Sevgili okurlarım, bugün Babalar Günü.
Bir erkek için, toplumda sahip olduğu roller içerisinde, belki de en fazla sorumluluk isteyen, ama son derece keyif veren bir duygudur babalık..
Zordur baba olmak, çünkü denge ister, sabır ister…
Çocuklarınızı çok seveceksiniz ve yüreğinizi parçalara bölüp eşit paylaştıracaksınız onlara.
Bir çift kanadınız olacak mutlaka, koruyacaksınız onları…
Sadece kötülüklerden de değil üstelik. Bazen kendilerinden, kendi iç seslerinden bile koruyacaksınız.
Arkadaş olacaksınız, bazen çocuk olacaksınız yeniden.
Oğlunuzla koşarak top oynayacaksınız.
Kızınızın kendi elleriyle pişirdiği görünmez kahvenin lezzetine varacaksınız,
“Hımm nefis olmuş!” diyerek hem de…
Onlar hep isteyecek;
Yeni bebek, yeni bir araba, bu senenin modası yeni bir çanta veya ayakkabı…
Siz alacaksınız. Üstelik de ”Hiç yeter aman!” demeden.
Kaygılanacaksınız sonra… Okuldu, eğitimdi, meslekti, dünyaya gelmesine fazlasıyla yardımcı olduğunuz bu körpe varlığın geleceği için.
Belki de kendi hayal ettiğiniz ve ulaşamadığınız tüm güzellikleri onun rüyalarına serpiştireceksiniz.
Yumuşak bir kalbiniz, sevgi dolu bakan gözleriniz olacak ama üstüne bir de sizden otoriter olmanız beklenecek.
İtiraz etmeden yerine getireceksiniz.
Çünkü bileceksiniz mi, onları karanlıktan korumak için bazen sert görünmeniz gerekecek.
Tıpkı karşınıza alıp seçme kelimelerle, iyiyi, kötüyü öğretmek adına konuşmalar yaptığınız gibi.
Baba olmak birçok olumlu duyguyu beraberinde getirir.
Bunlardan birincisi; Yüksek sorumluluk duygusudur. Bu duyguyla, yaşamda ayaklarınız yere basar ve bu duygu insanı aylaklıktan, kavgadan, beladan korur.
İkincisi; Sonsuz ve karşılıksız bir sevgi duygusu… Bu duygu da, insanın ömrünü uzatır, genç ve dinç kalmasını sağlar.
Velhasıl, büyük bir keyiftir babalık…
Babalık öyle bir şey işte…
Hele ünlü bir babaysanız, sorumluluğunuz ikiye katlanacaktır.
Hem herkese hayatınızı açacak, hem de en sevdiklerinizin üzerine kol kanat gererek onları bu karmaşadan uzak tutmaya çalışacaksınız.
***
Hiç düşündünüz mü;
Bu yılın babası sizce kim olmalı?
Evini geçindirmek için namusuyla kazanacağı üç kuruş uğruna ter dökenler.
Çocukları tok yatsın diye, doymuş gibi yapıp masadan aç kalkanlar.
Aile bütçesini denkleştirmek için, yaz-kış işine yürüyerek gidip gelenler.
Üç kuruş emekli maaşı için, ayaklarının isyanına aldırmadan saatlerce banka kapılarında bekleyenler.
Kendi soğuktan tir tir titrerken “evladım üşümesin” diyerek maaşının yarısını bir paltoya ödeyenler.
Çocukları gelinceye kadar merak ve endişe içinde balkonlarda bekleyenler.
Ve vatan uğruna aslan gibi evladını toprağa verenler…
Yani sizin, benim, bizlerin babaları…
Babalık öyle bir şey işte…
Babalar gününüz kutlu olsun!
|