Kilis Yardımlaşma derneği  

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

 Orhan SELEN

Devamı

        “KISKANÇLIK, SAHİP OLDUKLARINI KORUMA İSTEĞİNDEN KAYNAKLANAN BİR TÜR KORKUDUR”
                                                                         Büyük Düşünür Descartes


          Günlük yaşantımızda, çevremize bir göz attığımız zaman türlü şekillerde kıskançlıkların yaşandığını görürüz. Kıskançlığın tanımına gelince, yitirmek istenmeyen bir kişi ya da ilişkinin yitirileceği veya tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Bakınız bu konuda Freud neler söylüyor: “Kıskançlık, her zaman mantıksızdır ve bilim denetimi altında değildir.” diye yorumluyor.

          Ayrıca kıskançlık, insanoğlunun doğasında olan bir duygudur. Ne var ki, günlük yaşamda kıskançlık yaşayan kişilerin pek çoğunun yaşadıkları bu duygu ile baş edemedikleri ortaya çıkmaktadır. Bunlar ise kıskançlıkları kişi ile ilişkilerinin bozulduğu ve ilişkilerin eski güzelliğini yitirdiği görülmektedir.

          Kıskançlık duygusunu arkadaş grupları arasında da sık sık görebiliyoruz. Okul yıllarımda bir arkadaşımız, bizim grubun Türk Müziği eğilimi yönünden sosyal yaşantısı daha aktif olması nedeniyle , grubumuza katılmak istedi ve girdikten çok kısa bir süre sonra aniden ayrıldı. Ancak O, davranış ve tutumlarıyla kıskançlık duygularını bizlere daha önceden hissettirmişti.

         Şimdi bu sözünü ettiğim arkadaşımız, aramıza girememenin ezikliği ve girdikten sonra da bizlerle uyum sağlayamamasının nedenine bir göz atacak olursak, kendisine olan yetersizlik inancı, başkalarını her zaman daha iyi görme, gözünde büyütme ve kendini gerçek anlamda tanımamasından kaynaklanabilir. Bu konuya başka bir açıdan baktığımız da, arkadaşımızın kendinde mevcut olan özgüveni eksikliğini çarpıtma yoluyla kendini ispat etme isteği veya sürekli endişe, korku ve kaygı girdabının içinde yer alması nedeniyle bu duyguyu yaşamış olabilir.

        Bir de eşler arası kıskançlık duygusu vardır. Her insan sevdiğini az veya çok kıskanır. Hatta kıskanan bu kişi belli ölçüde kıskanılmaktan haz duyar. Diğer taraftan eşinin kendisini kıskanmamasından yakınan bir çok kadınları da görmekteyiz. Bunun yanı sıra eşinin, kıskançlıklarıyla kendisini bunalttığından şikayet eden bir çok erkek de bulunmaktadır.

         Diğer taraftan, kadına yönelik şiddet be cinayet olaylarına sebep olan kıskançlıkları da göz aradı etmememiz gerekir. Uzmanlara göre, bunlar patalojik kıskançlığı olan hastalar ki bunlara “Othello Sendromu” da denilmektedir. Bu derece ağır olan Bu hastaların, mutlaka tedavi görmeleri tavsiye edilmektedir.

        Gerek toplum içinde, gerek arkadaşlıkta ve gerekse eşler arası kıskançlıklarda, savunmaya ya da küsüp uzaklaşmak yerine yakınlık göstermeli ve karşı tarafı rahatlamamız gerekir. Çünkü kıskanç olan kişi ilgi ve sevgi açlığı yaşayan biri olabilir. Sevdiğinden hak ettiğine inandığı ilgiyi göremeyen ve yeterince sevilmeye inanmayan kişi kıskanç bir tutum içine girebilir.

        İşte kıskançlık duygusunu sürdüren kişilere yakınlık göstermeli ve bilhassa ilgi ve sevgi duygusunu onlara aşılamamız gerekmektedir. Kıskançlığın, mantıksız bir tutum olduğunu dile getiren  Freud, bunun hiç bir zaman bilim denetimi altında olmadığını ortaya koymuştur.

        Hoşça kalın...