Nüzhet İslimyeli 1913’te Mudanya’da doğmuştur. Eski kaymakamlardan Mestanzade İslimyeli İsmet Bey’in oğludur. 1916’da tifo salgınında anne, baba ve iki kardeşini kaybetmiştir. Ablası ile birlikte akrabaları ile beraber oturmaya başlamışlardır. İlk, orta ve lise sonuna kadar Bursa’da oturmuştur. Okul öncesi başladığı resim çalışmalarının yanı sıra, Pınarbaşı mesire yerine resim yapmak için gelen Üsküdarlı Hoca Ali Rıza ve Mehmet Ali Lâga’yı hayranlık ile izlerdi. .
İlkokuldan sonra, orta öğrenimini Burka Işıklar Lisesi’nde tamamlamıştır. 1932’de Kara Harp Okulu’na girmiştir. 1938’de buradan mezun olduktan sonra, orduda çeşitli görevlerde bulunmuştur. 1960’da albaylık rütbesi ile emekliye ayrılmıştır ve “Asker Ressamlar Derneği’ne” üye olarak Genel Sekreterlik görevini 10 yıl sürdürmüştür.
Sulu boya Ressamlar Grubu’nun (1970) kurucu üyelerinden olan İslimyeli, 1935'ten itibaren suluboya ve yağlıboya tekniğindeki çalışmalarını birlikte yürütmüşlerdir. Çoğu çalışmalarının peyzaj olmak üzere kent görüntüleri, portre, nü ve tek figürlü düzenlemelerinde, lekeci bir anlayışın egemen olduğu pek çok tablo ortaya koymuştur. Suluboya tekniğindeki çalışmaları çok açık renk tonları, yalın anlatımları; sonsuzluğu ve yanlızlığı yansıtmıştır. Yağlı boya çalışmalarında ise; parlak renk değerleri ile sıcak renkleri seçmektedir. Yapıtlarında zaman zaman, izlenimci ve dışavurumcu öğeler, duyusal ve duygusal yapısını açığa vurmaktadır.
İslimyeli, 1970’de başlıyarak 1988 yılına kadar 9 kişisel sergi açmıştır. Son Retrospektif Sergisi’nide 1991’de açmıştır. Sanatçı 1966’dan 1986’ya kadar “Ankara Sanat” dergisi yayını olarak 11 kitabı ile üç ciltlik “Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi” (1973) ve “Sanat Terimleri Ansiklopedisi” (1973) kendi olanakları ile gerçekleştirmiştir.
Ressam, yazar, yayıncı eleştirmen, sanat eğitimcisi olarak çok yönlü kişiliği içinde İslimyeli, Türk sanatına olumlu katkılarda bulunmuştur.
“Geniş bir kültür genişliği oranında sanatçıya geniş ufuklar açar. Bundan yoksunluk da derece derece içgüdünün sınırları içinde kapanmaya doğru gider. Geriye kalan yalnız ve yalnız saflık ve içtenliktir.” (N.İslimyeli)
Ankara sanat yaşamında ressam ve yazar olarak uzun yıllar kalıcı ve aktif çalışmalarda bulunmuş, Asker Ressamlar Derneği Genel Sekreterliği ve Başkanlığı görevleri yapmış, Suluboya Ressamları Grubu’nun kurucusu olmuş ve yaşamının son dönemine kadar aktif olarak çalışmış, kurduğu Ankara Sanat Dergisi ve yayınlarını yirmi yıl aralıksız sürdürmüş Nüzhet İslimyeli. 2005 yılında, 92 yaşında, tüm sevdiklerine ve sevenlerine veda eden Nüzhet İslimyeli, yaşama sevinci ile dolu, eşinin de anlayış ve desteği ile sürdürdüğü yaşamı ve yetiştirdiği birbirinden değerli evlatları, torunları, sanat yaşamında bıraktığı sayısız sanat eseri, yetiştirdiği öğrenciler, sanatçılar ve adından söz ettiren başarıları ile ölümsüzleşmiştir.
