Para, para, para, varlığı bir dert, yokluğu yara...
Bu şarkının sözlerini bir yerden hatırlar gibiyim. Geçmişte söylenen bir şarkının sözleri...
Ama dilimizde para sözcüğü o kadar yer etmiş ki bu şarkının o müthiş nakaratını unutmak ne mümkün!...
Paranın okunuşu kolay olmasına rağmen, elde edilmesi de bir o kadar zor bir şey.
Hayatımızda varlığını dahi hissetmeden yok ettiğimiz tek şey...
Yer etmiş cüzdanımıza, hayatımıza... Olmadığı zaman derinden yaralamış kimini...
Bazen veresiyemiz yok yazılarak uyarıya dönüşen, bazen de eski bir bakkal defterlerinde kabarık bir hesap olarak cıkmış karşımıza.
Kredi kartlarına dönüşmüş. Taksitlere bölünmüş... Borç olmuş... Bankalarda korunmuş...
Elimize aldığımızda deste görünen, hesap yapınca evde tükenen bir rakam olmuş para...
Parası çok olana zengin unvanı verilirken, parası olmayana fakir denilmiş. Bir de ne eksilmiş, ne artmış kesim var ki o da orta direk olmuş.
Üçü de bu fani dünyada yaşamına devam eder gider.
Zenginin imrenilecek bir hayatı vardır görünürde. Lüksler onlar içindir. Evler, hanlar, hamamlar onlarındır. Hayatlarının dertsiz, tasasız olduğunu düşünür dışarıdan görenler. Onlar için ay sonunu nasıl getiririm derdi yoktur mesela. Ya da para biriktirmek için verdiği olağanüstü çaba onu pinti olma alışkınlığından vazgeçirememiştir. O ne kadar zengin olsa da bazen görünüşünden avucuna para koyulacak kadar fark yaratır toplumda bazısı...
Gelelim fakire... Fakirin sözde derdi çok olur. Kimi fakire bakarsın gözü- gönlü toktur, harami istemez... Kimseye avuç açmaz... Yüreği zengindir, ama parası yoktur. Hayat devam eder gider, çabaladıkça çabalar hayata tutunmak için. Yine de mutlu olmayı başarır.
Ve toplumun geniş kesimini oluşturan orta direk... Genelde memurlar orta direk kesimini oluşturur. Devletin maaşı, sağlık imkânı, emekliliğini cazip gördüğü için yıllarını devletine hizmet ederek geçirir. Sonunda rahat edeceğini umar. En azından bütçesini alacağı maaşına göre ayarlayabilen şanslı kesimdir. Ne uzar, ne kısalır hayat.
Bir kesimde esnaftır, o da orta direkten sayılır. Ticarettir yaptıkları, belli değildir kazançları. Onlar için kazanç hesabı yapmak olmaz. Bir gün olur gün ayı besler, bir gün olur ay günü...
Herkesin tek ortak noktası vardır; para kazanmak ve hayata tutunmak. Hayat parasız dönmemektedir çünkü.
Hele de sorumlu olduğu bir ailesi varsa, para kazanılması gereken şart olmuştur hayatımızda.
Para o kadar hayatımıza girmiştir ki, şarkılara, türkülere de söz olup girer. Yokluk ile varlık arasında gidip gelen insanoğlu bir durakta inene kadar para kazanma yoluna bakmaya devam eder.
Parayı ilk kim icat etti derseniz tarih kitapları Lidyalılar der.
Parayı en çok kim buldu derseniz, sanırım hâlâ araştırılıyor...
|