Evet, doğru duydunuz, bedeninde bir beden dili vardır, iletişim okuyanlar çok iyi bilirler ki beden dilimizde özellikle, el kol hareketleri, bakışlar, oturup kalkışlar, hepsi bir anlam ifade taşır, kimi zaman saklamak istediklerimizi, ne yaparsak yapalım, beden dilimiz açığa çıkarı verir…
Peki, beden dilimiz dışında, bedenimizin ve duygularımızın, kendini dillendirdiğini biliyor muyuz? Bedenimiz içsel düşünce ve inançlarımızın bir aynasıdır. Dinlemesini bilirsek bedenimizin daima bizimle konuştuğunu görürüz. Bedenimiz düşündüğümüz her düşünceye ve söylediğimiz her söze karşılık verir. Kusursuz yaratılan, inanılmaz bir ahenk ve düzen içinde işleyen bedenimizin, tepki olarak verdiği ağrıların sebepleri, sadece fiziksel değil de duygusal sebeplerden de kaynaklanabilir, bunu hiç düşünmüş müydünüz?
Fiziksel olarak sebebi ortaya koyulamayan, bölgesel ağrıların sebeplerinin, psikolojik etkenler ve sarsıntı olabileceği, ‘’Psycology Today’’ dergisinde yayınlanan bir makalede açıklanıp kabul görmüş. Bu makaleye göre, insan vücudundaki ağrıların sebepleri sadece fiziksel değildir, bunun yanı sıra duygusal sebepleri de olabilir.
Gelin hangi bölgesel ağrılarımızın sebeplerinin, hangi duygusal problemler olabileceğine, bedende hastalık yaratan olası düşünce kalıplarını ve sağlık yaratmakta kullanacağımız yeni düşünce kalıplarına birlikte bakalım.
BAŞ AĞRILARI
En sık rastlanan ve genelde migren teşhisi konulan, bir türlü dinmek bilmeyen ağrılar için bedenimiz ‘’Stres’’ altındayım ışığını yakıyor… Sosyal çevre ve ilişkileri, sosyo ekonomik durum, yaşam standartları, aile içi ilişkiler, kalabalık, gürültü, olumsuz çevre koşulları, yoğun iş yükü, sorumluluk yükünün fazlalığı, kısaca günlük hayat akışında, karşımıza çıkan engeller olabilir.
Yapmamız gereken; Stres ve kötü duygulardan arınıp, biraz rahatlamaya çalışmak.
Önce stres yaşatan durumları ve olayları tespit edin ve stresinizi sağlıklı yollarla yönetmeyi keşfedin. Rahatlama egzersizleri, spor, dengeli beslenme, yeterli uyku ve sosyal aktivitelerle kendinizi güçlendirin.
Olumlaması; Hayatın akışına kendimi bırakıyor ve hayatın içinde kolaylıkla gelişiyorum.
BOYUN AĞRILARI
Masa başı çalışıp, gününü bilgisayar ve telefonla haşır neşir geçirenlerin en büyük problemidir ve genelde boyun fıtığı teşhisleri vardır. Bedenimizin teşhisi ise, ‘’Kindir’’
İçimizde biriktirdiğimiz kırgınlıklarımızdır. Bademcik ve Troid sorunları ise, anne-baba-eş-sevgili-patronların istekleri doğrultusunda yaşayıp, kendi isteklerimizi gerçekleştirememekten kaynaklanan, engellenmiş yaratıcılığın sonucudur.
Yapmamız gereken; Bizi seven insanların olduğunu unutmamak ve haklı bile olsak affetmeyi öğrenmektir. Unutmayalım ki affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceğin önünü açar, suçlamak yaraları açık tutar, sadece affetmek iyileştirir.
Olumlaması; Düşüncelerimi, hissettiklerimi, isteklerimi rahatlıkla ve özgürce dile getirebiliyorum.
SIRT AĞRILARI
En sık şikâyet edilen durumlardandır. Beden dilimiz ‘’Duygusal Yük’’ taşıdığımızın sinyallerini verir. Zor kararları almak ve gündelik baskılar, ağrılarının sebebi olabilir. Aynı zamanda beden dilimiz ‘’Destek Eksikliği’’ sinyallerini veriyor. Takdir edilmeme kaygısından ve sevdiğinizi gösterememekten, korkmanızdan kaynaklanıyor. Üst sırt ağrıları, duygusal destek yoksunluğunun hissedilişidir. Kocam-karım-arkadaşım-sevgilim-patronum beni anlamıyor ve desteklemiyor anlamındadır. Orta kısım suçluluk duygusuyla ilgilidir. Geçmişimizde arkamızda kalan, korktuğumuz, gizlediğimiz bir durum. Alt sırt bölgesi ise ekonomik, parasal sorun endişesi.
