyirci kalıyor bu kurum. Çünkü kurumun aldığı önlemler ve yaptıkları hükümet tarafından engelleniyor.
Örneğin; aileden sorumlu Devlet Bakanı, Radyon Televizyon Üst Kurulunun erotik yayın yapan şifreli kanallarla ilgili kararını, “Şifreli ve kamunun genelinin izlemediği kanallarla ilgili olması nedeniyle tartışmalı olduğunu” ileri sürerse, aileyi korumakla yükümlü olan aynı bakan, “parayla, tercih kullanılarak izlenen şifreli kanalların kapatılması kararını doğru bulmuyorum, bunları engellemek bana pek mantıklı gelmiyor” derse, bu ülkede manevi terbiye noksanlığı artar.
İktidar partisinin grup başkan vekili de, aynı gerekçeyle Radyo Televizyon Üst Kurulunun yasaların verdiği yetkiyle “toplumun ahlâkî yapısını bozan” şifreli kanalları kapatma kararını, yanlış bulduğunu söylerse, bu ülkede manevi terbiye noksanlığı her geçen gün daha da artar.
Ülkemizdeki anarşi, hırsızlık ve kapkaç olaylarının temel nedenlerinin başında ise; göç, yoksulluk, gelir dağılımı bozukluğu, eğitim eksikliği ve parçalanmış aileler sorunu gelmektedir..
Ancak bütün bunların anarşi, hırsızlık ve kapkaç felaketi olarak topluma geri dönmesinin nedenlerinden biri de, manevi terbiye noksanlığıdır.
Bugün ülkemizde cehalet, eğitimsizlik ve yoksulluğun doğurduğu ruhlardaki anarşinin dışa taşması, ahlâk ve terbiye noksanlığından ileri gelmektedir. Peki, anarşi hırsızlık ve kapkaç olaylarını önlemek için, ülkemizde polisiye tedbirler alınmıyor mu?
Elbette ki alınıyor.
Fakat tehlikenin boyutları o kadar dehşet verici ki, sadece ceza yasalarıyla ve polisiye tedbirlerle bu olayları önlemek mümkün olmuyor.
Emniyet güçleri; yankesicilik, dolandırıcılık ve kapkaç olaylarına karşı alınacak önlemleri sıralayarak vatandaşa nasihat ederek, bu işi önlemeye çalışıyor.
Bu da yeterli değil.
Ülkedeki kaygı verici bu üzücü olayların azaltılması ve önlenmesi için, ceza yasaları ve polisiye tedbirlerle birlikte, manevi terbiye noksanlığının giderilmesi gerekir.
|