Önce cemreler düştü toprağa, sonra baharı müjdeleyen ve masmavi bulutlarla kaplandı gökyüzü. Bu hareketler, şüphesiz ki baharın ve ilerdeki yaz mavsiminin adeta bir habercisiydi.
Gönüller şen, bahçeler bağ ve gülşen. Her güzel bir olayın ardından gelecek diğer güzelliklerin bir işareti, mührüydü sanki bu tavIrları tabiatın.
İnsanlar, güneşli havalarda daha mutlu, daha neşeli, daha hoşgörülü ve sevecen oluyorlar.
Ben bunu defalarca yaşadım ve görüp şahit oldum bu güzelliklere. Kimbilir belki de Nisan yağmuruna, gelip geçer dememizin bir nedeni de budur.
Yüreğimizde yeşeren sevgi filizleri dallanıp kök salınca, hayatı daha çok seven bir görüntü çiziyoruz ufuklara.
Uzanıyoruz şarkıların eşliğinde güzel ve geniş hayallere. Dünya gözümüzde daha bir güzel ve anlamlı oluyor. Döndükçe başımız sarhoş olmuyor fakat öyle güzelliklere şahit oluyoruz ki çevremizde ve etrafımızda"işte budur"diyoruz bazen.
Bazen de en güzel bir günümüzde somurtup, güzelliğe gölge düşürdüğümüz günler de olmuyor değil. Ancak her şeye rağmen yaşamak, hayat ve Dünya yaşamaya, sevmeye, paylaşmaya ve umutlarımızı hep yüksek tutmaya değiyor.
Hayatın zor ve engebeli yollarında, gözümüz kapalı gitmesek de bazen olaylar bizleri başka istikametlere, hedeflere, arzu ve duygulara sürükleyebiliyor.
Dünya'nın dertlerini çözecek bir sabır ve irade her zaman mümkün olmayabilir. Buna rağmen ayakları üzerinde dik durabilen, üretebilen, seven ve sevilen insan olabilmeyi başaranları alnından öpmek gerekir.
Onurlu, haysiyetli, duygulu ve düişünceli bir yol izleyen nice insanlar ve insanlık artık çağımızın modern ve donanımlı teknik çağında daha çok ilgi, daha çok sevgi ve başarı istiyor.
İnsanlar artık"ben de buradayım"mesajı vererek farkedilmek, el üstünde tutulmak ve toplumda saygın şahsiyetler grubunda anılmak, tanınmak istiyorlar.
Hadi bizler de insanlığımızı, sevgimizi, saygımızı, hoşgörümüzü, vefa ve hatır bilen tavır ve davranışlarımızı dostlardan esirgemeyelim.
Gün birlik, beraberlik, ülkeyi daha üst hedeflere taşıyan mutlu, üretken, çalışkan insanlar olma günüdür.
El-ele, gönül gönüle verme, artı değerlerimize sahip çıkma, yıldızıyla barışma günüdür.
Sonradan oturup ağlayacağımıza, üzüleceğimize aklımızı ve irademizi iyi kullanıp, ülkenin gidişatına ayak uydurmalı, ortak değerlrimize sahip çıkmalı ve sevgi, saygıyla her işin üstesinden gelebilmeliyiz.
Aksi takdirde o bunu, şu onu çekiştirip durmakla, durup duruken sebepsiz gönül koymakla asla bir şeyler başaramayacağımız aşikardır.
Sevgi, selam ve saygımla değerli okurlarım !
|