Evren bazı insanlara birkaç ömre bedel bir yaşam sunuyor. Birçok misyonla donatıldıklarına inandığım bu kişiler, yaşam öyküleri, kişilikleri, dolu dolu sürdükleri uzun ömürleri ile üretsin, yaratsın, yaşatsın, çoğaltsın diye kodlanmışlar sanki… İşte bu insanlar topluma kazandırdığı çok değerli çocukları, sanatçı olmuş ve öğrenci yetiştiren öğrencileri, ardında bıraktıkları ölümsüz ve usta eserleri ile kuşaktan kuşağa yaşamaya, yaşatmaya, yaratmaya devam ediyorlar. Unutulmaz bir efsane olarak hala aramızdalar sanki…
92 yıllık ömrüne plastik sanatların yanı sıra şiir, karikatür, tiyatro eseri, roman yazarlığı sığdırmış Nüzhet İslimyeli. Sanatçı kişiliği ile önemli görevler üstlenmiş, birçok başarı ve onur ödülü almış; kitaplar, ansiklopediler yazarak sanat tarihimizi belgelemiş, sayısız eserler üreterek, sanat severiyle paylaşmış bir usta fırça… Kendisi hala aramızda yaşamaya devam ediyor. Yaşam öyküsünü araştırdığınızda bunca başarılı çalışma ve evrenin sunduğu armağanlar boşuna değilmiş diyorsunuz.
Nüzhet İslimyeli, 25 Eylül 1913 tarihinde Mudanya’da doğmuş. Babası Mudanya Kaymakamı İslimyeli Mestanzade İsmet Bey, annesi Orhangazili Mutaflar’ın kızı Cevriye Hanım’la birlikte üç yıl yaşayabilmiş. 1916 yılında daha üç yaşında bir çocukken, tifo salgını nedeniyle, annesi, babası ve iki kardeşini birden kaybetmiş. Ablasıyla birlikte Bursa’daki akrabalarının yanında kalmışlar. Ablası müteakiben evlenmiş ve ondan sonra da hep birlikte yaşamaya devam etmişler.
Resim yaşamı ilkokul öncesi oturduğu semt olan Pınarbaşı’nda mesire yerine gelen Mehmet Ali Laga ve Hoca Ali Rıza’nın çalışmalarını hayranlıkla izleyerek ve anılarını paylaşarak başlamış. İlkokulda Cemal Nadir Güler’in öğrencisi olmuş. Bu dönemde resim sevdası coşkuyla yön vermiş yaşamına. Işıklar Askeri Lisesi’nde resim öğretmeni büyük usta Mehmet Ali Laga daha ilk günden farketmiş özel yeteneğini. Laga, yetenekli öğrenciler için donatılmış özel atölyelerde eğitim görmesini uygun görmüş. Bu dönemde Celal Esat Arseven’in de öğrencisi olmuş. Her iki ustadan 6 yıl boyunca eğitim almış. Eğitimini Harbiye’de sürdüren İslimyeli burada İbrahim Çallı atölyesine konuk öğrenci olarak devam etmiş. Bunca usta isimle birlikte sanatın içinde olmak bana bugün daha da heyecan verici geliyor. Erzurum’da bulunduğu yıllarda halk evlerinde çalışmış. Bingöl’de bulunduğu yıllarda iki yıl süreyle Bingöl Lisesi’nde resim öğretmenliği yapmış.
Büyük kızı Prof. Dr. Nezihe Tunail babasını anlatırken; onun Atatürkçü düşünceyi iliklerine kadar özümsemiş olduğunu, demokratlığını, yaratıcılığını, üretkenliğini, güvenilirliğini, Türkçeyi doğru ve güzel kullanma yeteneğini, pozitif yaşam gücünü vurguluyor. Engin tarih ve sanat kültürü, mizah anlayışı ile kurduğu tatlı sohbetleri, sıcak insan ilişkilerini, birlikte geçen mutlu paylaşımlarını özlemle anımsıyor. Okuyan, seçerek okuyan bir Türk insanından bahsediyor ayrıca. Daha küçük birer çocukken babalarının önerisiyle izledikleri filmler ve okudukları kitaplar da yine sanatın efsane isimleri Van Gogh, Toulouse Lautrac, Paul Gauguin’in yaşamlarıymış.
Bir evladın babasından kalan en büyük mirası hazine olarak tanımlaması; “azim, direnç, kendine güven, kendiyle barışık olma ve sıcak insan ilişkileri gibi değerler” olarak sıralaması ve o babanın evladı olmaktan onurla, gururla söz etmesi ne büyük bir ayrıcalık.
