Sevgili okurlarım, Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan ve Türkiye’yi hüzne ve yasa boğan facianın yaşandığı Matem Ocağında arama ve kurtarma çalışmalarını üzüntü ile izledik.
Orada emekçi kardeşlerimiz toprağın altında yerin metrelerce alt tarafında bir kaza sonucu hayatlarını kaybettiler.
Soma'dan gelen her acı haberler yüreklerimizi yaktı ve canımızı acıtmaya devam etti.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan en trajik facialardan birisiyle karşı karşıya kaldık. Hepimizin yüreklerine ateş düştü. 301 madenci insanımızı kaybetmenin derin acısını millet olarak yaşadık.
Milletimizin yüreğine o madende alın teriyle ekmeğini kazanan işçilerimizin ateşi düştü.
Yaşanan bu acıyı yüreğimizde hissediyoruz. Bu acıyı her zaman yüreklerimizde taşıyacağız.
Faciadan kurtarılan madenci sayısı ise 485. Bu bir nebze de olsa teselli oldu bize.
Yürekleri yakan, yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı Soma’daki yakın tarihimizin bu en büyük fâciası, Türkiye’nin iş güvenliğindeki notunu okutturuyor ve Türkiye’nin içler acısı vahim vaziyetini ortaya koyuyor.
Facianın yaşandığı gün bu ocak için;
Başbakan, “Gerek sağlık, gerek iş güvenliği olan kömür ocaklarından biridir” diyor.
Enerji Bakanı ise;
“Yılın en güvenli ocağı” seçiyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da;
“Denetlenmiş ve güvenli” diye övüyor bu maden ocağını…
301 işçi kardeşimizin öldüğü bu ocak için Başbakan’ın bunları söylemesi.
Bakanların ifâdelerine karşı, söz konusu ocaktan yüzlerce işçinin cenâzesinin çıkması garip çelişkisi.
Ve bu çelişki, “denetlenmiş - en güvenli ocak bu ise, diğerleri Allaha emanet” diye başlayan kafamızda endişeli istifhamları tetikliyor…
301 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği maden kazası nedeniyle hükümetimiz tarafından ülkede üç günlük milli yas ilan edildi. Bayrağımızı yarıya indirdik.
Facianın yaşandığı bu maden ocağında, üretimi yavaşlattığı için gaz sensörleri kapatılmış…
Bilirkişi heyetinin cumhuriyet savcılarımızla yapmış oldukları keşif sonucunda verdikleri ilk ön rapora göre,
“Yeraltı kömür işletmesinde havayla teması sağlanan kömürün oksitlenmesi neticesinde ısının açığa çıktığı, bu ısıyla teması sağlanan kömürün oksitlendiği, bu ısı uzaklaştırılmadığı takdirde birikerek ocak yangınlarına neden olabileceği” görüşü hakim.
Bilirkişi heyetinin ön raporunda; “Meydana gelen olayın kömürün kendiliğinden yanması sonrası ölümlerin ortaya çıkan karbonmonoksit zehirlenmesiyle olabileceği” belirtildi.
Türkiye’nin ve Ankara’nın bu fâciadan ders ve ibret alması için, sorumluların mutlaka ortaya çıkarılması ve bu büyük vebâlin hesabının mutlaka sorulması, gerekiyor…
Türk yargısına güveniyoruz.
Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan böylesi acılı günlerde bakalım neler olacak?
“Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası.”
Orhan Veli’nin bu mısraları, madencilerin helal parayı nasıl kazandıklarını bize hatırlatıyor.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan Rahmet diliyorum.
Yaralı vatandaşlarımıza Acil Şifalar Diliyorum.
Geride kalan acılı ailelerine dayanma gücü vermesi için Allah’tan niyaz ediyorum.
Üzüntümüz büyük. Tüm ulusumuzun başı sağ olsun.
|