Sevgili okurlarım, vatandaş bir birine soruyor;
Türkiye’de neler oluyor?
AKP ilk defa hükümete geldiğinde partinin başarısı reformcu güçlerin, sert devlet düzenine ve statükocu partilere karşı bir zafer olarak yorumlanmıştı.
Özellikle ilk dönemde Kopenhag Kriterleri’ni karşılamak adına yaptıkları demokratik reformlar açısından önemli adımlar atmışlardı.
Fakat 2005 yılından bu yana başlatılan bu reform süreci yavaşladı.
Bunun sonucu olarak ta, Türkiye’deki reformist güçler arasında büyük bir hayal kırıklığı oluştu.
“Türklüğe, Cumhuriyet’e, Parlamento ve devlet kurumlarına” hakareti cezalandıran 301. madde veya Kürt sorununun çözülmesi reformların gerçekleştirilmesi doğrultusunda gösterdiği isteksizlikle, her geçen gün puan kaybettiler.
Ayrıca, yerel ve merkez parti otoritelerinin toplumun İslamlaştırılması iddialarına karşı yeteri kadar sağlam yanıtlar da veremediler.
Bilhassa kapatma davasından önce ortaya çıkan, üniversitelerde ki başörtüsü tartışması, İslamlaştırma iddialarının dönüm noktası oldu. Başörtüsü tartışması olmasaydı dahi, kapatma davası açılacaktı. Fakat başörtüsü tartışması Kapatma Davasının iddialarını güçlendirici rol oynadı sanki.
Anayasa Mahkemesi’nin AKP’nin kapatılması doğrultusunda karar alacağı tahmin edilmekte idi.
Eğer parti kapatılacak olsaydı, AKP büyük bir ihtimalle tekrar farklı bir isim altında kurulabilirdi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a siyasi yasak ta gelebilirdi. Bu da AKP’yi zayıflatabilir. Böyle olmasına rağmen de, tekrar seçimleri kazanabilirlerdi.
AKP kapatılsa idi, Türkiye’de politik ve ekonomik olarak istikrarsız bir dönem de başlayabilirdi.
Aslında Türkiye’de ki politik belirsizlik AKP’ye 14 Mart 2008 tarihinde açılan kapatma davasından öncesine dayanıyor.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, AKP’nin Temmuz 2007 Genel seçimlerinde % 47 oy oranıyla iktidara gelmesi, politik istikrarsızlık yarattı.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına yönelik tepkiler, Gül’ün olumlu ve uzlaştırıcı bir tavır sergilemesi sonucunda zamanla azaldı.
Fakat başörtüsü ile ilgili girişim, Türkiye’de tansiyonun yükselmesine, bazı çevrelerin AKP’nin Türkiye’yi İslamlaştırmaya çalıştığı doğrultusunda endişelenmesine neden oldu.
Hükümet, ülkede artan bu tansiyonu düşürmek için çok çaba sarf etti…
Ülkedeki politik rahatsızlık, Anayasa Mahkemesi’nde AKP’ye açılan kapatma davası ile doruk noktasına ulaştı…
Ülkede tansiyon yükselince Hükümet, kendisine karşı eylemlerde bulunmayı planlayan “Ergenekon” çetesi ile uğraşmak zorunda kaldı.
Ergenekon soruşturması kapsamında, hükümete karşı güçlü muhalefet yürüttüğü iddia edilen, içlerinde emekli paşalarında bulunduğu önemli isimler gözaltına alındı.
Gözaltılar hala devam ediyor…
Bu yüzden soruşturmanın muhalif sesleri bastırma gibi bir amacı olduğu konusunda endişeler de arttı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasının, AKP hakkında açılan kapatma davasına “misilleme” olduğunu öne sürerek; “Ben bu davanın misilleme, bir hesaplaşma, anlayışıyla ilgili olduğu kanısındayım. Bunu yaparken de maalesef siyasetçiler kendilerinde olmayan yetkileri, yetki sahiplerini etkileyerek kullanıyorlar. Bu toplumu derin bir kutuplaşmaya sürüklüyor. Bunun nerede duracağı belli değil” diyor.
Şimdi vatandaş bir birine soruyor;
Türkiye’de neler oluyor?
|