Bir kadın düşünün, tam anlamıyla kadın gibi kadın. Evinde evinin hizmetçisidir, aşçısıdır, temizlikcisidir, şoförüdür, bahçıvanıdır. Çocuklarının annesi, dadısı, öğretmeni herşeyi, evinin hanımıdır. Evin beyine EŞTİR. Can olmaya çalışır, evin gelir kaynağına da yardımcıdır. Bilge sahibi, kültürlüdür.. Güçlüdür, gururludur, asildir.
Sizce ütün bu meziyetlere sahip, kadın var mıdır ? Elbette vardır. Nice kadınlarımız, parmak ıstırtırlar başarılarıyla, kişilikleriyle. Çoğu zaman inanasımız gelmez ve imrenerek bakarız o kadınlara. Kimseye muhtaç olmadan, dimdik başları ve kişiliğinden ödün vermeden, hem erkeği olur evinin hem de kadını.
İşin ASLI!!!! böyle bir kadına eş olan bir erkek , bu kadar meziyeti olan bir kadını kaldırabilir mi? Taşıyabilir mi ? Farkında mıdır? Eşinin.
İşte burada biraz düşünmek lazım.
Toplumumuz da, her ne kadar eşitlik olsun, eşitiz dense de, şu bir gerçektir ki ! Erkek üstünlüğü gözardı edilemez…Hal böyle olunca da erkeklerin birinci sınıf olmalarının önünde engel teşkil etmez.
Bu nedenle (SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI) maalesef , bazı erkekler kariyer sahibi olsa da bu tür meziyetleri olan kadınları taşıyamaz ağır gelir, fazla gelir kadın onlara. Her fırsatta ezmeye çalışarak, çeşitli bahanelerle kadını pasifize etmek için didinip dururlar. Pasifize edemedikleri yerde de güç kullanmayı başarı sayarlar. Hırpalama yoluna başvururlar. Kanıtlamıştır kendini, kendince. Aslında zavallıdırlar.
Oysa bu tarif ettiğim kadın tipi, bütün bu meziyetlere zaten sahiptir, O’nun için bu yaptıkları gayet doğaldır, samimidir ve kendini üstün göstermek için uğraşmaz. Yani böbürlenmez. Kadınsı iç güdüleri, hayatın müşterek olduğuna inandırır ve bu yaptıkları ona sıradan gelir. Bencil de değildir, yapı itibarı ile.
Yanlız, çoğu kadınların, bir eksik yanları vardır. O da duygusal olmalarıdır…Kadındır, ne kadar güçlü görünürse görünsün, yeri gelir gözyaşlarının ardına saklanır, yenik düşer duygularına. Paylaşmak isterler duygularırını, sohbet etmek isterler eşleriyle.. Belki bir taktir ufacık da olsa tatlı bir söz duymak isterler. Sevildiklerini bilmek isterler. Bu da her insanin iç güdüsünde vardır. Yoktur diyen yalan söyler bence, çocuk gibi olurlar sevgi bekledikleri zaman...
Ama ne mümkün, erkek taşıyamaz ağır gelir dedim ya. Ne gözyaşı görür, ne duygusallıktan anlar. Ne de değer verir. kendince verdiğini sanır. Görmez kadını , farkında bile değildir. Evde biri var mı ? Var. İşleri yürütüyor mu? Eksiksiz hem de !!! Daha ne? Ne gerek var ilgiye, şımartmaya ya da, onere etmeye…Sevgi yoksulu olmalari doğaldır onlar için.
Zamanla aile birliği ve düzeni erimeye başlar için için. Evin çatısı çatırdamaya başlamıştır.
Bu tip erkekler yine farkında değillerdir işin ciddiyetinin, aldırmazlar. Çünkü kadın mecburdur, onun gözünde, herşeyi yapmaya, hazırlamaya, yoğurmaya, sunmaya, öyle de alıştırılmıştır..
Ve, maalesef bu tür sevgi yoksulu erkekler bir yere kadar sürdürürler evliliklerini…Kaçınılmaz son ayrılıktır. Ve inanin sonunda yalnız kalmaya mahkümdurlar… Ne zaman ki ayrılık kapıyı çalarsa o zaman anlarlar neler kaybettiklerini…Ağlarlar, sızlarlar, af dilerler…Sonunda da başarırlar ..Çünkü kadın affedicidir. Anaçtır. Bu sona gelmemek için cok uğrasmıştır. Bir emek vardır, Bir aile birliği vardır ortada, çocuklar vardır. Taaa ki ihanet kapıyı çalıncaya kadar…İşte bu anda artık affetmek olanaksızdır. (affedenler vardır mutlaka) Bu kadın katagorisinde asla dönüşü olmayan bir yolculuk başlar. Esas gücü bundan sonra başlar kadının…
Kendini alır, bundan sonra hayat artık onun hayatıdır....
Böyle bir kadın ile hayat arkadaşi iseniz kaybetmemeniz dileklerimle..
Sevgiyle kalin....
Berat Bahure Anteplioğlu
|