13 Şubat 2014 Perşembe günü Bafra Tekel Caddesi'nde, genç bir kızımız yolumu kesti ve "pardon Engelliler için dergi satıyoruz, siz de destek olur musunuz, alır mısınz?"dedi.
Şöyle bir baktım yüzüne, daha hayatının baharında, belki 20 yaşlarında bir kızımız.
Gözlerinde sevgi ile acıma hissi görür gibi oldum. Bana uzattığı dergiyi almak istemediğimi anlayınca, o güzel kızımızın gözlerinde ve yüzünde açan baharlık umutlar bir anda hüzne dönüştü.
Almadım, çünkü daha önce de Bafra'da bu şekilde ve bu yolla çok sayıda satıcı dergi piyasasında kelimenin tabiri yle cirit atıyordu.
"Teşekkürler almayayım ama size bir teklifim var"deyince gözleri pür dikkat ne diyeceğimi bekledi.
"Ben bir muhabirim, siz bu dergiden bana bir adet ücretsiz hediye edin ben de derginizi Basın'da tanıtıcı bir yazı yazayım"diye karşılık verdim.
Hemen uzattığı dergiyi ve kendisini geriye çekti. Canı sıkılmıştı belli ki. Gel gelelim benim canım aslında O'ndan daha da çok sıkılmıştı. Niçin derseniz:
Bir kere bu genç kızlarımız ve genç delikanlılarımızda suç yok. Asıl suçlu, önüne gelenin eline dergi verip, bunları güya engelliler adına sattırıp büyük bir rant kapısı sağlamak isteyenler ve duygu sömürüsü yapanlarda suç bence.
Bu genç evlatlarımıza acıdığımı söylemiştim. Niçin mi acıdım? Daha ilk bakışta bu genç çocuklarımızın Samsun ve çevresindeki yüksek okullarda tahsil yapan ve okuyabilmek ve ailelerine ekonomik yük olmak istemeyen kişiler olduğunu anlamak için kahin olmaya da gerek yok.
Zaten daha önce de Bafra'da bu şekilde deri satan, pazarlayan genç yüksek tahsilli genç kız ve erkeklerle sohbetlerimiz olmuştu.
O yüzden konuyu bildiğimden onlara"siz öğrenci misiniz?"diye sormaya gerek görmemiştim.
Yine de benim üzüntüm bu eğitimleri için ve ailelerine ekonomik yönden yük olmak istemeyen genç evlatlarımızın okumak uğruna giriştikleri ve düştükleri bu önemli konu beni vicdanen ve bir insan olmaktan başka bir baba olarak da çok derinden etkileyip üzdü.
Devletimizin artık yüksek tahsil yapan bu genç çocuklarımıza şefkat elini, desteğini vermesini bekliyoruz.
Yoksa bu gençlerimiz, kız erkek demeden ilerde sonu üzücü aile felaketlerine doğru bir yol alabilir.
Aile mefhumunun bir toplum ve Devlet için ne kadar önemli bir konu olduğu tartışma götürmez bir gerçektir.
O hanım kızımızın gözlerindeki yalvaran ve içinden"inşallah alır"düşüncesi taşıyan halleri hiç gözlerimin önünden gitmiyor.
Yapmayın beyler, bu çocukların eğitim hayatını bari karartmayalım. Onlar geleceğimizin mimarları, mühendisleri, ekonomistleri, uzmanları, öğretmenleri, doktorları ve diğer mesleklerin sahipleri olacaklardır.
Gerçi 3 fakülte bitiren ve iş arayan kzım dahil Türkiye'de okuyan ve mezunlarının işsizlikle cezalandırıldığı bir ülkede bundan daha fazla iyimser de olmak safdillilik olur.
Bu gençlerimizi yitirmeden, onların yarınlarını ve umutlarını hepten karanlıklara gömmeden acil tedbirler alınmalıdır.
Dergi satma izin belgesi olmayan, belirli rant çevrelerine müsmaha etmeyen bir yasal düzenlemenin tez elden yapılarak, gençlerimizin ümit ufuklarına sevgi dolu gözlerle ve yarınlarından güvenli bir şekilde ileriye tebessüm ederek bakmalarını ve dik duruşlarıyla bu toplumun değerli fertleri olduğu hissi ve garantisi verilmelidir.
Aksi takdirde bu genç evlatlarımız için akıtacağımız timsah gözyaşları ile kendimizi, vicdanlarımızı temize çıkaramayacağımız aşikardır.
|