Nüzhet İslimyeli, 1960 yılında albay rütbesindeyken kendi isteğiyle emekli olmuş. Yaşamını bundan sonra tamamen sanat ortamında devam ettirmiş. O yıllarda Asker Ressamlar Derneği’nin Genel Sekreteri iken Dernek Başkanı İhsan Çanakkaleli’nin vefatı üzerine başkan seçilerek görevine devam etmiş. Dernek bünyesinde bir kitaplık ve atölye kurmuş. Yaşamının bu döneminde Bereketoğlu ve Zaim gibi usta sanatçılarla çalışmalar yapmış. İslimyeli halen Asker Kökenli Sanatçılar Grubu’nda değerlendirilir.
Aralarında Eşref Üren, Nurullah Cemal Berk, Elif Naci, Orhan Eyüboğlu, Mazhar Aykut gibi sanatın önemli isimleri bulunan yirmi kişinin görüşleriyle 1990 yılında yayınlanan “Nüzhet İslimyeli” kitabında; onun tüm yapıtlarında kişiliği yönünde kendine özgü biçemini ortaya koyduğu, lekeci bir anlatımla oluşturduğu yapıtlarında zaman zaman izlenimci ve dışavurumcu ögelerin duyusal ve duygusal yapısını açığa vurduğundan bahsedilir. Eşref Üren’in dediği gibi öncelikle çok iyi bir suluboyacı olduğu, mütevazi bir tavır içinde çalıştığı ve doğa sevgisini nüans ve ara renkler egemenliğindeki yapıtlarında zaman zaman dramatik etkiler ve lirik bir yaklaşımla ele aldığı belirtilir. “Çoğu peyzaj olmak üzere, portre, nü, tek ve çok figürlü kompozisyonlarında lekeci anlayışın hakim olduğu yapıtları vardır. Onun doğaya ve yaşama olan bağlılığı hemen her eserinde kişiliğini yansıtan bir anlatıma ulaşmıştır.” denilmektedir.
Nüzhet İslimyeli Ankara Sanat Dergisi ve Ankara Sanat Yayınlarını kurarak 20 yılı aşkın bir süre yayıncılık ve yazarlık yapmış; resim, heykel, grafik, fotoğraf, seramik, şiir dallarında ödüllü yarışmalar düzenleyerek genç kuşakları sanata özendirmek ve sanata genç yetenekler kazandırmak için çalışmış. Eşref Üren İslimyeli için “Devlet gibi adam!” tanımlamasını yapmış. Çünkü bu tür işleri sadece devlet yaparmış.
Küçük kızı Neşe Haştemoğlu babasını en çok o yıllarında, sabahın çok erken saatlerinde kalkarak kitaplarla ilgili yoğun çalışmaları ve resim uğraşları ile anımsıyor. Babasını hayata sıkı sıkı bağlayan ve 90’lı yaşlara kadar canlı tutan gücün sanat aşkı olduğunu belirtiyor. Babasını “ışık” olarak tanımlıyor. Çalışma odasında, iş hanlarında, penceresi olmayan dergi bürolarında parlayan bir ışık. Babası gün ışığı gözetmeksizin hep çalışıyormuş çünkü… Yirmili yaşlarını arkadaşlarıyla gezmek yerine babasına bu yoğun temposunda yardım ederek, dergide geçirdiği için hayıflanıyor ancak çok sonraki yıllarda babasının sanata adadığı emeğini, gücünü, bunun önemini ve saygınlığını değerlendirebiliyor ve onur, gurur duyuyor. İslimyeli’nin onurlu yaşam felsefesi, çağdaşlığı, doğa ve insan sevgisi, yaşama olumlu bakışı, duygulu ve duyarlı yapısı, sevecenliği de küçük kızına hep ışık kaynağı olmuş.
İslimyeli ilk kitabını 1965 yılında yazmış. “Asker Ressamlar ve Ekoller” isimli bu eserinin ardından üç ciltlik “Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisi”, 1973 yılında iki ciltlik “Sanat Terimleri Ansiklopedisi”, “Bir Geziden İzlenimler”, sonraki yıllarda da “Türk Resim Sanatından Desenler”, “Ülkemize Onur Kazandıran Sanatçılar”, “Suluboya Resim Sanatı Tarihi”, “Türk Resim Sanatından Örnekler”, “Sanatta Her Tükenişi Bir Coşku İzler”, “Yaşam Öyküm”, “Nüzhet İslimyeli”, “Sanatın Doğuşu” kitapları arasında. Ayrıca 1948 yılında yazdığı “Anasının Biricik Kızı” isimli komedi tıyatro oyunu ve tefrike edilmiş iki romanı vardır.
