Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29911065
Bugün Ziyaretçi :  2015
Aktif Ziyaretçiler :  2015

Kültür - Sanat ve AKM
 
Kültür; toplumsal yaşam pratiğinin ve bu pratiğe ilişkin disiplinlerin nesnesi olan; üretim/tüketim ilişkilerinin tüm yansımalarını içeren edinimler bütünü olarak tanımlanır. Ekonomik, siyasî, ideolojik, (dinsel, felsefî) coğrafî, etik, sanatsal eylemin diyalektik bileşkesi olan kültür, insanın tüm yaşamsal faaliyetlerinin en önemli yanıdır aslında. 
 
Tüm insan toplulukları, yaşam içerisindeki ilişkilerinin farklılığı ölçüsünde kültürel farklılığa sahip oldular. Toplumların birbiriyle ilişkisi ile de kültürlerin birbiriyle ilişkisi çıktı ortaya. Toplumların iktisadî, siyasî, ideolojik olarak birbirine etkisi, kültürlerin birbirlerini etkilemesinin biçimi ve ölçütü haline geldi. Bu nedenledir ki kültür, toplumların bilincinin rengini, ışığını ve düzeyini yansıtan bir ayna görevi gördü.

Kültür, üst üste konularak, üst üste yığılarak, biriktirilmemiştir. Kültür, toplum tarafından içselleştirilerek, yeni bir edinim olarak birikti; dönüştü/dönüştürdü, değişti/değiştirdi. Farklılıklar biçiminde ortaya çıkan fenomenleri bir arada, birbiriyle çelişik durumda ve çatışma halinde barındırdı. Üretim araçlarının gelişmesine paralel gelişti. Bir toplumun, öteki toplumu etkisi ölçüsünde kültür, ötekinin kültürünü ve dolayısıyla toplumsal bilincini de etkiledi ve biçimlendirdi.

Kültür büyük bir nehirdi. Tüm bileşkeleriyle birlikte var olan bu nehir, nehir olduktan sonra kendi yolunda yürüdü; İçerisinden geçtiği coğrafyanın fiziki koşullarının değişimine katkı sundu ve içerisinde yer alan canlıların yaşamlarının nesnesi oldu.
Kültürün akışını, aktarımını sağlama sürecinde eğitim ve öğretim; kültürün sınıflı toplumun idamesini sağlamanın aracı olduğunu dikkate almaksızın yükümlülüğünü yerine getirdi. Getirmeye de yüzyıllarca devam edecek. Ancak en köklü kültür mirasına sahip topraklarımızda adeta kültüre “güle güle” deme gayreti söz konusu.

Son günlerde ardarda gelen kitap yasaklamaları, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in başını çektiği heykel düşmanlığı, Cumhurbaşkanı tarafından “ucube” diye nitelendirilen heykellerin yerinden kaldırılması, yıkılıp yerine AVM yapılan sinemalar, gelenekselleştiği halde bir çırpıda kaldırılan festivaller, sosyal medya paylaşımları gibi sudan sebeplerle çalıştıkları kurumlardan ihraç edilen sanatçılar, KHK ile görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenler, üniversitelerin kapatılan bölümleri, fakülteleri, kapanan ve bir daha açılmayan tiyatrolar…

Liste daha da çoğaltılabilinir istenirse. Peki sizce tüm bunlar neyin göstergesi? Ancak böyle giderse ileride büyük bir kültür şoku yaşayacağımız gün gibi aşikâr. 12 Eylül’den bu yana sistematik olarak kültürsüzleştirilen Türkiye’nin bugünkü haline bakıp da çölleşmeyi görmemek mümkün değil gibi görünüyor yazık ki.
 
 
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü ne yazık ki Atatürk’ün ardından tam anlamıyla anlaşılamamış.  Sadece Atatürk döneminde sanatçılar anlaşılmış, rahat ve özgür çalışma ortamları bulmuş, bu anlamda da çok değerli eserlere imza atmışlardır. Sonrasında ise sanatçılar ve aydınlar özgür ve rahat çalışma ortamları yaratılamadı. Oysa sanata ve kültüre verilecek değer Cumhuriyet’in katkılarından biriydi bizlere.

Bir kuşak Hasan Âli Yücel klasikleriyle büyüdü, memlekette bir opera - bale hareketi başladı, nice klasik müzik adamı, nice ressam, nice heykeltıraş yetişti. Şüphe yok ki her askeri darbe döneminde ilk hedef haline gelen aydın kesim son 50-60 yılda çok ağır yaralar aldı ve Nâzım’dan Sabahattin Ali’ye sayısız sanat adamı büyük acılar çekti ve hatta hayatını verdi. Ancak belki de şunu söyleyebiliriz ki son 15 yılda olduğu kadar kurak, korku dolu ve özgürlükten yoksun bir üretim alanı yaşanmadı Türkiye’de.

