"HAYAL GÜCÜ BİLGİDEN DAHA ÖNEMLİDİR"
Albert Einstein
Öncelikle hayal gücünün ne anlama geldiğine bir göz atalım. Hayal gücü, zihinsel görüntüler oluşturabilme ve birinin zihninin içinde kendiliğinden görüntüler üretebilme yetisidir. Ayrıca hayal gücü, gerek deneyimleri anlam vermeye, gerekse bilgiyi anlamaya katkıda bulunmaktır.
Artık eğitim, dünyanın bir çok ülkesinde her şeyi bilen, bilgi aktarıcı, yönlendirici öğretmenin yerini "yol gösterici öğretmen" almıştır. Eğitimci ve düşünürler tarafından geliştirilen, çocuğa güven veren, sadece bilgi haznesini değil sosyal yönlerini de geliştiren, ama aynı zamanda sorumluluk veren yaklaşımlar dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmaya başlanmıştır. Bu yöntemin asıl amacı, aktif öğrenmedir. Aktif öğrenme, sosyal sorumluluk ve çevre duyarlılığı gibi kavramları içine alan bu yaklaşımların esas amacı olup, öğrenciyi kabuğundan çıkararak dünya vatandaşı olarak yetiştirmektir.
Çocukların mantıksal düşünme, sayıları etkili kullanma, problemlere bilimsel çözümler üretme ve kavramlar arasındaki ilişki ya da görüntüleri ayırt etme, sınıflama, genelleme yapma gibi davranışlarını sağlamak için, düşünce ve hayal gücünü kullanmasına önem vermeliyiz. Eğitimciler bu düşünmeye sahip öğrencileri, matematikçilik, muhasebecilik, istatikçilik ve bilgisayar proğramcılığı gibi mesleklere yönlendirmektedir.
Eğitimde alışagelmiş öğrenci-öğretmen ilişkisinden farklı olarak, çocuğa hazır bilgileri sunmak yerine onu düşünmeye, sorgulamaya teşvik etmeliyiz. Daha doğrusu bilinmesi gereken doğruyu, iyiyi dikte etmek yerine onunla konuşarak, onu deşerek sorgulama yoluna gitmemiz daha etkili olacaktır.
Çocukları düşünmeye nasıl teşvik edebiliriz? Bu günkü eğitim akışına bir göz attığımız zaman, çocuğun adam olabilmesi için kendinin çok gayret göstermesi gerektiğini görmekteyiz. Test sistemi dediğimiz yöntem çocukların beynini dümdüz yapmakta. Bir çok öğrenciler iki kelimeyi bir araya getirip bir metni yazamıyorlar. Yazmanın olmadığı bir sistem hiç bir zaman düşünülemez. Ayrıca çocuk ne okuduğunu anlamıyor. Çünkü hep kalıp yargılarla düşünüyorlar o kalıpları da yetişkin olan bizler kafalarına yerleştiriyoruz. İşte bu kalıpları kırıp, çocuğu düşünmeye teşvik etmeye çalışmalıyız.
Diğer taraftan çocukları hayal gücüne nasıl teşvik edeceğiz? Teşvik edici hususunda sadece öğretmenler değil, ailelerde onları konuşmaya, anlatmaya teşvik etmeliler. Özellikle çocukları dinleme yöntemini uygulansınlar ki, onların hayal gücü dediğimiz değerler ortaya çıkmış olsun. Çocuklar hiç bir zaman nasihat dinlemek istemezler. Çünkü nasihat onların hoşuna gitmez. Bu konuda en yararlı yöntem, çocuklara doğruyu, iyiyi dikte etmek yerine çocuğun sorgulayarak onu bulmasına imkan vermektir.
İşte düşünce ve hayal gücü, çocukları dünyaya bir anlam verebilmelerine olanak sağlayan önemli bir yetenektir. Bu yetenek çocukların öğrenme sürecinde çok önemli bir rol oynayacağını unutmamamız gerekir.
