Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29912422
Bugün Ziyaretçi :  3402
Aktif Ziyaretçiler :  3402

YOL
 

Yol kimi zaman bir şehre, kimi zaman bir başka ülkeye, kimi zamanda dağların patikasına taşırmış insanları, bazen çamurlu, bazen karlı, bazende inişli yokuşluymuş. Çoğuna göre yol böyle bilinse de yolun bizler için farklı bir anlamı varmış.

Yol ; . Anlamakmış, ibadetmiş, davaymış, hakmış, eline,beline, diline sahip olmakmış. İyi insan olup Pir, divanından hakka gitmekmiş.

Alevilere atılan o çirkin iftiraların altında yatan gerçekler ise, sadece yol eşkiyalarının uydurdukları yalanlarmış. Eski dönemlerin elektriği olmayan köylerinde, insanlar mum ışığında yaparlarmış cemlerini. Sadece bu sebepten de değil, benim çocukluğumun dönemi elektrikli olsa da bir korku kol gezerdi geceleri, erenlerin yüreğinde!. Yezidler biz Cem'e toplandığımızda köyü basarlar, toplu bir şekilde katlederler bizleri diye. Kamufle olmak aslında en baş nedendi. Bu yaşlarda öğrendik, Kerbela'yı, masumları ve yezidi. Yan köylerde gizlenen yezidlerin düşüncelerimizden dolayı bizi öldürmek istemeleri, çocuklukta çok anlaşılır olmasa da, Pir'in, bizler sahipsiziz. 'Şurda başımıza bir iş gelse Devlet bize sahip çıkmaz', sözleri daha anlaşılır gelirdi.Yezidi anlamaktan kolaydı, sahipsizliği anlamak.

Biz bu korkular içinde Cemlerimizi yaparken, zaman büyük şehirlere, göçü getirmişti. Diğer köylerin baskıları ve yokluk köyün gençlerini yollara vurmuştu. Bir kat yorganını alan tepelerin arkalarındaki dolambaçlı yollarda kaybolurdu.Her gidenin ardından, geride kalanlara biraz daha umutsuzluk çökerdi. Yaşlılar,' köy sahipsiz kalıyor, gör başımıza neler gelir', derlerdi.

Kısa zamanda boşalan köylerin, sanki yezid korkusu bitmiş, yerini eşkiya korkusu sarmıştı. Geceleri köylere inan eşkiyalar davar, keçi çalarlardı.

O, dönemlerde ben 15'ine yeni gelmişim.Benden bir yaş büyük olan ablam,dul kadıncağız annemle, yaşayıp gidiyoruz. Ankara dan gelmiş ağabeyim, güzde tarla ektirecek.Uzak ellerden iki adam aldı getirdi eve.Traktörleri ile tarlalarımızı ekecekler. Hemde ucuz paraya. Anam kızıyor, 'yezidleri aldın getirdin, köyde traktörmü kalmadı' . İki günde ekip gittiler köylerine. Agabeyim, hemen döndü şehre.

Aradan geçen bir zaman o' iki adam gelmiş bizim eve, yaşları da bir hayli var. Anama,' Ayranınızı içmeye geldik demişler'. Anam; 'yok ayran gidin buradan', demiş. 'Hele bir kızlarını çağır da ayran getirsinler'. Anamın sert sözleri karşısında, fazla ısrarcı olmadan gitmişler. Dağdan geldiğimizde anam, kızıyor ağabeyime,' kör olasıca, getirdi elin yezidini, başımıza bela edecek. 'Yetişkin kızlarım var benim. Ne belledirsin evimizin yolunu'.
O, günden sonra kadıncağız, yatarken balta koydu yer yatağının yanına. Biz çocuğuz, gülüp geçiyoruz.Teksas filmleri yeni çıkmış siyah beyaz televizyondan seyir ediyoruz.Teksas mı ? burası deyip gülüyoruz anama.

Yılın ilk karı nihayet yağmış. Yolları kar hafiften kapatmış. Gece tüm sessizliğiyle dışarı atmış bizi. İki kız çıkmışız damın üstüne, elimizde tahta sıyırgı ile damların karını sıyırıyoruz. Ablam üşüyüp içeri kaçtı, ben yanık bir türkü ile devam ediyorum.Sokak lambası vuruyor damların üstüne. Aşağı komşunun çocuğu seslendi ; Ağabeylerin Ankara dan gelmişler, köyün başındaki yolda kalmış arabaları seni çağırıyorlar.Ben heyecandan anamlara zor haber verip, koşarak çıktım avludan. Biraz aşağıya indiğimde ise, köyün bir büyüğü geçti önüme, 'Nereye gidiyorsun', daha ben söyleyemeden çabuk eve dön dedi. Şaşkınlığım kalabalığı görünce bir kez daha arttı. Köyün kahvesindeki insanlar oraya birikmiş. Ellerinde sopalar bir şeyler konuşuyorlar. Bana sürekli eve git diyorlar. Sonra arkamdan yetişen, anamla, ablam, onlarda şaşkın. Sonra köylüler, köyün üst başındaki yola gittiler. Bir arabayı taş ve sopa yağmuruna tuttular.

