“Birleşmiş Milletlerin vazifesi, Rum idaresinin bugünkü tutumuna şahit olup susmaktan ibaret mi? Bu anayasa dışı idareye ‘hizaya gel’ diyecek uluslararası bir kuvvet yok mu?
O halde ulusalararası anlaşmaların dokunulmazlığı ve ulviliği nerede kalıyor? Dünya demek ki ‘vur vuranın kır kıranın’ dünyası ve devletlerin temsilciler, Kıbrıs’ta bu siyaseti güdenlerin önünde saygıyla eğiliyor. Dünyada barış ve adalet ilkelerinin, eşitliğin, insan haklarının, hukuk devletinin sandukasına, eğilen başlar kadar çivi çakılıyor. Yazık doğrusu”. 1970
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarının AB’nin geleceğinin de belirleneceği bir dönüm noktası olacağını söylemek fazladan abartı olmasa gerek. Birlik kendi iç bünyesinde kimlik mücadelesini sürdürürken üye ülkeler ise gittikçe yaygınlaşan işsizlikle boğuşuyorlar. Açıklanmış olan verilerin korkutucu olduğu kabul ediliyor. Bu sonucun nedeni, ekonomide yaşanmakta olan durgunluktur. Bu olgu genç işsiz sayısının çığ gibi büyümesinin de nedeni olmaktadır. Bunun yanı sıra uygulanan sosyal içerikli politikaların ırkçılığın yaygınlaşarak taraftar bulmasının da bir nedenidir. Yaşanmakta olan bu kadar olumsuzluğun, Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları üzerindeki etkilerini birlikte görüp yaşayacağız.
İçinde bulunduğumuz 2014 yılı 1. Paylaşım Savaşının 100. yılıdır. O günün koşullarının bugünün koşulları ile örtüşen yanlarının olduğunu da kaydetmek istiyoruz. Bu nedenle genel içerisinde bir çatışmanın yaşanabileceği yaygın bir kanıdır. Gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerindeki sıkıntıyı karabasan olarak değerlendirmek olasıdır. Orta gelir gruplarının pastadan daha fazla pay alabilme istekleri ise bir başka çatışmanın nedeni oluyor. Uzay çalışmaları ile bilinen Nasa bile gelecek konusunda kuşkuludur. Hazırlattıkları bir raporla “Toplumumuzun çökmesi mümkün müdür?” sorusunun yanıtını aradılar. Sağlıklı bir gelecek için “kaynakların eşit olarak dağıtılması” gerektiği kaydediliyor.
İ-Kinci Paylaşım Savaşı sonrasında dünyamız hızla ‘soğuk savaşın’ yörüngesine sokuldu. Doğu ve batı blokları oluşturuldu. Tarihteki bütün imparatorlukların yaşadıkları dağılma süreci, bu dönemde üzerinde güneşin batmadığı İngiliz İmparatorluğunu da etkiledi. İngiltere kısa süre sonra İngiliz Devletler Topluluğunu oluşturarak dizginlerin elinde olduğunun
mesajını veriyordu. İmparatorlukların yerini günümüzde nüfuz alanlarının aldığını kaydetmek istiyoruz.
Dünyayı etkisi altına alan soğuk savaş politikaları bölgesel çatışmalara da çağrı çıkarıyordu. Amerika ile Rusya arasında yaşanan Küba krizi çatışma yaşanmadan sonuçlanırken Vietnam da ise çatışmaya dönüşüyordu. Bu dönemde Amerikan Başkanı Kenedi öldürülürken Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Krusçev ise itibar kaybı yaşıyordu.
Dağılma süreci 1990’lı yılların başlarında bu kez Sovyetler Birliğini etkisi altına aldı. Dağılma sürecinin hemen sonrasında Rusya Federasyonu tıpkı İngiltere’nin yaptığı gibi Bağımsız Devletler Topluluğunu oluşturdu. Bunlar yaşanırken dünya dengeleri de yeniden oluşturuluyordu. Hatta Rusya’nın dağılması sonrasında ekonomik güç olmaktan çıktığı ve dünyanın artık tek kutuplu olduğu konuşulmaya başlandı.
Son günlerde Ukrayna’da yaşananlar bu yargının doğru olmadığını da kanıtlıyordu. Rusya Federasyonu, Kırım’dan başlattığı kendi bünyesine katma çalışmalarını diğer özerk cumhuriyetlerle sürdürüyor. Rusya’nın gerçek yüzü bu uygulamalarla ortalık yerlere çıkarken AB ile Birleşik Amerika Devletlerinin ilgisizliğinden yararlanarak amacına ulaşmış oluyor. Rusya’nın yeni güç olarak kabul edilmesi dünya dengelerini etkiliyor. Ekonomilerini düzgün olarak sürdüren Çin ve Hindistan’ın da yeni dünya düzeninin içinde yer almaları kutup sayısının artmasına neden oluyor.
Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları bu nedenle önemlidir. AB ülkelerinde artan ırkçılık çalışmaları ve Hindistan’da yapılan son seçim sonrasında ırkçı bir partinin tek başına yönetime gelmesi önümüzdeki günlerin sıkıntılı geçeceğinin de göstergesi olmaktadır. Avrupa Parlamentosuna katılacak olan ırkçı eğilimli yeni parlamenterlerin bir araya gelerek grup oluşturmaları AB’nin geleceğini ciddi şekilde etkileyecektir.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in lideri olduğu Hıristiyan Demokrat Partinin -CDU- Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilişkin olarak yayımladıkları seçim bildirgesinde, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğu kaydediliyor. Irkçılığın artmasının, birliğin geleceğini tehdit ettiğini yinelemek istiyoruz. Bu gelişme, 3. Paylaşım Savaşına belki neden olmayacaktır. Buna karşın daha kanlı bir süreci yaşayacağımızı üzülerek de olsa belirtmek istiyoruz.
Kanlı bir sürece girilmemesi ve sağduyunun egemen olabilmesi için ortak çalışmaların yapılması gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...
23 Mayıs 2014 - Ankara -
|