Bir soru sorarak başlayalım konuya. Bir kurumunuz var.Bu kuruma yönetici atarken nelere dikkat edersiniz.Tahsil, iş tecrübesi, referans çalışmalar ve kapasite…Çok güzel bunları ölçmek için sınavda yapalım daha somut ve değerlendirilebilen objektiflik olsun.Buraya kadar her şey güzel ama sıra o yönetici atamaya gelince birden tüm dengeler altüst oluyor.12 yıllık zorunlu eğitimle dönüşen okullarda yıllarca hizmet veren yöneticilerin normlarında kesin netleştirilmeler yapılmadan muallakta bırakılan kadrolarla yok rotasyonu bekle yok 2 yıl bekle kendine okul ara gibi askıda çözümler, emektar idarecileri üzüyor.Mevcut boş kadrolara atanma hakkı olan ve şartları zaten tutan mevcut idareciler beklemede tutulurken bu kadrolara yeni ve idari iş tecrübesi olmayan öğretmenler atanmak isteniyor. Burada kim zarar ediyor tabiî ki eğitim sistemi, yarınımız, çocuklarımız. İşi bilenler yarın boş kadro bulamadıkları için ya köylere ya en kenar mahallelere sürgün psikolojisi ile gitmek yada idari kadrolarından istifa etmek zorunda kalacaklar.
Yeni atamalarla dolacak olan merkez okullarda tecrübeli, yönetim kariyeri bulunan idarecilerin bulunmasına engel olunuyor.Oysa 4 Ağustos 2013 tarih ve 28728 sayılı resmi gazetede yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin Norm kadro fazlası yöneticiler bölümünün ilgili maddesinde “MADDE 22 – (1) Norm kadrosu kaldırılan veya herhangi bir nedenle norm kadro fazlası haline gelen yöneticiler, Ek-1 Yönetici Değerlendirme Formuna göre hesaplanan en düşük puandan başlanarak belirlenir. Bu yöneticiler, valiliklerce, talepleri ve hizmet gerekleri birlikte değerlendirilerek atanma şartlarını taşıdıkları uygun görülecek eğitim kurumu yöneticiliklerine öncelikle atanırlar.” denilmektedir.
Bu maddede bahsedilen önceliği ortadan kaldırılarak sınava dayalı atamalar öncelikle yapılıp yönetim anlamında bu zayıf halka ortaya çıkarılıyor. Burada amaç sınavı kazandık yeter gayri atayın bizi diyerek uzun süredir bekleyen sinirleri gerilmiş öğretmenlerin tepkilerini bitirmek böylece popüler bir baskı unsurunu ortadan kaldırmak mıdır?
Bunun sonucu, mevcut sistemi yıllardır bilen ve yürüten bir anda aynı okulunda fazla olan idarecilere haksızlık olmuyor mu?
Eğer öyleyse her sesi çok çıkanın istekleri, popüler yönetim anlayışına mı esir edecek kurumları?
Bu yazımda anlaşılmasını istediğim ve en önemli husus şu; Sınavla atama kesinlikle yapılmalı ama mevcut yöneticiler düzenlenmeden eldeki fazla görünen ve bu işte hiçbir suçu olmadan bir günde aynı okulda fazla olan yöneticileri yok saymamak, kırmamak, mağdur etmemek gerekli. Bunun tek yolu önce norm fazlası idareciler yerleştirilmeli sonra boş olan, açılan yerlere yeni atama yapılmalı.Hak kaybına uğradığını düşünen nice yöneticiler yeni atamalara madde 24 ü işaret ederek dava açabilirler.Buda atama iptallerine ve zincirleme etkilenecek nice mağdur yöneticiler, okullar, öğretmenler, öğrenciler, veliler doğuracaktır. Amacımız kaliteli ve başarılı bir toplum kurmak bunun için eğitim adına yapılacak her karar ve adımı çok ama çok dikkatli atmalıyız.
Mahmut SELÇUK
www.mahmutselcuk.com
|