Öncelikle haftanızın sağlık ve huzur içinde geçmesini dilerim.
Geçen hafta konuştuğum bir arkadaşım insanlar arasında sevginin ve saygının son zamanlarda ne kadar azaldığından, iletişimin kaybolduğundan, herkesin stres ve kaygı içinde bir yerlere koşturup durduğundan söz etti.
Toplum düzenindeki düzensizliğin, en küçük bir sorunda bile insanların birbirine saldıracak hale gelmesinin, anlayış ve hoşgörü kelimelerinin artık sözlükte eskiyip, zamanla da silinip gideceğinden ne kadar korktuğunu, gözlerinden açıkça okunabilen bir kaygıyla dile getirdi.
Altmışlı yaşlarında bir insan için bunun tasasına kapılmak çok kolay.
Ama eğitilmiş insanların çoğunluğu teşkil ettiği gelişmiş toplumlar, sosyal yozlaşmanın bir milleti nasıl paramparça edeceğini, sessizce büyüyen bir kanser gibi yayılıp en güçlü toplumları bile kolayca yere sereceğini iyi bilirler.
Sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü, iyi niyet...
Artık klişeleşmiş, burun kıvrılan, üstünde bile durulmayan kavramlar oldular.
Söylenecek o kadar çok şey var ki... Ne yazık uzun süredir söyleneleri dinleyecek ya da anlayacak insan bulmak bile epey zorlaştı. Yakında imkansız hale gelecek sanırım.
Eskiden insanlar bir araya gelip, sanat, edebiyat yaşam üzerine uzun ve güzel sohbetler yaparlarmış. Simdi hem bir araya gelebilmek güçleşti, herkesde bir koşturmacadır almış başını gidiyor, hem de sohbetlerin konusu değişti. Sohbetler artık insanların varlık ve güç gosterilerini sergilemeye yarıştıkları içeriksiz, kısır ve doyumsuz konulardan dışarı çıkamıyor.
Öyle, bir cümle ile bir yaşam dersinin ortaya konuverdiği, kısa ama özlü sozleri söyleyecek kimseler kalmadı ortalıkta. Olanlara da bakıyorsunuz, özlü cümlelerinin altında memleketi ya da toplumu felakete sürükkleyecek binbir art niyet yatıyor.
Bu kadar yozlaşma, bu kadar cehalet, aydın geçinenlerin gosterdiği bu kadar iki yüzlülük insanı dehşete düşürüyor.
Bir zamanların en ağır solcularının, emekçi geçinenlerinin, isci haklari savunucularının şimdi paranın peşinde, takkenin altında, başta kendi karı ve kızları olmak üzere herkesi köle gibi kullanmaya bayılan davranışları ile bir insanın ne kadar küçülebileceğini gostermek icin verdikleri iğrenc yarışlar dehşete düşürüyor insanı.
Ve her memleketime geldiğimde bunların gösterdiği hızlı artış da beni dehşete düşürüyor. Doğdukları, yaşadıkları ülkeye verdikleri zarar, yağma, tahrip, çevrelerindeki insanlara sunduklari kötü örnekleme, insanın en yüce değerlerini, dinini, imanını kullanarak ortaya koydukları ahlaksızlık yenilir, yutulur gibi değil.
Yaşadığımız yüzyılda bizim kadar hızla geriye giden başka bir toplum yok herhalde.
Ve bir avuc insan, azimle, inançla, teker teker bununla savaşmaya çalışıyor.
Eskiden herkes namuslu, dürüst, iyi ahkaklı, hak yemeyen, kadir kıymet bilir olmak için çabalardı.
Artık bu değerleri önemseyen küçük bir azınlık kaldı.
Ve bu bir avuç insan toplumun çok üstünde bir değer teşkil ediyor.
Umarım bu bir avuç insanın gösterdiği yürekli çaba en kısa zamanda yayılarak, genişleyerek büyür, inançlarımıza, memleketimize ve toplumumuza iğrenç bir kanser gibi sarılan yozlaşmanın önüne geçilebilir.
Dünya sadece akılla yönetilebilseydi, insanlara yürek koymazdı yaradan.
Hele o yüreğe, sevgiyi, sefkati, merhameti, vicdanı hiç koymazdı.
Bilseydi insanlar bu kadar yok sayacak…
Koymazdı…
Sevgiyle kalın...
|