Sevgili okurlarım, hayatı paylaşan insanlar, aynı düzeyde değillerdir. Zayıfı, güçlüsü, fakiri, zengini, erkeği-kadını doğar, büyür, birlikte yaşar ve ölürler. İşte bu beraberlik hayatın kaynağını oluşturuyor.
Ancak bu farklı insanlar, yaşadıkları süre içinde birbirlerine ihtiyaç duyarlar, yardımlaşmak zorundadırlar…
Dostluk ve kardeşlik duygularını tazeleyen, insanları sevgi ve saygı bağları ile bütünleştiren, hasretleri gideren, insanların bir araya gelmesini sağlayan yardımlaşma ve dayanışmanın, yoksullukla mücadelede ve sosyal hayatımızda çok önemli bir yeri vardır.
Yoksulluk, insanlığın ve toplumumuzun huzurunu tehdit eden en temel sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle yoksullukla mücadele de yardımlaşmanın önemi oldukça büyüktür.
İnsanların birbirine yardım etmesi eylemi olan yardımlaşmaya, son yıllarda toplum olarak, gereken önemi vermiyoruz.
Toplumdaki bu büyük noksanlık ise, kültürümüzün bir insanlık ayıbıdır.
Gün gelir zenginler bile fakirlere ihtiyaç duyar. Hiç bir zengin benim kimseye ihtiyacım yoktur diyemez. O insan servetini çalıştırdığı insanların gücü ile kazanır. Zira kimi çalıştırıyorsa ona muhtaç demektir.
Bugün ülkemizde karnını doyuramayan, başını sokacak bir ev bulamayan, can güvenliği olmayan yahut eğitim ve sağlık hizmeti alamayan insanların sayısı hepimizin düşündüğünden çok daha fazladır.
Toplum olarak yardımlaşma duygusunu yaşayabilmeliyiz. Sevinirken sevindirmek, giyerken giydirmek, doyarken doyurmak ve gücümüzün yettiğince yardıma ihtiyacı olan muhtaçlara yardım elini uzatmak, bir insanlık görevidir.
İşte bu duygu ve düşüncelerle; bir yoksulun yüzünü güldürmek, bir garibi sevindirmek, bir fakiri giydirmek ne güzel bir duygu.
Bir öğrenciye burs vermek, bir güçsüzü gözetmek, bir yaşlıya kanat germek, ne güzel bir yardım severlik.
Bir yorgunu dinlendirmek, bir açı doyurmak, bir zayıfı kayırmak, sizi mutlu etmez mi? Mutlaka mutlu eder…
İnsanların birbirlerine muhtaç olmaları, aralarındaki yardımlaşmaları zorunluluğunu ortaya çıkarır. Bu nedenle yardımlaşma, toplum halinde yaşamanın ve birbirlerine sevgi ile bağlanmanın bir sonucudur.
Yardımlaşmanın konusunun içinde, maldan sevgiye kadar her şey vardır ve verilebilir. Verme işi bazen zekât fitre gibi mecburi olduğu halde, bazen tamamen isteğe bağlıdır. Bu nedenle yardımlaşmanın sınırı yoktur.
Yardımlaşmanın insanların ve toplumların yaşamlarında büyük önemi vardır. Yapılan yardımla yoksullar korunmuş olur. Onlara yapılan maddi yardımlar, onların hırsızlık gibi kötü yollara sürüklenmesini engeller.
Yardımlaşmanın yaygın olduğu toplumlarda, dostluk duyguları güçlü olur. Fakirlik ve bununla gelen dilencilik denilen şey ortadan kalkar.
Yardım yapanla yapılan arsında sevgi bağları gelişir. Böylece, yardım yapılarak topluma kazandırılan insanlar kin, haset, düşmanlık gibi kötü huylardan kurtulur, kimsenin malında gözü olmaz.
Hayatı paylaşan insanlar arasında yardımlaşmanın önemi büyüktür.
Yardımlaşma, zenginle fakir, tokla aç arasındaki uçurumu kapatarak aralarında sevgi ve saygı bağı kurulmasını sağlar.
Kilis Yardımlaşma Derneği “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nda, yardıma gereksinimi olan çocuklarımızın gönlünü zenginleştirerek onlara bayram sevinci yaşatmak için 200 çocuğu giydirmeyi planlamış bulunmaktadır.
Bu Yardımlaşma kervanına sizde katılın…
|