Sevgili okurlarım, paylaşma kültürü ve güven duygusunun azaldığı günümüzde kıskanç insanların sayısı çoğaldı. Ağzı olan konuşuyor. Yardımlaşma duygusundan yoksun, haddini ve kendini bilmez bu gibilerin toplumda hiçbir yerleri yoktur.
“20. Yoksullarla Dayanışma Haftası” nı anlamına uygun bir şeklide kutladık.
Bu hafta ile ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 81 ilin valisine bir genelge göndererek; Dayanışma duygusunu güçlendirmek, yardımlaşma kültürünü yaymak, yoksulluğu yenmenin yöntemlerini araştırmak uygulamaya koymak, gönüllü kuruluşlarla sivil toplum örgütlerini bir araya getirerek yoksulluk sorunlarına gönül birliği ve güç birliği yaparak sahip çıkmak amacıyla, 1993 yılından itibaren 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan haftanın “Yoksullarla Dayanışma Haftası” olarak ilan edildiğini bildirmişti.
12-18 Aralık tarihleri arasında Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı (YOYAV) ‘ın koordinatörlüğünde ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın huzurlarıyla kutlanana 20. Yoksullarla Dayanışma Haftası etkinliklerine 40 kuruluş katıldı.
Görsel ve yazılı basın bu etkinliği anlamına uygun bir şekilde duyurdu. Böyle olmasına rağmen, gözü kör ve kulağı sağır birisi internet sayfasında şunları yazmış: (İmla hataları kendisine ait)
“12-12-2012 tarihe bak hele. yer Ankara Dedeman oteli, kim tarafından düzenlendiğini bile araştırma gereği duymadığım "Yoksullarla Dayanışma Haftası" yüzlerce kişi ve kuruma verilen teşekkür plaketleri.. Eyyy Allahım, bu kadar yardımseverler var iken nasıl oluyorda ülkemizde hala fukara vatandaşlar var diye aklımıza gelmedi değil. Bülent Arınç yoruldu el sıkmaktan, tebrik etmekten..ama yoksulluklar hala devam etmekte. hele sahne sunuculuğunu yapan uyanık beyin bir sözü hala kulaklarımda, bir bayana yılışık şekilde yanaşarak "sizin gazetenin reklamını iyi yaptım" demesi yokmu, yuh olsun sizin yoksullarla dayanışma haftanıza.. beni ve gazetemiz kıvılcım-ı daha zor günler bekler ama, böylesi yagdanlıklara alet olmayız, olmayacağızda.”
“SUSKUNLUĞUM ASALETİMDENDİR”
Mevlana’nın bir sözüyle yanıt vermek istiyorum bu adama,
“Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?”
Mevlana, bu ünlü sözlerini suskunluğun asalet olduğunu ve nefsinin hırslarına kapılıp her söze yanıt vermediğini ifade etmek için söylemiş.
Mevlana her sözün düşünce içermediğini, düşünce içermeyen sözleri ise dikkate alarak karşılık vermek gerekmediğini anlatmaya çalışmış..
“Lafa bakarım laf mı diye?” demesi bunu anlatıyor..
Düşünce içermeyen bir anlamı olmayan değersiz sözleri “laf” olarak kabul etmiyor Mevlana…
Tabii anlamsız sözler söyleyenleri adam yerine koyup da onlara yanıt vermek de istemiyor ve onlara yanıt vermiyor.
Ne kadar sevmesini biliyorsanız, o kadar insansınız.
Ne kadar yardım etmesini biliyorsanız, o kadar insansınız.
“Söz bilirsen söz söyle, sözünden ibret alsınlar, söz bilmezsen sükut eyle, seni bir adam sansınlar.”
Son sözüm: “Konuşmak, dad-ı haktır (Allah vergisidir) herkese nasip olmaz!”
|