Sevgili okurlarım, halkımız vaat yorgunu. Onun için bugünkü yazımda seçim meydanlarında nutuk atıp halkı kandırmaya çalışan bazı siyasilere öğüt niteliğinde olan atasözlerimizi hatırlatmak istiyorum.
Az söyle, çok dinle:
Aslında çok konuşanlara tembih, yetişme çağında ki insanlara tavsiye için söylenen bir sözdür.
Konuşmak, insanoğluna bağışlanan nimetlerin en büyüklerindendir. Buna rağmen yerinde ve uygun konuşma, herkesin başaramadığı bir meziyettir. Sözün en güzeli, az ve öz olanıdır. İnsanın karşılaştığı kötü durumların pek çoğu dili yüzündendir. Çok konuşan çok hata yapar. Sırf konuşmuş olmak için veya gereksiz yere konuşanların başı dertten kurtulmaz. Oysa az konuşup çok dinlemenin pek çok yararları vardır. Gerekmedikçe konuşmamak bir saadet, çok dinlemekte bir erdemdir. Herkesin bu kurala uyması gerekir.
Büyük lokma ye de büyük konuşma:
Kendilerini üstün görme çabasıyla başkaları aleyhinde atıp tutanlara bir tembih sözü olarak söylenir.
Başkalarını eleştirirken, onları kınamamak gerekir. Eleştiriler genellikle yapıcı olmalı, hele hele kendimizi eleştirilen kişiden asla üstün görmemelidir. Büyük konuşmak insanın değerini azaltır. Kaldı ki başkalarını kınayan kişi, çok zaman aynı duruma kendisi de düşmüştür. Ayıplamak, ayıplanan durumu davet etmek gibidir.
Dilin kemiği yoktur:
Uygunsuz ve kabul edilmeyecek sözler söyleyen kişiler hakkında kullanılır.
Kişiler değişik zamanlarda apayrı fikirleri savunabilir; bugün kara dediklerine yarın ak diyebilirler. Konuşmak kolaydır, atıp tutmak da. Ama iş icraata gelince söyleneni yapmak güçleşir. Bilhassa kötü sözler söyleyip, tehditler savurmak asla hoş görülmez.
Doğru söz yemin istemez:
Yemin, bir sözün doğruluğunu ispatlamak üzere çok gerekli hallerde başvurulan bir durumdur. İnsanlar yalan söylemedikleri zaman, yemine ihtiyaç kalmaz. Bu bakımdan Türk-İslam töresinde yemin hoş karşılanmamaktadır. Doğru söz, başka olaylarca da desteklenir. Oysa bir sözün yalan olması, ilgili olaylarla da ortaya çıkabilir. Bu bakımdan asla yemine ihtiyaç duymayacak kadar dürüst olmak gerekir. Zira sözlerini yemin ile kuvvetlendirmek isteyen kişilere şüpheyle bakılır. Kendisine saygısı olan insanlar ise, zaten yemine ihtiyaç duymazlar.
Boş söz karın doyurmaz:
Çok konuşarak boş sözlerle gevezelik edenler için söylenir.
Boş sözün insana hiç bir faydası olmaz. Böyle lakırdılardan ne iyi bir sonuç alınabilir; ne de sonuç işe yarar. Söz öncelikle doğru ve tutarlı söylenmeli, sonra da hareket ve çalışma ile desteklenmelidir. Aksi takdirde hiç kimse yalnızca konuşmak, atıp tutmakla bir iş başaramaz.
Doğru söze ne denir;
Doğru sözü kabullenmek gerektiğini tavsiye için söylenir.
Gerçekler yorum kabul etmez. Onlar hakkında art niyetle söylenecek her söz, sahibine zarar verir. Bu bakımdan doğru, mantıklı güzel çözümler getiren sözler tartışılamaz. Atasözleri buna misaldir; aksini söylemek pek mümkün değildir.
Sevgili okurlarım, hiçbir zaman lafla peynir gemisi yürümez. Maksada ulaşma, ancak çalışmakla olur. Bir kişinin “Şöyle yaparım, böyle ederim” diye söylenmesi hiçbir işi halletmez. Ancak söylediğini yapanlar, sonuca ulaşır. Aksi takdirde boş laflar, atıp tutmalar ve kuru övünmeler ile iş yürümez.
Neyse, “Anlayana Sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”
|