Şimdi ise İstanbul’da sanatın merkezi kabul edilen Atatürk Kültür Merkezi yıkılacakmış. Yerine de görkemli bir Opera Salonu açılacakmış diyorlar. 2008 yılında “tadilat” gerekçesi ile kapatılan ve bir türlü tadilatına başlanılmayan AKM şimdilerde “Zaten çok eski, yıkılmaya yüz tutmuş zaten, yıkıp yerine yenisini yapacağız” denilerek yıkılmaya hazırlanıyor. Yıkılacağı açıklamasından önce de viran haldeki görüntüleri tüm medyada manşetlere taşınıyor nedense…

Şimdi bir AKM’nin tarihçesine göz atalım:

1943 İstanbul Operası’nın temeli atıldı.
1953 Belediyenin yapamadığı inşaat Hazine’ye devredildi.
1956 Bayındırlık projesi yetersiz bulundu. İş, Hayati Tabanlıoğlu’na verildi.
1966 Hayati Tabanlıoğlu’nun tasarladığı proje onaylandı ve uygulandı.
1969 Atatürk Kültür Merkezi (AKM) açıldı.
1970 AKM, sahnede çıkan bir yangınla yandı.
1977 Hayati Tabanlıoğlu’nun tasarladığı ikinci AKM açıldı.
1999 AKM, simgesel bir anıt ve milli kültür varlığı olarak tescil edildi.
2007 AKM’nin yıkım kararı TBMM’den geçti; konu Kültür Bakanlığı’na bırakıldı.
2008 İstanbul 2010 Avrupa Başkenti Yasası’ndaki yıkım kararı kaldırıldı. AKM, “birinci grup eser” olarak tescil edildi. Yenileme işi İstanbul 2010 Ajansı’na verildi. Merkez, restorasyon gerekçesiyle kapatıldı.
2009 Restorasyon projesi, Koruma Kurulu tarafından onaylandı ve ihale edildi. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı üzerine uzlaşma sağlandı. 
2010 Artan maliyetler ve belirsizlikler nedeniyle onarım ve yenileme gecikti. 
2013 Taksim Meydanı’nı düzenleme bağlamında AKM’nin yıkımı yeniden gündeme geldi.
2017 Cumhurbaşkanı resmen yıkılacağını ilan etti.

Bildiğim kadarıyla sadece 2006 yılı içerisinde AKM’de, opera ve bale 185, senfoni orkestrası 59, tiyatro 446, klasik koro 16, modern folk 18 konser ve oyun sergiledi.  23 sergi ve bakanlığın 96 sanat etkinliği olmak üzere 855 etkinlik gerçekleştirildi. Dikkat ederseniz bu, günde en az üç etkinlik anlamına gelir ki, dünyada bir başka örneği yoktur. Bu kadar etkin çalışan bir kurum mu rahatsızlık nedeniydi, yoksa neden; kurumun adında ATATÜRK olması mıydı bilmiyorum. Sadece şunu biliyorum ki böylesi bir kurumu önce işlevsiz hale getirip sonra da daha iyisini yapacağız diyerek yıkmak, sanata ve kültüre düşmanlığın bir göstergesidir. 

AKM yıkılmamalı. O binanın, kültür varlığı olarak yasal koruma desteğine sahip olmasının yanı sıra Türkiye mimarlık tarihi içinde ciddi bir yeri vardır. Doğru çözüm, o yapıları kimliklerini bozmadan gerekli eklemeler ve düzenlemelerle güncelleştirmek olmalıdır. Tıpkı Paris Operası’nda, Milano’da La Scala’da yapıldığı, Sidney Operası’nda yapıldığı gibi… Eğer daha modern binalar istiyorsanız da şehrin dört bir yanına birer opera inşa edin, tüm vatandaşlarımız bu tür konserlere gidebilme, erişebilme şansı yakalamış olsun. Hem zaten eğer İstanbul'da bir değil 15-20 tane böylesi merkez olsaydı belki de birinin yıkılması bu kadar göze batmazdı ne dersiniz? 
 
AKM, kanlı 1 Mayıs’ın da tanığı oldu Gezi Direnişi’nin de, dünyanın en önemli tiyatro topluluklarını da ağırladı memleketin en iyi sanatçılarını da… En görkemli günleri de yaşadı, en sefillerini de… Şaşaalı bir şöhretin tepesinden yuvarlanmış bir aktris gibi şimdilerde AKM. Yıkılacak olması pek çok İstanbul sevdalısının, sanat ve kültür aşığının yüreğini sızlatıyor, canını yakıyor.

