Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29938440
Bugün Ziyaretçi :  12374
Aktif Ziyaretçiler :  2920

Geçmiş Olsun!...
 
Tarih; bilimden, teknolojiden, savaştan veya ekonomin batmasından değil!... Adaletsizlikten, ahlâksızlıktan ve insanlara yapılan insafsız zulümlerden dolayı yok olmuş nice medeniyetlere ve devletlere şahittir!...
 
Türkiye siyaseti ise Atatürk sonrası kurumsallaşmaktan uzak kalmış, lider kültü ile toplumun algılarını pasifleştirmeyi başarmış, doğruluk, gerçek ve eşitlik gibi değerlerin içini boşaltmıştır. Toplumun adaletsiz düzene karşı kendi çıkarları uğruna gelişen duyarsızlığı insanlığı adeta utandırmaktadır.
 
Eğer zulüm bazı kesimler için had safhaya ulaşmışsa ve hâlâ bu toplumun bel kemiğini oluşturanların, ''Dur kardeşim seni ben seçtim!'' ''Ne için bana bu zulmü reva görüyorsun!'' ''40 yıldır bu savaş, bu teröristler neden bitmiyor!'' ''Bu annenin evladı nerede?'' gibi soruları, kendi seçtiklerine sorma cesareti gösteremeyen, “Hesap ver!...” diyemeyen bir halk artık tüm iradesini, yani ahlaki değerlerini kaybetmiş demek değil midir?
 
Zalime ortak olan, adaletsizliğe sessiz kalan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demese dahi, ''doğru bulmuyorum'' demekle yetinen, bir millet, bir devlet, bir siyasi parti ve en basitinden bir insan bile yok olmaya mahkumdur. Böyle bir durumda iradesini yitirmiş bir toplumun varlığından kesinlikle söz edilemez. Çünkü; İnsanı insan yapan, düşünceleri, sözleri ve kontrol edebildiği iradesidir. Ve insan, hak ettiği değeri, öncelikle adaletinden, sonra toplumsallaşma yeteneğinden dolayı alır.
 
Herkes bilir ki tarihin arka bahçesi bunların çöplükleri ile doludur… 
Bir de böylesi toplumlarda ''kuru gürültü'' yapmaktan öteye gidemeyen muhalefet çok olur. Bazen de muhalefet işbirlikçi olur, bir anlamda stepne görevi görür.  
 
Çöküşe yönelen toplumlarda en çok da yakın geçmişle de değil, uzak geçmiş ile övünme başlanır. Sanırsınız ki bir ihtiyarın gençliği ile övünüp, geçmişini araması… Tıpkı bugün Osmanlı’nın sürekli anılması... Yakın geçmiş bir kenara konularak, geçmişteki savaşlarla, katliamlar ile gurur duymaya başlıyorlar. Çocuklara anlatılıyor, gurur kaynağı olup sürekli yad ediliyor. Özlemi çekiliyor geçmişin. 
 
Durum böyle olunca da felaket artık kaçınılmaz oluyor. Böylesi ortamlarda kaos ortamı oluşur, kaos ortamında despotlar kontrolü tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla eline alır. Çünkü insanlar böyle ortamlarda özgürlükten çok güvenliği tercih eder. Onlara güvenlik sağlamak vaadiyle var olan kurumların en büyük işlevinin aslında onları ''güvende olmadıklarına'' ikna etme araçları yaratmak olduğunu bilmezler.
 
Bilseler de artık bu durumu benimsemişlerdir. Varlıklarını koruyabilmek adına her türlü tutsaklığı kabullenmişlerdir.
 
Türkiye’de insanlar genel olarak ''obsesif kompülsif'' bozukluğunun bir üst evresine ulaşmıştır. Yani hasta olup, hayaller ile yaşamaktadırlar. Zira bir hayalin ve gerçek bir eylemin beynimizdeki etkisi çoğu zaman aynıdır. Bu nedenledir ki toplum olarak bizler, hayal kurmayı seviyor ve hayallerimizde bir ömür yaşayarak eylemsellik ilkesinin sorumluluğundan kaçabiliyoruz. Mücadele etmek yerine umut etmeyi, direnmek yerine teslim olmayı, özgürlük yerine düşlemeyi seçiyoruz.
Şöyle bir durup düşündüğümüz zaman, yaşamın hiçbir alanında; ne cinsel hayatımızda, ne ekonomik alanda, ne de sosyal ve inanç özgürlüğünüzde tam anlamıyla özgür değiliz. Yazık ki tek özgürlük alanı olarak bizlere beynimizde düşlediğimiz özel hayallerimiz kalıyor.
 
