Sevgili okurlarım, milletlerin tarihleri zaferlerle süslenir. Ağustos ayı ise, Türk tarihinde zafer ve meydan savaşlarının ayıdır.
24 Ağustos 1071 de Malazgirt’te Alpaslan’ın orduları Bizanslıları dağıtıyor. 445 yıl sonra Yavuz Sultan Selim Mercidabık Zaferi’ni kazanarak, Mısır kapılarına atını sürüyor.
10 yıl sonra, 28 Ağustos 1526’da Avrupa’nın göbeğinde Mohaç Savaşı kazanılıyor.
26 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal Paşa kumandasında ki Türk Ordusu düşmanı denize döküyor.
İşte bu nedenle, (24 Ağustos – 30 Ağustos) tarihleri arası bir “Zafer Haftası” olarak anılabilir.
Güney hududunda Türklüğün kalesi olan Kilis’te; tarihi bilinmez zamanlardan beri insanlığın medeniyet duraklarından biri olmuştur. Yüzyıllar boyunca bu topraklar üzerinde birçok medeniyetler kurulmuş ve bu topraklar birçok savaşa sahne olmuştur.
Milli tarihimizde büyük bir önem taşıyan ve Anadolu’nun Türklere vatan olmasını sağlayan, Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Meydan Savaşı da bu topraklar üzerinde yapılmıştır.
Bugün 498. yıldönümünü kutladığımız Mercidabık Meydan Savaşı, Yavuz Sultan Selim’in ününe ün katan ve Türk Tarihini süsleyen en önemli zaferlerden biridir.
Bu nedenle 24 Ağustos, tarihimize önemli bir zafer sayfası eklemiştir. Bu zaferle; halifelik Osmanlılara geçmiş, Mısır ve Hicaz yolu Osmanlılara açılmıştır.
Bu zaferle Anadolu’nun Türklere vatan olması sağlanmış, Yıldırım Beyazıt’tan bu yana, Anadolu’da kurulmasına çalışılan, Türk birlik ve hâkimiyeti kurularak, bugünlere kadar gelinmiştir.
Ayrıca, bu zaferle Kilis’in kentleşme süreci başlamıştır.
Mercidabık Meydan Savaşı’nda Yavuz Sultan Selim’e ev sahipliği yapan ve Osmanlı saflarında yer alan kahraman Kilislilerin ve Tilhabeşli’lerin bu zaferde büyük payı vardır.
Onun içim “Mercidâbık” dendi mi; Kilisliler 498 yıldır aynı heyecanı duyarlar.
İçimizde yaşattığımız bu güzel heyecanın sona ermemesi ve güney hududunda milli şuurun daha da güçlenmesi için, kahraman Kilislilerin sinesinde yatan Mercidabık Zaferi’ne gereken önem verilmelidir, diye defalarca yazdım.
Bu zafer, Osmanlı’nın dünya hȃkimiyeti dönemimin başlangıcı olmuş,
Halifelik Osmanlılara geçmiş,
Anadolu’nun Türklere vatan olması sağlanmış,
Kilis’in kentleşme süreci başlamış,
Türk birlik ve hâkimiyeti kurularak, bugünlere kadar gelinmiştir
Kilis il olalı 19 yıl oldu. İle yakışır bir kutlama olsun dedik. Biz söyledik, biz dinledik.
İlgililer bilgisiz, bilgililerde ilgisiz olduğu için, yıllardan beri Mercidȃbık kutlamaları bir arpa boyu ileri gidemedi.
Bizler geçmişi şan ve şerefle dolu bir milletin evlatlarıyız.
Ülkümüz; Atatürk ilkeleri ışığında, atalarımızın mazide gösterdikleri başarıları devam ettirmektir.
Bu nedenle Mercidȃbık Zaferini, valilik ve belediye sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapılarak, Kilis iline yakışır bir şekilde, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle Kilis ilini ve Tılhabeş’i (Yavuzlu) beldesini tanıtıcı mahiyette,”Kültür ve sanat Festivali” olarak kutlanmalıdır.
Kilis valiliği ve belediye taşın altına elini koyarsa, Kilis’teki sivil toplum kuruluşları iş birliği yaparak, düzenlenecek “Kilis Kültür ve Sanat Festivali”nin koordinatörlüğünü üstlenirler.
Yazımı, hocam merhum Seyfettin Başçıllar’ın bir dörtlüğü ile noktalamak istiyorum:
“Yürekler hangi örste, bu su veren usta kim
Fecre bayrak açmışlar, dört bucak yedi iklim.
Ayağa kalk aslanım, hazır ol, selama dur
Mercidabık’tan geçti Yavuz Han Sultan Selim.”
|