Sevgili okurlarım, siyaset ortamı toz duman. Her türlü değerlendirmeye açık.
Gezi Parkı olayları nedeniyle, iktidara sesini duyurabilmek için ülke genelinde milyonlarca insan eylem yapıyor… İstanbul ve Ankara’da eylemsiz gün geçmiyor.
Taraftarlar arasında karşılıklı suçlamalar gidip, gidip geliyor…
Eylemcileri ne biber gazının kokusu ne de tazyikli su yıldırmıyor.
Türkiye’de ki halkın bu direnişini görmezden gelen siyasilerin beyanları ise, beklentileri karşılamıyor. Bu da her geçen gün, siyaset zeminini kayganlaştırıyor.
Ülkede, hırsların öne çıktığını görmek, çağdaş demokrasi beklentisi içinde olanları, umutsuzluğa iteliyor.
Oy verme ve her ne şekilde olursa olsun, oy toplama ile sınırlı bir demokrasi olamayacağına inananlar, umut azaltıyorlar.
Hukukun üstünlüğünü hepimiz bekliyor ve bu üstünlüğe dayalı bir demokrasiden yana olduğumuzu belirtiyoruz.
Ancak davranış şekillerimiz bu beklentiyi yıkıyor.
Siyasette olumsuzluk rüzgârları estiği için de, sap ile saman ayrılmıyor…
Onun için de ortam toz duman…
Yaşadığımız son günler, demokrasiyi ne kadar özümseyebildiğimizin göstergesi. İktidar yanında olmanın, kendileri için bir görev olduğunu zannedenler, yüksek sesle tavır alıyorlar.
Siyasi sorumluluk taşıyan çevreler, kendi geleceklerinden önce, ülkenin geleceğini düşünmek mecburiyetindedirler.
Bu mecburiyet, devleti yönetenlere, tüm kurumlar arasında uyum ve uzlaşma mecburiyeti getirir.
İç işlerimize müdahale görüntüsü veren beyanları ile Avrupa Birliği sözcülerinin ve bazı ülke sözcülerinin beyanlarını, ciddi bir şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir.
Ülkede kaosa sebep olabilecek ve haddini aşan, bir hedefe yöneltilmiş beyanlara, itibar edilmemesi gerekir.
İç işlerimize müdahale görüntüsü veren, toplumumuzu adeta karşı karşıya getirmeye hizmet edecek beyanlar karşısında, suskun kalınmamalıdır…
Ayrıca kimse, görevini yapan bir hukuk adamına, görevini yerine getirdiği için adap dışı sözlerle saldırmamalıdır…
Başka bir Türkiye yok...
Siyasi kadrolar bazı çevreleri suçlarken, tarafsız olmak zorundadırlar.
Şuur altında yer alan beklentilerin yansıtıldığı suçlamalar, siyasette hasım guruplar çıkmasına ve olumsuzluk rüzgârlarının esmesine neden olur.
Basına erkenden yansıyan olumsuz iddialarla ortaya konulan tehlikeli yaklaşımlar var…
Laiklik demokrasinin temeli kabul edilmelidir.
Laiklik konusunda, evrensel değerlendirmelerin dışına taşarak yeni değerlendirmeler aramak demokrasiyi zorlamaktadır.
Geçmişte yaşananlardan ders alınmaz ise, problemler kangrene dönüşür.
Ülkede olumsuzluk rüzgârları esmeye başlayınca, tedavi zorlaşır.
Beklentiler değişir…
Umutlar dağılır…
Hasımlar arasında, çözüm zorlaşır.
Ülkede olumsuzluk rüzgârları esmeye başlayınca, bütün kesimleri etkiler…
Siyasilerin TV ekranlarına çıkarak eleştiri dozunu aşarak, hakarete varan sözlerle bir birlerini suçlamaları toplumu kötü etkiliyor.
Ortaya atılan sorumsuz beyanlar ve suçlamalar, toplumda olumsuzluk rüzgârları estiriyor.
O nedenle aklımızı başımıza toplayalım, ülkede olumsuzluk rüzgârları estirmeyelim…
|