Sevgili okurlarım, evcil hayvanların güncel yaşama bir denge getirdiği, tansiyon ve gerginliği azalttığı bir gerçek. Bir köpekle oynamanın veya bir kediyi okşamanın, stresten uzaklaşma ve günün yorgunluğunu atmanın en iyi yöntemlerinden biri olduğunu, kedi ve köpek gibi evcil hayvan besleyenler, çok iyi bilirler.
İngiliz uzmanlar, evcil hayvanların güncel yaşama bir denge getirdiğini, tansiyon ve gerginliği azalttığını belirtiyorlar.
Ayrıca, “Bir köpekle oynamanın veya bir kediyi sevmenin, stresten uzaklaşma ve günün yorgunluğunu atmanın en iyi yöntemlerden biri olduğunu” öne sürüyorlar.
.
***
Benim de, Maço isimli bir köpeğim vardı. İngiliz Terrier cinsi olan köpeğim, 15 Mayıs 2000 Ankara doğumlu idi. Henüz 14 yaşında idi.
Maçomuz hakkında idi ile biten cümleler kurmak, şu anda çok zor geliyor bana.
Çünkü kaybettiğimiz her canlı kendisiyle birlikte bizim iç dünyamızdan da bir şeyleri söküp götürüyor. O ölünce çevremizi o içinde yaşarken olduğu kadar dolu ve değerli bulamıyoruz. Çalışma ve yaşama gücümüzü besleyen iç kıymetlerden bir şeylerin eksildiğini hissederek karamsarlığa bürünüyoruz.
İşte köpeğimiz Maço bunlardan birisi idi.
Babasının adı Kırpık, annesininki ise Leydi. Maço’nun tüyleri beyaz, Terrier cinsi köpeklerde az rastlanan vücut güzelliğine sahipti..
Maço, güzel olduğu kadar, prensip sahibi ve canının kıymetini bilen, sahibine sadık, çok akıllı bir köpekti.. Yatması, kalkması, yemesi, içmesi, oynaması ve gezmesi program dâhilinde idi. Her şeyi anlardı.. Yalancılığı sevmez ve kandırılmaya hiç tahammül edemezdi.. Aldatıldığını anlayınca, kızar ve havlardı.
Maço, insanlarla çok iyi dosttu. Misafirleri ve bilhassa çocukları çok severdi. En çok sevdiği torunum Can'dı.
Tüm apartman sakinleri ve komşular da onu severdi. Tabi, sevmeyenleri de vardı mutlaka. Maço’da onları sevmezdi, bir de Köpek katillerini…
Maço'nun ailede en çok sevdiği insan ise, kızım Begüm idi. Onun akşam eve geliş saatini sabırsızlıkla bekler, sevinç çığlıklarıyla onu kapıda karşılardı.
Arabamla evin önüne geldiğim zaman, onu pencerede camın önünde, beni beklediğini görürdüm. Arabamı sesinden tanır ve geldiğimi görünce, sevinçten havlar ve kapıya koşardı. Zile bastığım anda, kapı açılır açılmaz, ben merdivenleri bir kat çıkmadan, Maço iki kat aşağıya inmiştir bile. Birlikte çıkardık merdivenleri. Beni karşıladığı andaki sevincini tarif edemem.
Eve girdiğimiz anda, sevinçten antre de bir aşağı bir yukarı koşardı. Sonra oyuncağı topu ağzıyla tutarak bana getirir. Birlikte oynardık. Maço sayesinde, o anda her türlü stresten uzaklaşarak günün yorgunluğunu atardım.
Ve 14 Temmuz 2013 günü akşamı saat 21.00 sıralarında mitral kalp yetmezliği sonucu Maço öldü…
Pet Hospital Hastanesinde son muayenesi yapıldıktan sonra, Gölbaşı Hayvan Mezarlığında toprağa verildi.
Maço’yu yazacak o kadar çok şey var ki, zor geliyor bana yazamıyorum...
Maço yalnızlığımı paylaştığım sadık dostumdu. Üzgün olduğumu anlayınca, karşıma geçer üzülme der gibi bakardı bana. Onun gidişiyle bir boşluk olacak evimizde. Her kapı çalındıkça herkesten önce Maço koşardı kapıya. Şimdi kimse kapıya koşmayacak. Evimiz onsuz bir başka sessizliğe bürünecek.
Ressam Belma Demir Akdağ, Maço’nun yağlı boya bir tablosunu yapmıştı.
Şu anda o tabloya bakarak, acı tatlı anılarıyla bu 14 yılın birikimini ifade etmek çok zor geliyor bana..
Maço evimizde ailenin bir ferdi gibi idi. Çok severdik onu, o da sevildiğini anlar ve bizi severdi. Bir insandan daha yakın sadık dosttu bize. Evimizin neşesi idi…
Ailecek çok üzgünüz.
Hayvan severler, besledikleri kedi ve köpeklerin kıymetini bilsinler.
Maço’nun tek arzusu; kimsesiz köpeklere sahip çıkılması idi.
Hayvan severler, sağlık kaynağı dostlarımızı nasıl sahiplenmiş koruyorsak, kimsesiz köpeklere sahip çıkalım.
|