Yapmamız gereken; Kalbinizi ve duygularınızı dünyaya açmaktan korkmayınız, size iyi gelen birileriyle paylaşın, yükünüzün hafiflediğini hissedeceksiniz.
Olumlaması; Sevgi ve güveni özgürce veriyorum.
BEL AĞRILARI
Yine sık rastlanan bir durumdur, beden dilimiz ‘’Kaybetme Korkusu’’ var sende diyor. Ekonomik sorunlarınızla bir çıkmaz içerisindeyseniz, ya da gereksiz endişeler taşıyorsanız, parasal takıntı, kaybetme korkusu bel ağrılarınıza sebep olur. Nefes verdiğimizde, bir sonraki nefesi almak için havanın varlığından nasıl şüphe etmiyorsak, Yaratan gücün hayatımız boyunca bize yetecek nefesi verdiği gibi ihtiyaçlarımızı da karşılayacağına güvenmemiz gerekir.
Yapmamız gereken; Gerçekten sevdiğiniz şeyi yapın, para ve hayatınızda olması gerekenler zaten olması gerektiği gibi ve anda kendiliğinden gelecektir.
Olumlaması; Hayat beni destekliyor, Evrene güveniyorum. Sevgi ve güveni özgürce veriyorum.
AYAK VE BACAK AĞRILARI
Belirli bir yolda ilerleme korkusu beden dilinde bize ’’Kararsızlık’’ sinyallerini çalıverir. Bir şeyleri yapmak istemediğimiz zamanlar bacaklarımızda küçük sorunlar yaratırız. Varis damarları, nefret ettiğimiz bir yerde veya işte olduğumuzu gösterir ve damarlar zevki taşıma yeteneklerini kaybederler. Ayak ağrıları, umutsuzluktan veya harekete geçme isteksizliğinden kaynaklanır. Kendimiz ve hayat hakkındaki anlayışımızla ilgilidir. Çoğu yaşlı yürümekte zorluk çeker, durdukları yerde bile sallanırlar. Hayat anlayışları geçerliliğini yitirmiştir, gidecek bir yerleri kalmamış gibidirler. Hayat kaygıları henüz oluşmamış küçük çocuklara bir bakın, yürekleri kıpır kıpır, hoplayıp, zıplayıp, adeta dans eden ayakları vardır.
Yapmamız gereken; Durup bir düşünün, siz istediğiniz doğrultuda mı ilerliyorsunuz? Tek yapmanız gereken, hayatınızı ve isteklerinizi ertelemeden, hayatınızı sevgi ve mutlulukla doldurun.
Olumlaması; Gerçek benim desteğim, ileriye doğru cesaretle ve zevkle adım atıyorum.
MİDE AĞRILARI
Midemiz tüm yeni düşünce ve deneyimlerimizi hazmeder. Midemizin neyi kaldırıp neyi kaldıramadığına bir bakmak lazım gelir. Hazmedemediğimiz şey nedir? Mide sorunları yeniliklere kolaylıkla adapte olamadığımızın ‘’Değişim Korkusunun’’ bir göstergesidir.
Yapmamız gereken; Yeni fikirleri kolaylıkla özümsemek.
Olumlaması; Hayat benimle uyum içinde, hiç bir şey bana rahatsızlık veremez.
Sevgili Okurlarım, Hiç birimiz hastalıkların ve sağlıksız bir yaşamın kurbanı olmak zorunda değiliz.
Bugün doktorlar, stresin etkilerinden korunmak için huzurlu ve sakin bir yapıya, rahat, güvenli ve endişelerden uzak bir psikolojiye sahip olunması gerektiği konusunda hemfikirdirler.
Unutmayalım ki huzurlu ve rahat bir psikoloji, ancak imanla mümkündür. İman edenlerin üzerine ‘’güven duygusu ve huzur’’ iner. Evrensel şifa enerjisi ise daima bizim içimizden akar ve bilinçli olarak kullanıldığında mucizeler yaratır.
Yaşamınızın değerini ve yaşadığınız her anın değerli olduğunu bilip, keyfini çıkartmanız dileklerimle, yazımı Rabbimizin iman eden kulları için bir vaadiyle tamamlıyorum.
‘’Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim Salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.(Nahl Suresi,97)
Sevgiyle ve ışıkla kalınız.
|