"kör kuyularda bul beni/ bul beni bir sahilde çıplak / bir işkence gemisinde elektrikle ayık/ bir kışlada kayıp/ anne, bir sokak başında/ isimsiz yüzsüz bir kimsesiz mezarında/ kaybedenler kaybetti yazan mezar taşının altında bul beni/ anne bul beni Arjantinli annelerin arasında/ plaza del Mayor'da/ anne bul beni Galatasaray Meydanı'nda/ bul beni Ramallahlı annelerin/ Gazzeli annelerin/ anne bul beni Varşova gettosunda/ anne bul beni Nico'nun Bart'ın İtalyan annelerinin gözlerinde/ anne bul beni/ bul beni/ anne bul beni bir sokakta/ akranlarım bağırırken hala/ anne bul beni, bul beni bir sabah/ bir sabah diyen adamın gözlerinde bul beni/ o sabahı kuran kadınların sözlerinde/ anne bul beni Ahmet Kaya'nın gözlerinde/ anne bul beni." diye seslenir Bandista tüm Cumartesi Annelerine… O annelerin mücadelelerine…
Polis Cumartesi Annelerine saldırdı geçen gün. Neydi ki sebep? Evladının terörist olduğunu düşündüğünüzden mi? Olsun… Kürt, komünist, anarşist, Ermeni? Olsun… Birilerinden farklı düşündüklerinden mi? Olsun… Onlar birer anne… Ve bir annenin evladının başına ne geldiğini bilme hakkı yok mudur? Peki o annelerin evlatlarının başına gelenlerden haberdar olmamaları, öğrenmek adına yıllardır üşenmeden, sessiz bir eylem gerçekleştiriyor olmaları hiç mi vicdanlarınızı yaralamıyor?
Benim bir yerlerim ağrıyor o günden beri. Utanıyor bir yerlerim… Bir ad koyamıyorum ben bu ağrıya da utanca da… 1997’den 2018’e aynı tarifsiz acı ve aynı muamele!... İnsanın kayıp olan evladını aramasından daha masumane ne olabilir ki? Ya kayıp olan sizlerin evladı olsaydı?...
Zaten yeterince zor olan annelik vasfını daha da zor koşullar altında devam ettiren ve bir de bunun üstüne bununla suçlanan kadınlardır onlar... Ne olursa olsun, anne olmaya devam eden, çocukları için var olan kadınlardır bu insanlar... Bu nasıl bir yargılama gücüdür ki bir hükme varılmış tüm kayıplar hakkında ve annelerin annelik hakları yerden yere vurulmuş… Üzgünüm… İnsanlığım hazmetmiyor tüm bunları…
Evet Cumartesi Anneleri Hareketi bir sivil itaatsizlik eyleminin tüm niteliklerini içerisinde barındırıyor: İzin alınmaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu ihlal edilerek yapıldığından yasadışıdır. Ancak Cumartesi Anneleri bütün yasal yollar denendikten sonra başka çare göremedikleri için bu yola başvurmuşlardır, bu nedenle hareketin meşruluğu tartışılamaz duruma gelmiştir. Eylemcilerin çoğunluğun dikkatini gizli tutulan insan hakları ihlallerine çekmek için kamu vicdanına barışçıl yollarla seslenmeyi seçmeleri nedeniyle şiddet reddedilmektedir. Sistemin geneline değil, sistem içindeki ciddi bir haksızlığa (yaşama hakkının ihlal edilmesine) yöneliktir; talep kayıp vakalarının ortaya çıkarılması ve benzer olayların artık yaşanmaması için kamuoyu oluşturmakla sınırlanmıştır. Ayrıca alenidir; bu unsur her cumartesi yarım saatlik oturma eylemi ile kendini göstermiştir. Bir de eylem o an oradan geçmekte olan herkese açık olduğundan, herhangi bir parti etiketi yahut grup hegemonyası mevcut değildir. Hatta katılımcılardan biri eylem sırasında belirlenmiş hedeften, yani kayıp vakalarından başka herhangi bir konuda konuştuğunda diğer eylemciler tarafından durdurulmaktaydı. Yani anlayacağınız masumane bir eylem… Kimseye zararı olmayan bir eylem…
Bir acıya kiracı annelerdir bunlar... Yıllar yılı öldü mü kaldı mı diye belki bir umutla ama ciğerleri yanarak yaşadılar… Şimdiyse devletten istedikleri çocukları değil, varsa cesetleri veya mezar taşlarıdır… Allah’ın kimseye böyle bir acı yaşatmamasını isteriz… Ama nasıl kıydınız o annelere?... Sızlamadı mı hiç yürekleriniz?...
Bu güzelim ülkede acılar karanlıkta bırakıldığı için yazıklar olsun… Vicdanlar sürekli kanadığı ve kanatıldığı için yazıklar olsun… Eğer bu ülkeye gerçek bir barış ve huzur gelmiyorsa hep bu yüzden değil midir? Barışa hasret yaşıyoruz… Adalete hasret yaşıyoruz… Bu ülke ve bu güzelim ülkenin hiçbir ferdi bunu hak etmiyor… Ne olur görün artık…
Arzu KÖK
|