Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde yaşanan vahşet, dünya basınında da yer buldu.
REUTERS:” Türkiye'nin güneydoğusunda bir düğünü basan otomatik silahlı dört kişi çoğu çocuk ve kadın 44 kişiyi öldürdü. Pazartesi gecesi meydana gelen saldırı Avrupa Birliği adayı modern Türkiye'nin tarihindeki en büyük katliam olarak tarihe geçti. İçişleri Bakanı Beşir Atalay olayın bir terör saldırısı olmadığını, iki aile arasındaki kan davasından kaynaklandığını açıkladı.” şeklinde yer verdi olaya.
Türk basını ise olayı tahlil etmeye çalışıyor ; Kız yüzünden, kan davası, töre cinayeti, terörist saldırı v.b. yorumlar yapılıyor. Hatta, o köyün altında kıymetli bir maden olabilir, o nedenle köyü boşaltmaya çalıştılar. Şeklinde yorumlayan bile var.
İşin aslının ne olduğu yakında ortaya çıkacaktır çıkmasına da, nedeninin anlaşılması ölenleri geri getirmeyeceği gibi, bu tür bir vahşetin tekrar yaşanma ihtimalini de korkarım ortadan kaldırmayacak.
Ne yapılacak o zaman ?
Eğitim, silahsızlanma ve insan değerlerin tekrar hatırlanması.
Eğitimsiziz. Sadece doğu ve güneydoğu bölgemiz değil, birkaç büyük şehrimiz dışında halen Ortadoğu ülkelerinin eğitim düzeyi ile paralel bir gelişmişlik mevcut. Bir çok bölgede halen feodal yapı hakim. Bir çok bölgemizde insanlar kendi adalet sistemini uyguluyor. Yargı yoluyla çözebileceği sorunlarını bile kendi yöntemleriyle halletmeye kalkıyor.
Silahlanmaya devam ediyoruz. Eskiden sadece güvenlik güçlerinde legal olarak bulunan silahlar, hem bireysel silahlanma yoluyla, hem de özel güvenlik kuruluşları ve korucular gibi gruplarla inanılmaz boyutlara ulaştı. İllegal silahlanmadaki artışı da buna dahil edersek korkunç bir tablo çıkıyor ortaya. Özellikle köy koruculuğu müessesesinin çok iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette bunlar tek başına ele alınıp değerlendirilecek konular değil. Birbiri ile bağlantılı sorunlar ve bunların getirileri. Ama böyle bile olsa konuyu görmezden gelmemek, cesaretle ve bütünü ile yeniden değerlendirmek gerekir. Büyük şehirlerdeki bireysel silahlanmaların nelere yol açtığını da üçüncü sayfa haberlerine şöyle bir bakarak algılamak mümkün.
Ve kaybolan insani değerlerimiz. Affetme, hoşgörü, acıma gibi duygulardan gittikçe uzaklaşan, bir çiçeği koparırken, “dalında daha güzel” olgusu ile suçluluk duyan, karıncayı öldürmenin doğru olmadığını, günah olduğunu çocuklarına anlatan, komşu köydeki bir hasta için seferber olup kilometrelerce öteye ilaç taşıyan, hiç tanımadığı bir çocuğu yetim diye, anne babasının yokluğunu aratmamak için bağrına basıp kendi çocuğundan ayırmayan, şiirlere, şarkılara, romanlara konu olan yörelerimize özgü ama insanlık dersi veren, kültürümüze, insanımıza ne oldu ? Nerede bıraktık bu hasletleri ? Para karşılığı mı bıraktık, güç karşılığı mı? yoksa toprak karşılığı mı ?
Bir gence, bir kızı vermediler diye, hamile kadınlar dahil 47 kişinin katledilmesine inanmak çok zor. Hadi o gencin, onuru kırıldı, psikolojisi bozuldu, cinnet geçirdi diyelim. Yanındakiler de mi cinnet geçirdi. Grup halinde mi psikolojisi bozuldu bunların.?
Ama insanlar hem eğitimsiz hem eli silahlı ise, ve en önemlisi insani değerlerini yitirdiyse grup halinde de vahşileşebiliyor.
|