(Dervişler toprağı ) Şah-ı Gülistan diyarına, gül koklamaya girmek başkadır, hırlaşmaya girmek başkadır.Güller incinir, ama Gül olmaktan da vazgeçmezler.Dersim, jar-u diyardır.Yani ziyaretler diyarıdır.Erlerin, Pir'lerin diyarı.Orayı herkes ziyarete gidebilir.Ama özü çürük olanların, oradan dönerken, yanlarında oranın kültürünü, sevgisini, onurunu getirmeleri mümkün değildir. Ziyaretin anlamı yanında manevi anlamda bir şeylerle dönmektir.
Dersim, bu ülkenin aslında hiç kabuk bağlayamayan yarasıdır. Yarayı açan zihniyet, aradan yıllar geçmesine rağmen, yarayı kaşımaktan hiç vazgeçmemiştir. İlla açık kalacak, kalacak ki, siyasete alet olacak. Bu yaranın sahipleri de sadece Dersim halkı da değildir. Bu topraklar üzerinde yaşayan bütün Alevilerin yarasıdır bu.
Osmanlıdan bu yana bu topraklar üzerinde yaşayan insanların en mağdurudur aleviler. Fakat her zaman mağduru oynayan da ( HAKLARINI ALAMAYANDA SÜNNİLERDİR !. ) Bilmeyenler bilmelidirler ki, Dersim, bu topraklar üzerinde yaşayan Alevilerin Pir'idir. Diğer şehirlerde yaşayanlar Dersimin talipleridir.Aleviler için Dersimin anlamı budur. Aleviler için Pir Sultan, olmak Munzur dağında Cem olmaktan geçer, Erenler, Zel dağında dem çekerler hep beraber. Düzgün babaya dara dururlar. Hepsinin şehirlerinin adı değişik olsa da kayıtlarda tek şehirleri vardır gerçekte, onunda adı Dersimdir.
Her insan muhabbet eder, fakat özde, hak muhabbeti başkadır. Bize süslü laflarla, Yüreği kirle geleni biliriz. Misafir bizde özünü alıp gelendir.Zorbalığı alıp gelen, yüreğimize giremez. Şehrimizin kıyılarında dolaşır sadece. Ali bizimdir, Pir Sultan bizimdir, ehlibeyt bizimdir diyeceksin, Seyit Rıza ve yol arkadaşlarına, alçak terörist diyeceksin. Seyit Rıza da tıpkı diğerleri gibi Alevilerin değeridir. Ağacını överken dallarını taşlamak ancak sizin zihniyetinize yakışır. Bizler ağacımızın dalını da, meyvesini de yaprağını da bir tutarız.
1937- 1938 yıllarında bu uğurda canını veren Seyit Rızalar, ne ise daha dün, yine bu sebepten can veren Berkin Elvan, da odur. Bizler de zaman ve yaş önemli değildir. Önemli olan haktır, mazlum olmaktır.Haksızlık karşısında dik durmaktır, Pir'lik te budur. Dersim, ne Kürt, ne Türk, nede Ermeni yurdudur. Dersim, ırkların değil, kırkların yurdudur.Bu yurda ırksal çekişmeler için gelenler emellerine ulaşamaz.
Devlet Bahçeli ve Davutoğlu da, aslında Dersime girememişlerdir,kıyılarında dolaşmaktan öteye geçememişlerdir. Dersim'in yüreğine giremeyen oraya girmiş sayılmaz. Dersime açılım yapılmaz.Orası derya denizdir zaten. O' deryanın içinde boğulursunuz. Özür dilemekte çok samimiyetsizliktir bu saatten sonra.Alevileri din dersine zorlarken, Dersim katliamı için özür dilemek ne kadar samimi olur ki!.Siz açılım yapmak yerine, açılanları kapatın yeter. Ve artık, Dersim'in acıları üzerinden, Alevileri yıpratacak, üzecek cümleler kurmayın.Zira bu tavrınızla Aleviler tarafından değil sevilmek aksine onların nefretini kazanıyorsunuz.Dersim toprakları evliyaların diyarıdır sanırsınız ya, gerçekte evliyaların diyarları yürekleridir.Sizse topraklarına girebilirsiniz, ama gönül evlerine girmeniz bu ikilikle mümkün değildir.
"cem erenlerindir!
Hakkı bilenlerindir!
Bu eve eğriler girmez!
Doğru gelenlerindir"..
29. 11. 2014 ( efece gazetesi, Sevda Aksoy )
|