“Burada bir Türk mevcudiyeti olduğunu hala anlamak istemeyen ve bize yalnız ‘İslam’ demekte ısrar eden hükümetle anlaşmamıza imkan kalmış değildir. Biz senelerce ‘Türk Müslüman’ olduğumuzu ve yalnız ‘İslam’ demenin hiçbir şey ifade etmediğini binaenaleyh kanunlarda ‘Türk’ olduğumuz kabul etmesini ısrarla istedik. Ancak bin bir müşkülatla Lisemizi, ‘Türk Lisesi’ olarak anmasına muvaffak olduğumuzu Kıbrıs Hükümeti, yine her işinde halkı İslamlıkla vasıflandırmaktadır”. 1952
Dr. Fazıl KÜÇÜK
***
Mendil büyüklüğündeki ülkenin Merkez Seçim Dairesi 25 Mayıs 2014 gününde yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım için son noktayı koydu. Yapılacak seçimde oy kullanacakların 02 Nisan 2014 gününe kadar kayıt yapmaları gerektiğini açıkladı. Yapılan bu açıklama, Kıbrıs Türklerinin temsil haklarının bir kez daha gasp edildiğinin göstergesi oluyor. Başka türlü okumak isteyen varsa bir adım öne çıksın. Bu yaklaşım, evrensel hukuk değerlerinin AB içinde kendisine yer bulamamasının kanıtıdır. Böyle tartışmalı bir ortamda Avrupa Parlamentosunun adı geçen ülkeye heyet göndermeye kalkışmasını sizlerin engin değerlendirmelerinize bırakıyoruz.
Adada müzakerelere ilişkin belirsizliğin devam ettiği bir ortamda işadamları dernekleri veya odalarını yönetenler, Lefkoşa’daki ara bölgede bir araya geldiler. Yayınladıkları ortak bildiride “Kıbrıs sorununa geniş içerikli ve kalıcı bir çözüm için müzakerelerin iyi niyetle başlama” çağrısını yaptılar. Bu iyi niyetten sonrada, çözümün “Doğu Akdeniz bölgesinin, bir bütün olarak ekonomik bütünleşmesine bağlı” olduğu kaydediliyor. Bildiriye imza atanlar, kefenin bir tarafına iyi niyeti, diğer kefeye ise ekonomik refahı koydukları sürece çözüme ulaşmak olanaklı olmayacaktır. Öneriler ve istekleri de yerlerde sürünmeye mahkum olacaktır.
Müzakerelerin başlamamasının sorumlusu kimdir diye sormak anlamsızdır. Adı geçen ülkenin Parlamento Başkanı Bay Yannakis Omiriu, uluslararası konferans düzenlenmesini isteyerek pişirilmekte olan tatsız tuzsuz aşa su katmış oluyor. Filelefteros gazetesinde yer alan haberde ise, Kıbrıs Türk tarafının sunduğu ortak açıklama isteğine ilişkin metnin içeriğini Rum tarafının kabul etmeyeceğini günler öncesinden duyurduğunu yazıyor. Türk önerilerinin “al ya da terk et” anlamına geldiğini de kaydediyor. Rum siyasetçiler ise her zamanki gibi Türk tarafının uzlaşmaz taraf olduğunu söylemeye devam ediyorlar. Hem kel hem de fodul söylemi bunlar için söylenmiş olabilir.
Yunanistan AB dönem başkanlığını 4. kez üstleniyor. Yeni dönem önceliklerinin ise, “Büyüme ve Yeni İş Olanaklarını Yaratma - AB ve Euro Bölgesine Entegrasyon - Göç - Sınır - Dolaşım ve Geniş İçerikli Denizcilik Politikaları” olacağı açıklandı. Açıklama Yunanistan’ın mendil büyüklüğündeki ülkedeki işgüderinin açıklaması ile bire bir örtüşmese de bazı ilginçlikleri içeriyor. İşgüder Vasilis Papayuannu, Kıbrıs’ın AB gündeminde olmadığını söylüyor. Kendi açılarından bakıldığında haklı olabilirler...
Avrupa Parlamentosu’ndaki Sol Grup ve Rum Akel üyesi Takis Hacıdimitriu ise, “Bazı AB üyesi ülkeler Kıbrıs’ı kullanıp Türkiye’nin AB üyeliğini engellemeye çalışıyor” diyordu. Bir anlamda son dönemdeki yaygın söylemle Türkiye’ye karşı kumpas kuruyorlar. Bu açıklamayı doğru olarak değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin AB üyeliğinin buzdolabında değil derin dondurucu da bozulmasın diye bekletilmekte olduğunu rahatlıkla söylemek durumundayız...
Bu tartışmalar yaşanırken Münhasır Ekonomik Bölgesinde bulunan doğalgaz ve petrol yataklarının tahminlerin ötesinde bir rezerv oluşturduğu gözlerden kaçırılıyor. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşanan iç politik çekişmeler nedeniyle karşı taraf hareket alanını genişleterek yeni kazanımlar elde etmeyi başarıyor. Bu nedenle iç çekişmelerin derin dondurucuya değil kutuplara gönderilmesi gerekiyor mu ne...
Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımızı sonsuzluğa uğurladığımız günlerdeyiz. Aradan geçen sürede onları özlemle anıyoruz. Anıları önünde saygı ile eğiliyoruz...
SEVGİ ile kalınız...
|