Mevsim hazan dökülmekte yapraklar, rüzgâr savuruyor şimdi her birini. Hayatın her mevsiminde ayrıdır yaşamanın tadı ama sonbahar daha farklı sanki. Gençlik isyanlarından çıkıyor insan olgunlaşıyor.
Yaşadığı her anın değerini daha çok anlıyor. Gülü koklarken dikenine aldırmıyor,
Yağmurdan önce kararan bulutlara bakışı, toprağa gelecek can kokusu oluyor.
Bayramlar yaşanacak eğlenceli tatil günleri olmaktan çıkıp, farklı bir hazla dost bekleyişlerine dönüyor.
Telefon sesinde sevgi, kapının çalışı özlem, sokaktan gelen sesler kavuşma heyecanı sanki.
Şekeri de, tatlısı da muhabbet, sarılmak sevmek sevilmek lezzetinde ev baklavası gibi.
Her katında harcı bol konulmuş cevizli dost tadı. Bayram öncesi başka, yıkanır ütülenir her şey sanki her zaman yapılmazmış gibi. Değişik bir hazla özenle hazırlanır kusursuz eksiksiz olmalı bayram şöleni.
Çocukluğumun en hüzünlü bayramıdır kurban bayramları. Anlayamazdım bu kurban etme işini. Çocuk aklımla o hayvanların sadece bayramda kesildiğini düşünür üzülürdüm. Zamanla bunun dini bir tören olduğunu öğrendim.
Bir arkadaşımın annesi kurban olayını vahşet diye anlatmıştı çok şaşırdım ve ağlayarak anneanneme sordum. Saçlarımı okşayarak şöyle demişti. Üzülme kızım bu dini bir vecibedir
maddi imkanı olanlar keser kurban. O arkadaşının annesi sana bir daha böyle derse, sen ona sor de ki; siz et yemiyor musunuz tavuk balık veya diğerlerini?
Nasıl yani dedim?
Evladım normal zamanda yemekte yediğimiz hayvanlarda kesiliyor ve insanlar yiyor beslenmemiz için bu şart…
Yani bayramda kesilince mi vahşet oluyormuş buna cevap versin.
Ayrıca et alamayan fakirlerde kurban paylarından faydalanıyorlar.
Böylece hayırlı bir işte yapmış oluyor yardımlaşma geleneğimizin pekişmesine katkıda bulunuyoruz.
Ve çocukça bir heyecanla bağırdım.
Anneanne! Ben kaç kez gördüm arkadaşımın babası tavuk kesti evin bahçesinde pişirdiler! O arkadaşımın annesi bu konuda bir daha bir şey demişmiydi hatırlamıyorum. Ama anneannemle aramızda geçen bu sohbetten sonra kurban bayramlarında ağlamadım. Hayatın devamlılık sürecinde tüm canlıların varlık sebepleri vardır.
İnsanlar bence en şanslı canlılar, çünki onlar yüce Allah'ın yarattığı tüm nimetlerden kesintisiz faydalanıyorlar.
Hatta daha öteye gidip tüketip yok ediyorlar. Bazı hayvanların eti vücudumuzun ihtiyacı olabilir peki nesli tükenmiş pek çok hayvanı avlanmak veya başka zevkleri için öldürenlere ne demeli? Deri ceket giyeriz, kürk giyeriz belimizdeki kemer deri elimizdeki çanta deri. Ve döner kurban bayramında ki dini göreve vahşet deriz. Birde şu var ki bence daha büyük vahşet, hayvanlar çiftleştirilerek çoğaltılabiliniyor dokuz ay gibi bir sürede..Ya ağaçlar ormanlar onları yakanlara kesenlere ne demeli?
Bir ormanın oluşması için kaç yıl gerekiyor? Birde bunu düşünsek hem insanların hem hayvanların ve doğanın en büyük ihtiyacı olan oksijen deposu ağaçları katledenler asıl caniler değil mi?
Bence doğayı her gün kurban ediyor insanlar. Keserek, yakarak, bombalayarak, yıkarak kurban hangisi?
Evet hepinize mutlu bayramlar diliyorum sevgili okurlar. Sağlık ve huzur içinde milletçe kırmadan kırılmadan yaşayabildiğimiz barış dolu yeşil bir dünya umuduyla.
Şükran AYDOĞAN / YALOVA / 16.11.2010
|