Kilis Yardımlaşma derneği  

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

 Orhan SELEN

Devamı

            “İNSANLARI BİR ARADA TUTAN VE YAŞAMAMIZIN CAN DAMARI OLAN KUTSAL BAĞ AHLAKTIR. AYNI ZAMANDA AHLAK, BAĞIŞLAYICI, SABIR VE TAHAMMÜLDÜR.”                                                    

           Ahlak, kişilerin huy ve davranışları, herhangi bir toplum içinde herkesin uyması gereken davranışlar ve kurallardır. Ahlak aynı zamanda insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümüdür. Ayrıca, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış kurallarını koyan bir bilim dalıdır.

            Ahlak kavramını genel açıdan ele aldığımız zaman, hayatla yakından ilgili olan çok geniş bir bilgi alanına girdiğini görmekteyiz. Bunlardan birincisi dinsel ahlak, ikincisi ise felsefi ahlaktır. Dinsel ahlakta, bütün dinler, insanların birbiriyle olan ilişkilerinin, insanla Allah arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiğini buyururlar şeklinde ortaya koyar. Ayrıca dinler, insanın ne yapması veya ne yapmaması hususunda öğretmeye çalışır. Ama ne var ki tüm dinlerin buyrukları her zaman bir şeyler vaadeder. Bu durumda dinsel ahlak tamamen kendini göstermiş olur.

           Ahlak, yüzyıllar boyu araştırma ve tartışmalar sonucu olarak belirli bir sistemle açıklanmıştır. İşte bu felsefi ahlaktır. Düşünürlerin bir çok görüşleri ortaya konulmak suretiyle üç görüşte ele alınmış. Birincisi eski Grek ahlakı, ikincisi ise ahlak kavramını en iyi şekilde ele alan Büyük Düşünür Kant’ın ahlakıdır.  Üçüncüsü de çağımızın bir ürünü olan değerler ahlakıdır.

            Çevremize baktığımız da, doğrudan doğruya bir çok hak ve özgürlüğün, huzur ve güvenin, tüm insanlık değerlerinin, bireyler ve devletler tarafından yok edildiğine şahit olmaktayız. Bu yok edilen değerler, hangi gerekçe ile olursa olsun, sosyal ve ekonomik yapısı gibi nedenlerle hakları ihlal edilen o kişinin veya o toplumun acısını yüreğinde hissetmeyen bir insanın ahlaklı davrandığını söylemek mümkün değil. Oysa, ‘Kendin için isteğini başkası İçin de istemeyi’ öğütleyen çağrıya uyulmadıkça, daha doğrusu ruhunda başkalarının acılarını, yankılarını duymadıkça birey ve toplumların ahlaklı olduğu hiç bir zaman söylenemez.

            Ahlaki değer denince ne anlıyoruz? Ahlaki değerlerde bireyi ve toplumu en çok sarsan faktörler hak ve özgürlüklerdir. Hak ve özgürlükler konusunda üç türlü tutum göze çarpar. Birincisi kendine hak istemek (normal bir tutum olup, ahlaklı bir düşünceyi ortaya koymaktır). İkincisi başkasına hak istemek (taktire şayan bir tutum olup, erdemli bir düşünceyi yansıtır). Ahlaki açıdan çok değer taşıyan bu düşünce, toplumda az rastlanan kişilerde görülür. Üçüncüsü ise başkalarına kısıt istemek (otoriter ve zalim bir tutum olup, tamamen ahlaki değerlerin dışında yer alır). Arzu edilmeyen bir ahlaktır.

           Bu nedenle, insanları bir arada tutan toplumsal bağın ne olduğunu ve neler yapmamız gerektiğini iyi  bilmemiz gerekir. Bunun oluşumunda da huzur ve güven başta gelir. Huzur ve güveni sağlayan etkenler ise sevgi, saygı, hoşgörü, adalet, fedakarlık, iyi niyet gelmektedir.