Nüzhet İslimyeli’nin yaşamında tiyatro ve romanın yanı sıra heykel, şiir ve karikatür de yer almış. 1970 yılında Celal Esat Arseven, Malik Aksel, Numan Kemal Pura, Ferit Apa, Cafer Bater, Cemal Güvenç ve Hikmet Duruer ile birlikte “Suluboya Ressamlar Grubu”nu kurmuş. Türkiye’de ilk suluboya topluluğu olan grubun organizatörlüğünü üstlenmiş ve yaşamının sonuna kadar sürdürmüş.
Nüzhet İslimyeli’nin 1971-1978 yılları arasında Kültür Bakanlığı Danışma Kurulu Üyeliği, yurt içi ve yurt dışı organizasyonlarda seçici kurul üyelikleri vardır. Bu kadar çok yönlü, girişimci bir ruh, paylaşımcı, yoğun insan ilişkileri içinde bir yaşam, çocukları ile ilişkilerinde ve onların yetişmesinde de etken olmuş. Oğlu İsmet İslimyeli de çocukluk anılarında, babasının onun bir erkek çocuk olarak hep becerikli, iş bitirici ve girişken olmasını arzuladığını anımsıyor ve birlikte geçirdiği tatlı anılarında bu yönüyle babasını mutlu ettiğini anlatıyor. Çocuklarıyla öyle sıcak bir bağı vardır ki ustanın, lise yıllarında yasak olan şeylere ilgi nedeniyle sigaraya başlayan oğluna tabuları yıkarak bir sigara da babası uzatıyor ve köprüyü pekiştiriyor bence. Ve tanrı son nefeslerinde yanında olabilme, babasının gözlerine bakabilme ve tekrar görüşmek üzere sıcak bir vedayı da çok görmüyor tek oğluna… Ne mutlu bir anı aslında, ne anlamlı bir vedalaşma… Bunu yaşayabilmek de bir ayrıcalık bence. Ben babamla vedalaşamamanın acısını, ölümden çetin bildim hep… Işığı bol olsun hepsinin…
Nüzhet İslimyeli sanat aşkıyla sürdürdüğü yaşamında, üretmeye ve sanatseverle paylaşmaya aralıksız devam etmiş. Yurt içinde çeşitli müzeler, resmi ve yarı resmi kuruluşlar ve özel koleksiyonlarda resimleri bulunan İslimyeli’nin eserleri Paris Institut d’Etudes Francaise’de, Avusturya Innsbruck ve Bregenz kent müzeleri başta olmak üzere, Almanya, Kanada, Irak, Hindistan ve ABD’deki özel koleksiyonlarda da yerini almıştır.
1951 yılında ülkemizde ilk kez düzenlenen Ulus Gazetesi Karikatür Yarışması’nda birincilik ödülü alan sanatçının İlisulu Vakfı tarafından verilen Şükran Plaketi, Unesco Plastik Sanatlar Derneği Onur Plaketi,+A Plastik Sanatlar Derneği Onur Belgesi, Onkoloji Enstitüsü Derneği Şükran Plaketi, Kültür Bakanlığı 60. Yıl Onur Plaketi ve 1999 Gesam Yılın Sanatçısı Plaketi var.
Yaşamının son günlerine kadar atölyesinde resim çalışmalarına ve sergilerine devam eden sanatçı, pek çok öğrenci yetiştirmiş, özellikle suluboya tekniğinin sevilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli bir rol oynamıştır. 150′den fazla karma sergiye katılan sanatçının 60 yıllık sanat yaşamı süresince 31 kişisel sergisi gerçekleşmiştir.
2005 yılında, 92 yaşında aramızdan maddi olarak ayrılan Nüzhet İslimyeli; topluma kazandırdığı üç evladı, torunları, sanat yaşamında bıraktığı sayısız sanat eseri, yetiştirdiği öğrenciler, sanat ortamında yerini bulan sanatçılar ve adından söz ettiren başarıları ile ölümsüzleşmiştir. Onu bir kez daha saygıyla ve özlemle anıyor, ışığının hiç eksilmemesini diliyoruz…
|