Kültür, sanat ve barış amaçlı bir kültür merkezinin yıkılmak istenmesinin gerçekten nedenini anlamıyorum bir türlü. Oysa yapılması gereken “Yurtta Barış Dünyada Barış!” ilkesini savunup sürdürmektir. Bu ise Cumhuriyet kuşaklarının ve yöneticilerinin görevidir. Atatürk’ün vasiyetini yerine getirmek sorumluluğu hepimizindir. Özgür ve bağımsız yaşamak istiyorsak, sorumluluktan kaçamayız, kaçmamalıyız. Bugün artık “Sanatsız kalan bir millet” olmaya ramak kaldığımız bu dönemlerde daha dikkatli olmalıyız. 

Cumhurbaşkanı “14 yıldır iktidarız ama sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda hâlâ sıkıntılar var” derken belki de son darbeyi vurup bu kültür-sanat meselesinden tamamen kurtulmak istiyor da olabilir, ne dersiniz? Çünkü sanatçı dediğimiz, ışığı alnında ilk hisseden, toplumda belli başlı duyarlıkları görmezden gelmeyen ve yüksek sesle dillendiren, fikri hür, vicdanı hür kimsedir. Ve bu yüzden, özgürlük okulda defterinize, sıranıza, ağaçlara yazdığınız bir sözcük olmaktan çıkar, sizi gerçekten özgür kılar. Kendi özgürlüklerimiz için, ışığı daima içimizde hissetmek için sanatsız kalmayalım ve sanata da sanatçıya da destek olalım…
 

 

Ekleyen:  Arzu KÖK
Tarih:  5.11.2017
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Arzu KÖK Yazıları
Gençler!...Arzu KÖK [ 26.5.2022 Devamı
MAYISArzu KÖK [ 11.5.2022 Devamı
BayramArzu KÖK [ 7.5.2022 Devamı
Ölmez Ağacı”mıza Dokunmayın…Arzu KÖK [ 11.3.2022 Devamı
2022’nin Yıldız FalıArzu KÖK [ 1.1.2022 Devamı
Kökleri Unutmak…Arzu KÖK [ 29.11.2021 Devamı
Geleceğini Vuran Ülke Arzu KÖKArzu KÖK [ 27.7.2021 Devamı
Batan GemiArzu KÖK [ 12.7.2021 Devamı
Çocuk İstismarına Susma!...Arzu KÖK [ 30.6.2021 Devamı
Gençlerden Mesaj!...Arzu KÖK [ 16.5.2021 Devamı
Şaşırmak...Arzu KÖK [ 10.5.2021 Devamı
23 Nisan ve ÇocuklarArzu KÖK [ 24.4.2021 Devamı
Laiklik Vazgeçilir DeğildirArzu KÖK [ 3.3.2021 Devamı
Bu Vatan BizimArzu KÖK [ 15.2.2021 Devamı
Ne Olacak?Arzu KÖK [ 9.2.2021 Devamı
Üniversiteye KelepçeArzu KÖK [ 8.1.2021 Devamı
Bitmeyen YılArzu KÖK [ 27.12.2020 Devamı
The Truman ShowArzu KÖK [ 15.12.2020 Devamı
Akılla İnananlara... Arzu KÖK [ 4.12.2020 Devamı
Atatürk’ü Anlamak… Arzu KÖK [ 9.11.2020 Devamı
MuhalefetArzu KÖK [ 14.10.2020 Devamı
Mahşere Çok Yok…Arzu KÖK [ 26.9.2020 Devamı
Neler Oluyor?Arzu KÖK [ 21.9.2020 Devamı
Alkış!...Arzu KÖK [ 14.9.2020 Devamı
Öğretmen Yük mü?Arzu KÖK [ 2.9.2020 Devamı
Çocuktan Gelin Olmaz!Arzu KÖK [ 9.8.2020 Devamı
Kadın ve TeknolojiArzu KÖK [ 4.8.2020 Devamı
Fatih Sultan Mehmet'in Bedduası...Arzu KÖK [ 17.7.2020 Devamı
Cehaletin Sesi Aklı SusturuyorArzu KÖK [ 7.7.2020 Devamı
Savunma YürüyorArzu KÖK [ 23.6.2020 Devamı
Kültür – Miras ve YassıadaArzu KÖK [ 2.6.2020 Devamı
Bitmeyen SenfoniArzu KÖK [ 30.5.2020 Devamı
Gençlerimiz!...Arzu KÖK [ 20.5.2020 Devamı
Kızılay Meydanı ve GüvenparkArzu KÖK [ 12.5.2020 Devamı
Evdeyiz!...Arzu KÖK [ 3.5.2020 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam