Sevgili okurlarım, aylardan beri seçimle yatıp kalktık. Türkiye genelinde hem belediye başkanlığı hem de il genel meclisi seçimlerinde, partiler arasında kıran kırana bir mücadele yaşandı.
Seçimlere katılan bütün partilerin çok yoğun bir seçim kampanyasından sonra, nihayet sağ selim seçimi sonuçlandırdık.
AK Parti yurt genelinde, genel seçim havasında geçen bu yerel seçimleri kazanan parti olsa da, ezici bir zafer kazanamadı.
Doğu illerimizde büyük bir hayal kırıklığına uğrayan AK Parti, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde de muhalefetin çetin mücadelesiyle karşı karşıya kaldı.
CHP ve MHP’den öne çıktı ama 2004 ve 2007'deki gücünü koruyamadı.
22 Temmuz'daki genel seçim sonuçları ile İl genel meclisi sonuçları karşılaştırıldığında AK Parti’nin yüzde 7'yi aşkın bir oy kaybettiği görülüyor. AK Parti 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 46,5 oy alırken bu kez oyları yüzde 38.9'a düştü.
CHP'nin oyları 2007'de yüzde 20.8 iken bu kez yüzde 23.2'ye yükseldi.
MHP'nin oyları da 2007'de yüzde 14.2 olarak gerçekleşirken bu seçimde yüzde 16.1'e yükseldi.
Bu seçim sonuçları, AK Parti’ye gösterilen desteğin 2007’ye oranla önemli ölçüde azaldığını gösterdi.
Oylarındaki bu azalma, ağırlıklı olarak küresel krizin de etkisiyle küçülen ekonomi sonucu, artan işsizlik ve parti içindeki yolsuzluk iddialarından kaynaklandı.
Ülkenin bu durumu, iktidardan umudunu yitiren seçmenleri etkilemiş görünüyor…
Bakalım seçimin faturası hangi bakana çıkacak?
***
Ayrıca AK Parti, Kürtçe televizyon yayını başlatarak sempatisini kazanmaya çalıştığı Diyarbakır başta olmak üzere doğu iller de DTP’nin başarısını engelleyemedi.
Bu durum Başbakan Erdoğan’ın AB’ye tam üyelik için reformları hızla uygulamak konusunda işini zorlaştırarak gücünü zayıflatabilir.
Bununla birlikte yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkmasıyla, hükümetin anayasal reformlar konusunda eli güçlenebilir.
AK Parti’nin bu oy kaybına karşın, ülkede Erdoğan’ın iktidarına ve icraatlarının sonuçlarına dair bir referandum olarak görülen yerel seçimlerin sonuçları, Doğu Avrupa’da ekonomik krizin iktidardaki hükümetler üzerinde yarattığı olumsuz etkilerle keskin bir tezat oluşturuyor.
Ak Parti’nin almış olduğu bu yüzde 40’ın altındaki oy oranı AKP’nin popülizme yönelmesine ve bu şekilde IMF ile bir anlaşmayı riske atmasına yol açabilir.
Muhalefet, bu seçim sonuçlarının, AKP’nin hatalarının bir sonucu olarak görülebileceğini, geçen seçimlerde kazandığı yüzde 47 lik oranı koruyamadığını ve almış olduğu yüzde 38.9 oy oranı ile “iktidarın meşruiyetini kaybettiği iddiasıyla” erken seçim çağrısı da yapabilir.
Dünkü “Seçmenden uyarı” başlıklı yazımda da belirttim.
Seçmen iktidara, “Seni beğeniyorum ama CHP ile MHP'yi de unutmuyorum” mesajını verdi.
Başbakan Erdoğan seçim sonuçlarını değerlendirirken mutlaka eksikleri ve hataları görerek, kabinede değişiklik yapacaktır.
Daha önce, yerel seçimlerin ardından kabinede değişiklik yapılacağının sinyallerini vermişti başbakan.
Dersini iyi çalışmamış bakanlara yol göründü…
Değişiklik kaçınılmaz.
Bu değişiklik büyük mü olur küçük mü olur, onu da başbakan bilir.
Bakalım seçimin faturası kime, hangi bakana çıkacak?
|