Bazen bir rüyadan uyanış gibidir hayat ya korkulu, ya da mutlu. İşte öyle bir anı yaşıyor gibiyim, uyanmak istemediğim bir rüyada tarih koridorlarında geziyorum. Aslında bildiğim, ama beynimin gerisine itilen Çanakkale destanının tüm ayrıntıları hızla geri gelmeye başladı. Yumuşacık, duygu yüklü bir sesin büyüsünde sürükleniyorum. Anlatımı ve yüzündeki gurur dolu ifade bana öylesine tesir etti ki dinlemiyor adeta yaşıyorum.
O konuşurken bir ara gözlerinde ki ışıkta Mustafa Kemali gördüm. Evet, Atatürk’üm onun bedeninde canlanmış, sevgili Mehmetçiklerinin zaferini anlatıyor gibiydi. Tarihi su gibi yutmuş bu ilim neferi hocamın sesinde vatan sevdası, her kelimesinde bir inci tanesi gibi pırıltıyla dile geliyordu.
Yorgun ruhum birden canlandı, istedim ki bu rüya hiç bitmesin, istedim ki üşüyen bedenim son nefesini bu kutsal topraklarda versin. Yaşamadığım zamanların içinden geçerken,daha dün denilecek kadar yakın olan tarihimizi, hocamın gözlerinde tekrar tekrar izliyorum. Hiç susmasa dedim, hiç susmasa ve anlatsa her anını, her saniyesini dinlesem bu muhteşem ordunun mucizesini damarlarıma zerk etsem. Onlar benim dedelerim şerefli ecdadım. Al kanının rengini verdiği bayrağımın gölgesinde bu günü kutlu bir hatıra diye aklıma kazıyıp resmetsem.
Dur deme bana rüzgâr, üşüme tenim bedenim soğuk; gün kapama güneşimi, çek gri bulutları üzerimden. Gitmeliyim bir zaman yolcusu gibi, bu ilahi rüyayı tüm beynime işlemeli, görmeli, hissetmeliyim. Ve sen şehidim, adın ne bilmiyorum nasılda ilk adımda çıktın karşıma. Bastığım toprakta sen, dışım üşürken içimde yanan ateş sen. Anlatabilir mi kelimeler yüreğimi, sen suskun asker dile gelsen. Bildiğim, bilmediğim yüzlerce gerçek hikayenin kutlu kahramanları siz hepiniz. Sen! Şehit ecdadım gururumda sen, utancımda ben. Ne diyebilirim bu geç kalmışlığımı nasıl izah edebilirim. Sen ki can verip, baş koydun vatan davasına, sen ki gülerek gittin o şerefli şahadet makamına.
Şimdi kalbimde parça parça cerihalar kanıyor, şimdi gözlerim değil yüreğim ağlıyor.Bastığım her karış toprağın altında saklı ise hala kemiklerin. Neden dizlerim titriyor? Ya bu sessizliğin sesi feryadımıdır göğün, yerin? Mahcubum, hatta suçluyum beklettim gönlümde sana gelmek görevimi, boşuna tüketmişim ömür denen nefesimi.Adınızı kazımışlar mezar taşlarına kim bilir kaç şiir kaç destan yazıldı tarihin altın sayfalarına. Yüzlerce kelimeyi sıra sıra dizsem, seni en edebi cümlelerle övsem.Her lisanda anlatsam her lisanda yüceltsem, kâfi değildir inan bedenimi şuracığa gömsem. Rabbimin kutlu kulu sen ölümlü değilsin, vardığın makamda asil cennet ehlisin.
Adın Ali, adın Mehmet, Ahmet, Mustafa nasıl bir mucize yazdın sen Conk bayırına. Kemal yerinde hala çınlıyor Allah diyen sesler, bir başka ilahidir bu, bestekârı nefer. Karıştı ruhumda açık sandığım yollar, sarsıyor bedenimi şu görünmez kollar. Baktığım her yerde hala yaşıyor gibiydiler, sırtımda gezindi üşüyen soğuk eller. Ürperdim, sızladı, sanki titredi içim, sana layık olamadım affet beni şehidim.
Ne tuhaf bir his bu Allah’ım, bastığım yer inliyor, her anıtın üzerine beyaz bir nur iniyor. Ak pak alnında al kanı, er Mehmet’im gülümsüyor ve biraz da sitemli ‘neden geç kaldın’ diyor. Kırgın sesinde hüzün, ‘haydi uyanın’ diyerek yalvarıyor sanki, boşa gitmesin bunca mukaddes emek. Şimdi o söylüyor ben dinliyorum, o feryat ediyor ben susuyorum, o capcanlı ruhunla, ben aciz, ölüyorum. ‘Uyan artık’ diyor ‘atalet uykusundan! Gaflete devam edersen kurtulamazsın pusudan.. Susma konuş, söyle, anlat herkese, helal değildir hakkım göz yumarsan hıyanete.
Kaldır başını bak! Senin bu eşsiz vatan, siz huzurla yaşayın diye şehit oldu atan. Daha dün bu tepede, arı burnunda şehittik, küffarın binlercesine bu yurt bizimdir dedik.
Mavi gözlü bir adamın işaret ettiği her noktaya göz kırpmadan yürüdük bize mezar olsa da'' Ayaklarım dönüş yolunda mecalsiz ilerlerken seslendiler arkamdan, ‘davran henüz vakit varken.
Karma karışık hislerle çırpınarak uyandım, boğazın sularına kalbimi bıraktım. Söz verdim ecdadıma, susmayacak artık dilim, yaşadığım dünya yalan, Çanakkale’dir gerçeğim. Ey mukaddes vatanımın kutlu toprakları, ey şerefli tarihim, makberim, mabedim. Doğruyu yazmazsam kırılsın kalemim. Siz sevgimiz onurumuz,basmaya kıyamadığım topraklarda şad olsun ruhunuz...
Ah ya, bu içimdeki korku ne? Neyin endişesiyle harabım, tarih tekerrür edecek diye midir yüreğimde gizli kahrım. Ya ilahi Rabbim! Eğer milletimin kaderinde varsa yine böyle bir felaket. Görmesin gözlerim, kopsun aciz bedenimde ölüm denen küçük kıyamet...
Bu yazı 8.1.2012 tarihinde Çanakkale Gelibolu şehitliğini ziyaretim sırasında duygu ve düşüncelerimin yansımasıdır.
O kutsal topraklarda vatan için can vermiş tüm şehitlerimize ithaf ediyorum ruhları şad olsun. |