Hayallerde insanlar o kadar özgürler ki, ulaşamadığınız kişileri bile yatak odalarına atmayı becerebiliyorlar, sevmedikleri birini öldürebiliyor, bazen bir tecavüzcü, bazen bir katil, bazen bir
kahraman, bazen de yardıma muhtaç bir zavallı olabiliyorlar...  Hatta bir ülkenin yönetimini devirip, demokrasi bile getirdikleri oluyor… Bazen de öyle bir kahraman oluyorlar ki, çocukların bile hayalperestliğini aşabiliyorlar...
 
Bunun nedeni biraz da beyninizi tatmin ederek, sızlayan vicdanın acısına merhem olabilmek belki de. Zira bir hayal ile reel bir eylemin beynimize olan yansıması aynıdır. İste bu da bir hastalıktır.
Bu nedenledir ki hapishaneler tıka basa doluyken, meydanlar, alanlar bomboştur. Beynimiz tüm bu duyarsızlık karşısında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. Ancak ne yazıktır ki bu hastalık genler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılmaktadır. Bu salgın gibi yayılmaktadır. Ve bu salgının önü alınmazsa çöküş yakındır…
 
Hepimize “Geçmiş olsun!... Yarınlarımız bu günleri aratmasın!...” diyorum.
 

 

Ekleyen:  Arzu KÖK
Tarih:  2.10.2018
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Arzu KÖK Yazıları
Gençler!...Arzu KÖK [ 26.5.2022 Devamı
MAYISArzu KÖK [ 11.5.2022 Devamı
BayramArzu KÖK [ 7.5.2022 Devamı
Ölmez Ağacı”mıza Dokunmayın…Arzu KÖK [ 11.3.2022 Devamı
2022’nin Yıldız FalıArzu KÖK [ 1.1.2022 Devamı
Kökleri Unutmak…Arzu KÖK [ 29.11.2021 Devamı
Geleceğini Vuran Ülke Arzu KÖKArzu KÖK [ 27.7.2021 Devamı
Batan GemiArzu KÖK [ 12.7.2021 Devamı
Çocuk İstismarına Susma!...Arzu KÖK [ 30.6.2021 Devamı
Gençlerden Mesaj!...Arzu KÖK [ 16.5.2021 Devamı
Şaşırmak...Arzu KÖK [ 10.5.2021 Devamı
23 Nisan ve ÇocuklarArzu KÖK [ 24.4.2021 Devamı
Laiklik Vazgeçilir DeğildirArzu KÖK [ 3.3.2021 Devamı
Bu Vatan BizimArzu KÖK [ 15.2.2021 Devamı
Ne Olacak?Arzu KÖK [ 9.2.2021 Devamı
Üniversiteye KelepçeArzu KÖK [ 8.1.2021 Devamı
Bitmeyen YılArzu KÖK [ 27.12.2020 Devamı
The Truman ShowArzu KÖK [ 15.12.2020 Devamı
Akılla İnananlara... Arzu KÖK [ 4.12.2020 Devamı
Atatürk’ü Anlamak… Arzu KÖK [ 9.11.2020 Devamı
MuhalefetArzu KÖK [ 14.10.2020 Devamı
Mahşere Çok Yok…Arzu KÖK [ 26.9.2020 Devamı
Neler Oluyor?Arzu KÖK [ 21.9.2020 Devamı
Alkış!...Arzu KÖK [ 14.9.2020 Devamı
Öğretmen Yük mü?Arzu KÖK [ 2.9.2020 Devamı
Çocuktan Gelin Olmaz!Arzu KÖK [ 9.8.2020 Devamı
Kadın ve TeknolojiArzu KÖK [ 4.8.2020 Devamı
Fatih Sultan Mehmet'in Bedduası...Arzu KÖK [ 17.7.2020 Devamı
Cehaletin Sesi Aklı SusturuyorArzu KÖK [ 7.7.2020 Devamı
Savunma YürüyorArzu KÖK [ 23.6.2020 Devamı
Kültür – Miras ve YassıadaArzu KÖK [ 2.6.2020 Devamı
Bitmeyen SenfoniArzu KÖK [ 30.5.2020 Devamı
Gençlerimiz!...Arzu KÖK [ 20.5.2020 Devamı
Kızılay Meydanı ve GüvenparkArzu KÖK [ 12.5.2020 Devamı
Evdeyiz!...Arzu KÖK [ 3.5.2020 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  4  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam