Sevmeyi insan gönüllerden öğrendi gönlüm. Bazan Musa ile Tur Dağı'nda turladı bazan da Koca Yûnus gibi bir gönül dağında nurladı. Gözlerimi çevirince aşkın kıblesine, semâzenler pervane kesildi gözlerimin nurlu ufuklarında.
Çiçekler kokuya, kuşlar selâma durdu sevgi dolu yüreğimde. Bozacılar geçti İstanbul Sokakları'ndan koşar adımlarla. Omuzlarından yerlere dek sarkan dev ibriklerin mûsiki seslerine karışıp gitti Vefa Semtindeki bozacılar.
Deli martılar yine mesken tuttu İstanbul'un uzak semtlerini. Bir yaz görmüştüm ak bir martıyı süzülürken bir arabanın üzerine tünemiş, "bana mısın hayat?"dercesine meydan okumuştu Dünya'ya. Dünya ki her gün yeni umutların ücretsiz servisine şahit olur Boğaz Köprüsü güzelliğinde ve tavan yapar sevginin olağan-üstü zenginliğine, gücüne. Sonra takarsın kafayı bir şarkının güftesine:" Ah bu şarkıların gözü kör olsun"diye başlayan. Yok be arkadaş, gözü kör olmasın bu şarkıların gözü. Hele bir de gönül denen o gözümüz körelmişse vay geldi keten helvanın hâline.
Sevmeyi, baharda ötüşen nazlı bülbüllerden, aşk kokan kırmızı güllerden, deniz kenarındaki suların gel-git'lerinden öğrendi gönlüm. Mavilerin, maviliklerin sınırsız güzellikleri ve derinliklerindeki iç dünyadan öğrendi gönlüm sevmeyi. Gönlüm kavga eden iki sevimli çocuğun bir süre el sıkışıp omuz-omuza yol arkadaşı olmasındaki anlamlı duygudan öğrendi sevmeyi.
İçli bir kemanın yayında inleyen aşk nidalarının zenginliğinde, şiirlerin imgeyle, duyguyla birleşen yürek harmanında, aşkın boy attığı, kök saldığı gönül ormanlarında öğrendi gönlüm sevmeyi.
Sevmeyi, bir çocuğun ağlarken sildiği gözyaşından, bir çocuğun oyuna dalıp ekmeğinin içindeki azık yere düşerken içinin sızlamasından öğrendim.
Fırtına, rüzgâr, boran eserken, karayellerin, baharda ise meltemlerin sıcak nefesinden öğrendim gönülden sevmeyi.
Bir fakire verilen sadakadan sonra gözden akan sevinç yaşını fakir elbisesinin iç kısmıyla gözyaşını kurulayan ve kimse görüp görmedi mi telâşıyla ve korku dolu gözlerle etrafını kolaçan eden yoksulun, yetimin tavırlarındaki samimiyetten öğrendim sevmeyi.
Bir futbol maçında rakibine attığı golden sonra tribünlerde birbirlerine bıçak çeken taraftarlar yerine birbirlerine çiçek atan gerçek spor kahramanlarının fair-play örneği spor aşkından, dostluk anlayışından öğrendim gönül sevgisini.
Bir annenin çocuğuna okula giderken kapı önünde eline sıkıştırdığı üç, beş kuruşa bayram yapan ve gözleriyle sevgi teşekkürü gönderen kahraman anneyle babanın, amcayla kardeşin ve ablanın memnuniyetindeki samimiyetinden öğrendim gönülden sevmeyi.
Gönülden sevmeyi, bir dosta yazdığım doğum günündeki şiirinden sonra bana büyüklüğün sadece maddiyatta değil maneviyatta da yer edinen güzel bir övünç duygusu aşılayan insancıl yaklaşım ve paylaşımlarından öğrendim.
Ben kısacası kendimi, kendi dışımdaki o sevgi dolu insanların dostca tavırlarından, bakışlarından, yazılarından,şiirlerinden ve ruhumda estirdikleri güzelliklerden öğrendim, öğreniyorum ve de öğreneceğim.
Ben sevmeyi bu satırları okuyup paylaşma kültürüne destek ve güçveren duyarlı okurların duyarlı tavırlarından, gülüşlerinden, mısralarda gezişlerinden ve tek kelimeyle o güzel insanların gönüllerimizde kurdukları sevgi köprüsünden öğrendim sevmeyi.
İnsan dostlarım, sizleri çok seviyorum. Seviyoruz. Seveceğiz. Kalın sağlıcakla. Sevgilerimle.
|