Sevgili okurlarım, Türk dünyasının her yerinde Nevruz Bayramı’nın görkemli törenlerle kutlandığını biliyoruz.
Baharın müjdecisi olan Nevruz Bayramı, Türkiye’nin birçok şehrinde de düzenlenen, devlet yetkilileri ve vatandaşların katıldığı çeşitli etkinliklerle coşkuyla kutlandı.
Nevruz, yani Farsça "Yeni Gün" adını taşıyan bahar bayramı, insan ruhunun tabiattaki uyanışıyla birlikte kutladığı bir bayramdır.
Türk dünyasının tamamında ve Türk dünyasına komşu olan coğrafyalarda her yıl kutlanan Nevruz, eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günüdür.
Yeni takvime göre ise, gece ve gündüzün eşit olduğu Mart ayının yirmi birine rastlamaktadır.
Tabiat ile iç içe, kucak kucağa yaşayan, toprağı "ana" olarak vasıflandıran Türk'ün düşünce sisteminde, "baharın gelişi" olan Nevruz, önemli bir yere sahiptir.
Nevruz geleneği, Sünnilikle, Alevilikle ve Bektaşilikle doğrudan doğuş bağlantısı olmayan, İslâmiyet’ten çok öncelere giden bir gelenektir.
Onun için Nevruz, bir dinin veya bir mezhebin bayramı değildir.
Bu yüzden de herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi, istismar edilmesi bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması yanlıştır.
Böyle bir düşünce veya davranış, tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykırıdır.
Nevruz kutlamaları sırasında, Nevruzun etnik bir menşe adına bağlı gösterilerek istismar edilmesi ve olay çıkarılması oldukça üzücü ve düşündürücüdür.
Buna kimsenin hakkı yoktur!
Nevruz, Türk dünyasının kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına kadar uzanan coğrafyada yaşayan toplulukların pek çoğu tarafından yaygın olarak kutlanan bir bahar bayramıdır.
Bütün bayramların dinî ve millî bir inanıştan, o toplumu ilgilendiren ortak bir hatıradan, geleneklerden, duygulardan ve tabiatın insanlara tesir eden bir olayından doğduğuna inanılır.
1990 yılında bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetlerinde Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu bünyesindeki Tataristan, 21 Mart Ergenekon/Nevruz Bayramı'nı "Milli Bayram" olarak ilan etmişlerdir.
Türk Cumhuriyetleri, her yıl bugünün coşkuyla kutlanmasına büyük önem vermektedirler.
Türk kültüründen kaynaklanan Nevruz bayramı, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş ananevi ve temeli beş bin yıllık Türk tarihine dayalı milli bir bayramdır.
Türkiye'de 1991 yılında, bütün Türk Dünyası ile birlikte ortak bir gün olarak resmi tatil olmaksızın bu günü bayram ilan edilmiştir.
Ayrıca Nevruz'un Türk musikisinin en eski mürekkep makamlarından biri olarak da kültürümüzde yeri vardır.
Nevruz makamının yedi yüzyıldan fazla bir maziye sahip olduğunu da biliyoruz.
Bu makam ilk defa Urmiyeli Safıyûddîn Abdulmü'mîn Urmevî (1224-1294) tarafından kullanılmıştır. Bu şekilde elimizde yirminin üzerinde makam bulunmaktadır
Nevruz; Türk insanını birbirine bağlayan, kenetleyen, Ergenekon'dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir.
Bu ateş, hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve günümüze kadar geldi.
Gelecekte de, kıvılcımlarından binlerce gönlü tutuşturarak Türkiye’de ve Türk Cumhuriyetlerinde "ortak kültür" olarak binlerce ruhu ısıtacaktır.
Nevruz canlanmadır, birliktir, dayanışmadır.
Nevruz hayata yeni bir yılda yeni bir başlangıçla yeniden bakmadır.
Ekmeğimizin bol olmasını, sağlığımızın sıhhatli olmasını, geleceğimizin aydınlık olmasını, Allahın Türk dünyasını ve Türk’ü korumasını niyaz ederek, her yıl bir bayram havası içerisinde kutlanmasını dileyerek, Avrasya’nın ve Türk âleminin Nevruz Bayramını kutluyorum.
Baharın gelişini müjdeleyen Nevruz gülleri, birlik ve dayanışma içerisinde çoğalarak geleceğe güzel umutlar taşısın.
|