Hoşça kalın...
"HAYAL GÜCÜ BİLGİDEN DAHA ÖNEMLİDİR"
Albert Einstein
Öncelikle hayal gücünün ne anlama geldiğine bir göz atalım. Hayal gücü, zihinsel görüntüler oluşturabilme ve birinin zihninin içinde kendiliğinden görüntüler üretebilme yetisidir. Ayrıca hayal gücü, gerek deneyimleri anlam vermeye, gerekse bilgiyi anlamaya katkıda bulunmaktır.
Artık eğitim, dünyanın bir çok ülkesinde her şeyi bilen, bilgi aktarıcı, yönlendirici öğretmenin yerini "yol gösterici öğretmen" almıştır. Eğitimci ve düşünürler tarafından geliştirilen, çocuğa güven veren, sadece bilgi haznesini değil sosyal yönlerini de geliştiren, ama aynı zamanda sorumluluk veren yaklaşımlar dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmaya başlanmıştır. Bu yöntemin asıl amacı, aktif öğrenmedir. Aktif öğrenme, sosyal sorumluluk ve çevre duyarlılığı gibi kavramları içine alan bu yaklaşımların esas amacı olup, öğrenciyi kabuğundan çıkararak dünya vatandaşı olarak yetiştirmektir.
Çocukların mantıksal düşünme, sayıları etkili kullanma, problemlere bilimsel çözümler üretme ve kavramlar arasındaki ilişki ya da görüntüleri ayırt etme, sınıflama, genelleme yapma gibi davranışlarını sağlamak için, düşünce ve hayal gücünü kullanmasına önem vermeliyiz. Eğitimciler bu düşünmeye sahip öğrencileri, matematikçilik, muhasebecilik, istatikçilik ve bilgisayar proğramcılığı gibi mesleklere yönlendirmektedir.
Eğitimde alışagelmiş öğrenci-öğretmen ilişkisinden farklı olarak, çocuğa hazır bilgileri sunmak yerine onu düşünmeye, sorgulamaya teşvik etmeliyiz. Daha doğrusu bilinmesi gereken doğruyu, iyiyi dikte etmek yerine onunla konuşarak, onu deşerek sorgulama yoluna gitmemiz daha etkili olacaktır.
Çocukları düşünmeye nasıl teşvik edebiliriz? Bu günkü eğitim akışına bir göz attığımız zaman, çocuğun adam olabilmesi için kendinin çok gayret göstermesi gerektiğini görmekteyiz. Test sistemi dediğimiz yöntem çocukların beynini dümdüz yapmakta. Bir çok öğrenciler iki kelimeyi bir araya getirip bir metni yazamıyorlar. Yazmanın olmadığı bir sistem hiç bir zaman düşünülemez. Ayrıca çocuk ne okuduğunu anlamıyor. Çünkü hep kalıp yargılarla düşünüyorlar o kalıpları da yetişkin olan bizler kafalarına yerleştiriyoruz. İşte bu kalıpları kırıp, çocuğu düşünmeye teşvik etmeye çalışmalıyız.
Diğer taraftan çocukları hayal gücüne nasıl teşvik edeceğiz? Teşvik edici hususunda sadece öğretmenler değil, ailelerde onları konuşmaya, anlatmaya teşvik etmeliler. Özellikle çocukları dinleme yöntemini uygulansınlar ki, onların hayal gücü dediğimiz değerler ortaya çıkmış olsun. Çocuklar hiç bir zaman nasihat dinlemek istemezler. Çünkü nasihat onların hoşuna gitmez. Bu konuda en yararlı yöntem, çocuklara doğruyu, iyiyi dikte etmek yerine çocuğun sorgulayarak onu bulmasına imkan vermektir.
İşte düşünce ve hayal gücü, çocukları dünyaya bir anlam verebilmelerine olanak sağlayan önemli bir yetenektir. Bu yetenek çocukların öğrenme sürecinde çok önemli bir rol oynayacağını unutmamamız gerekir.