Biz ne olduğunu anlamadık ama eve döndük. Amcam üzgün bir şekilde geldi eve. Oturdu sedirin üstüne. Kaldırdı şapkasını yukarı, bak gelinim dedi anama. Eşkiyalar dadanmış köylere, dul kadın, yeni yetişen kız alıp götürüyorlarmış. Sizin tarlayı ekmeye gelen yezidler, aylardır sizin evi takip ederlermiş karşı yoldan. Biz farkında olduk, korkmayasınız diye size bir şey söylemedik. Senin küçük kıza göz koymuşlar. Babayiğit gözel kız, alıp gideceklermiş. Çocuğa para verirken gördük kendilerini, kızı çağır dediler, biz ağabeyleriyiz. Anam başladı ağlamaya. Amcam ; ağlama sahipsiz değilsiniz ben varım. Ama bende yaşlıyım, ne kadar koruya bilirim sizi bilemiyorum. Ben lanetler yağdırdım uzayan boyuma, belimde olan siyah saçlarıma. O, kış eşkiya korkusuyla geçti. Bahar geldiğinde bize de yol görünmüştü artık. Bizde tozlu yollardan geçip geldik şehrin bilinmez eşkiyalığına. İlk sözümüz, burada da eşkiya var mı diye sormak oldu. Yok dediler ama buranında faşisti varmış, kapitalisti varmış. Bur da da yoksullar işçiler ezilirmiş, sahipsizmiş. Sahip sözüne çok kızan ben, malların sahibi olur diye düşünsem de uzun zamanlar, aslında bu o anlamda değilmiş. sahipsizlik, çaresizlik imiş. Tıpkı Karamanda, çaresizlikten kefensiz, mezarsız toprağa gömülen işçilerin, çaresizliği gibi. Tıpkı, saraylarda oturanların yollarının mermerden, maden ocaklarında çalışan insanların, madene giden yollarının milekten ve çamurdan oluşu gibi.

Ve tıpkı, yer altına girilen yolun bile, bile ölüm yolu oluşu gibiymiş..
sahipsizlik ve çaresizlik..

16. 11. 2014 ( Efece haber, Sevda AKSOY )

 

 

Ekleyen:  Sevda AKSOY
Tarih:  17.11.2014
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Sevda AKSOY Yazıları
METROPOLSevda AKSOY [ 18.1.2015 Devamı
ER-KEKSevda AKSOY [ 24.12.2014 Devamı
HARDE DEWRES Sevda AKSOY [ 2.12.2014 Devamı
KÖLE! Sevda AKSOY [ 1.11.2014 Devamı
PARA NESLİ..Sevda AKSOY [ 23.10.2014 Devamı
KURBAN, Kurban olmakSevda AKSOY [ 14.10.2014 Devamı
YALANSevda AKSOY [ 20.9.2014 Devamı
MÜLTECİSevda AKSOY [ 4.9.2014 Devamı
HEYKELSevda AKSOY [ 24.8.2014 Devamı
BASKISevda AKSOY [ 9.8.2014 Devamı
GARİPSevda AKSOY [ 2.8.2014 Devamı
ELLER..Sevda AKSOY [ 24.7.2014 Devamı
ŞEYTANIN ATEŞİSevda AKSOY [ 15.7.2014 Devamı
YANILGI.! Sevda AKSOY [ 6.7.2014 Devamı
HAK !Sevda AKSOY [ 15.6.2014 Devamı
BUGÜN HEPİNİZ ALEVİMİSİNİZ ?..Sevda AKSOY [ 3.6.2014 Devamı
ŞEYTANIN ÇOCUĞU BETR.!!..Sevda AKSOY [ 25.5.2014 Devamı
BUGÜN SOMA.!..Sevda AKSOY [ 15.5.2014 Devamı
ANNE CANDIR GERİSİ YALANDIR!... Sevda AKSOY [ 11.5.2014 Devamı
KADIN NE İSTER !.. Sevda AKSOY [ 6.5.2014 Devamı
Sayfalar : 1  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam