Sonunda bir konuda buluştuk. Tüm Türkiye, yaşlısı, genci, işsizi çalışanı, artık herkesin ortak bir ideali, amacı, ulaşmak istediği ortak bir nokta var.
Son altı yedi senedir memleketçe Müslüman olma yolunda büyük bir hızla ilerliyoruz. Daha önce neydik, neredeydi aklımız bilmiyorum.
Haklarını hiç bir savaş ve uğraş vermeden, tepeden inme alıveren, yaşlısıyla, genciyle bir sabah uyanıp medeniyetin öngördüğü tüm eşitlik haklarına birden bire kavuşuveren kadınlarımızın epey bir kısmı dört yobazın ruhları tatmin olsun, içlerinde terbiye edemedikleri bir takım duygular uyanıvermesin diye 100 yıl geriye gitmeyi kayıtsız şartsız kabul ediverdiler.
Kolay bulunan şeylerin kıymetinin olmamasına mı bağlasak bunu bilemiyorum.
Hani Müslümanlık gerçekten sadece bu olsa, ya da Müslümanlığın olmazsa olmazı bu olsa diyecek bir sözümüz de olmaz belki.
Yerlere kadar karalar içinde görünce onları sormak istiyorum hep. Yetmiş yıldır eşarbını örten, mantosu ve dizinin altında elbisesiyle gezen annelerimiz, ninelerimiz ne oluyor şimdi. Kara çarşaflı bir kızımızın dizinin altındaki eteğini işaret ederek seksen yaşındaki anneme,
’’ Böyle giyinmeye utanmıyor musun teyze’’ demesine ne cevap verileceğini size bırakıyorum artık.
Diğer yanda sakalı uzatan koşuyor ihale kapmaya. Köşeleri dönmekten fırdöndü oldu hepsi. Bakıyorsunuz sakal uzadıkça ense kalınlaşıyor, cep kabarıyor.
Peki bu bizim dinde ahlak, kul hakkı yememek, adam kayırmanın yanlışlığı, namus falan gibi kavramlar nasıl açıklanıyor acaba?
Son yıllarda Müslüman, dindar, muhteşem bir ülke olmaya doğru hızla koşuyoruz. Eskiden neydik o belli değil.
Bu koşu da büyük bir inanç oluştu, herkes tek tanrıya koşuyor artık. Para.
İnsanlar bu tanrıya ulaşmak için her şeyi mübah sayar bir zihniyete sahip olma yolundalar.
Bu arada gerçekten babadan iş güç sahibi olan, çalışıp didinerek bu günlere gelen, emeğinin karşılığını almak için sabahın köründe işinin başına geçen binlerce insan şaşkın bakıyorlar…
Alışmamışlar, görmemişler, yadırgıyorlar.
Sinip çekiliyorlar köşelerine. Ama zaman cesaret zamanı…
Neydi o söz?
İyilerde kötüler kadar cesur olduğu zaman…
Kalkacağız ayağa…
|