Sevgili Okurlarım, bir ülkede en güçlü olması, dokunulmaması ve bozulmaması gereken kurum yargıdır.
Ülkede bozulan düzeni, usulsüzlükleri, yolsuzlukları, vurgunları, soygunları, hırsızları, katilleri, ırz düşmanlarını, adilane bir şekilde yargılayıp hak dağıtan bir kurum olan, yargının bozulması halinde, söylenecek bir şey kalmaz.
Bir ülkede yargının bozulması değil, bozulması ihtimalini düşünmek veya şüphelenmek dahi, oldukça üzücü ve düşündürücüdür.
17 Aralık’ta İstanbul'da yapılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonlardan sonraki gelişmeler, hukuk açısından hiç iç açıcı değil.
Operasyonu yapan polisler görevden alındı.
Savcıların yetkileri ellerinden alınarak yerleri değiştirilerek, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının soruşturulmasının engellenmesine çalışılıyor sanki!
Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının soruşturulmasının engellenmesine yönelik girişimlere Avrupa Birliği (AB) içerisinden de tepkilerde gelmeye başladı.
Brüksel merkezli AB Haber’e konuşan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyesi İngiliz vekil Andrew Duff;
“Eğer yargıya müdahale devam ederse Türkiye-AB müzakere sürecinin durdurulması gündeme gelir.” Diyerek, “Türkiye’de bir kaos ortamı var. Erdoğan, tüm gücü elinde toplamak istiyor. Basın, yargı vesaire.” ifadelerini kullandı.
Durumun tehlikeli boyutlara doğru yol aldığını görüyoruz.
Yargının yıpratılması ülkemizde çok ciddi bir kaos ve anarşi ortamı doğurabilir.
Allah korusun, ülkemizi yangın alanına çevirebilir.
Demokrasilerde en üstün değer hukuktur. Bir yerde hukuk varsa devlet var demektir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle yargıya müdahale ve adalet olmaz!
Demokratik bir hukuk devletinde yargıya müdahale, darbelerden daha büyük hasarlar meydana getirebilir.
Yargının yıpratılması ve itibarsızlaştırılması son derece tehlikelidir
Çıkarılan yasalarla yargının eli kolu bağlanmak isteniyor.
Yargının eli ve kolu bağlı olunca, suçlar artar ve Türkiye suçlular cenneti olur adeta.
Ülkemiz suçlular cenneti olunca da, insanlarımızda yargıya karşı güvensizlik başlar.
Hiçbir ülkede böyle adalet ve yargı görülmemiştir.
Adalet dağıtan yargının amacı, masum insanları korumak ve suç işleyen suçlulara ceza vermek değil midir?
Ülkemiz son yıllarda yargı konusunda güvenini kaybetti. İnsanlarımız yargıya ve hukuk sistemimize eskisi kadar güvenmiyor artık. Neden mi?
Sağ olsun hükümetimiz, Avrupa Birliği’nin emir ve isteklerine uyum sağlamak için, suçluları koruyan, masum insanları zor durumlarda bırakan Türk Ceza Kanununa birçok hüküm getirildi.
Bütün bu olayları yan yana getirdiğimiz zaman, Ülkemizde ki yargının ne durumda olduğu meydana çıkıyor.
Hani, Adalet mülkün temeli idi!
Adalet mi bu?
Adaletin gerçekleşmesini üzerine görev alan yargının, her bakımdan duyarlı ve yürekli olması için, siyasilerin yargıya ayak bağlı olmamalarını diliyorum.
Seçim meydanlarında "dokunulmazlığı kaldıracağız" diye nutuk atanlar, bugün meclis çoğunluğunu elinde bulundurmalarına rağmen, “Türk yargısına güvenmediklerini” söyleyerek dokunulmazlıkları kaldırmıyorlar.
Yargısına güvenmeliyiz!
|