Sevgili okurlarım, Ulu Önde Atatürk’ün bundan 83 yıl önce, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul buyurdukları 24 Kasım günü, 1981 yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Bugün, 30. yılını idrak ettiğimiz Öğretmenler Günü’nün eğitim camiamız, memleketimiz ve milletimiz için hayırlı olmasını, başarılar ve iyilikler getirmesini diliyorum.
İslam Dini’nde; “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın, hem dünyayı hem ahireti isteyen gene ilme sarılsın” buyurmaktadır. Öğretme ve öğrenme olayı bir terbiye meselesidir. İslâm’ın ilk emri de “öğren, bil, anla” manasına “Oku” ile başlamaktadır.
Şu halde, eğitim ve öğretim yani terbiye hayat boyu, beşikten mezara kadar devam etmektedir. Bir milletin inkişafı ve istikbalinin gücü ve müreffeh bir şekilde teminat altına alınması hiç şüphesiz eğitim ve öğretim ile mümkün olmaktadır.
Bundan dolayıdır ki, Büyük Atatürk; “Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, müstakil, şanlı, âli bir toplum olarak yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder” demiştir.
Bu bir milletin eğitilmesi, birlik ve beraberlik içinde yüceltilmesinde öğretmenlere çok büyük görevler düştüğünün bir başka delilidir. Eğitim-öğretim yani terbiye, ferdi hayatın ve ayrıca toplum hayatının can damarı ve kanıdır.
Öğretmenlik mesleği yüce bir meslektir, kutsaldır. O’nun kutsallığı, yapmış olduğu hizmetin dünyanın en güzel yaratığı olan insanı yoğurmasından ileri gelir. O’nun ham maddesi insandır. O, bugünün küçüğünü, tıpkı bir ana-bana gibi, sevgi ve şefkatle eğiterek geleceğe hazırlar.
Bu bakımdan öğretmenlik, sabır, fedakârlık, yumuşaklık, ileri görüşlülük ve müsamaha isteye bir meslektir.
Başöğretmen Atatürk’ün “Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anın” sözü de bu mesleğin, milletlerin hayatında ne kadar önemli bir yeri olduğunu ortaya koymaktadır.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin milli ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, bilgili, Türkiye’nin meselelerinin ancak milli birlik ve dayanışma ile ilmi ve akılcı yaklaşımlarla, gayret ve fedakârlıklarla çözümlenebileceğine inanan, herkese karşı sevgi, saygı ve müsamaha besleyen medeni birer insan olarak yetişmelerinde en önemli vazife öğretmenlere düşmektedir.
Hiç unutmayalım ki, öğretmenlik mesleğinin simgesi meşaledir. Bu meşale öğretmenlerin ve öğrencilerin milletle münasebetlerinin sağlıklı ve gönül birliği içinde olması şartı ile yanmaya devam edecektir.
Onu söndürmemek için öğrencilerimize birer ana, birer baba ve kardeş gibi sevgi ve şefkatle yaklaşarak; Türk Dilini ve geleneklerini en iyi şekilde bilen ve geliştiren, ülkemizin çeşitli yönlerini tanıyan, Türk Milliyetçiliğini benimsemiş gençler olarak yetiştirmeliyiz.
Onları; demokratik Cumhuriyet düzenine; sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı; aşırı akımların zararını bilen, Türk olmaktan gurur duyan gençler olarak yetiştirmeliyiz.
İnsan haklarına saygılı, tarihiyle övünen, geri kalmışlık kompleksinden kurtularak geleceğe umutla bakan gençler olarak yetiştirmeliyiz.
Onları; şerefli, çalışkan, üretici, hoşgörülü, şahsi ve toplum münasebetlerinde dürüst; demokratik usullerle hakkını aryan, almasını ve korumasını öğrenen gençler olarak yetiştirmeliyiz.
Değerli öğretmenler, geçmişindeki üstün değerleri muhafaza eden ve işbirlikçi bir gençlik olarak onları hayata hazırlayınız.
Bu hem mesleğinizin saygınlığını sağlayacak, hem de milletçe çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmamıza ve istikbale güvenle bakmamıza sebep olacaktır. Bu güzel hedefe erişmenin şerefi ve haklı gururu, siz değerli öğretmenlerimizin olacaktır.
Sizlere inanıyoruz, sizlere güveniyoruz.
Bu duygularla, Öğretmenlerin bu gurur gününde, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününüzü yürekten kutlar, mesleklerinde üstün başarılar dileyerek, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
|