Ekspresyonizmle Türk ressamların tanışması 1920 yıllarının sonlarında gercekleşir.. Türk resminde dışa vurumcu yorumlar özellikle HOFMANIN OKULU VE almanyanın ekspresyonis sanatcılarınyaptıklarının sanatcılarımız tarafındantanınması ve anlaşılması ile başlar..Bu konuda acılan tartışmaların belirlediği görüşlerinin ışığında gelişir ve örnekler verir.. Cezanne'in sanat görüşlerini ortaya koyan diğerlerle örtüşmesiyle de yeni yeni anlamlar kazanmaya başlar..
1904 yılında, Antalya'nın Fethiye (Meğri) ilçesinde, Abdullah Fehmi Karamanlı zade Efendi ve Zeliha Mollaoğlu Hanımın çocukları olarak düyaya gelmiştir.
Mahmut Cuda daha üç yaşındayken annesini kaybetmiştir. İlkokul eğitimi için Üsküplü Mahalle Okuluna yazdırıdı. (1910).1912’de babasının hastalanması nedeniyle İstanbul’a dönen aile Cûda’yı Fatih Numune Mektebine yazdırmıştı. Fakat hasta olan babası İstanbul'a gelmelerinden iki yıl sonra vefat etmişti. Kalabalık bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya gelen Cuda'nın ailesi Osmanlının savaş ve yıkımlarla dolu son yıllarında Hakim olan babasının görevi nedeniyle sık sık yer değiştirmesi ve annesinin ve babasının ölümü üzerine dağılıp gidecektir. Önce annesini İstanbul'a taşınınca da hasta olan babasını kaybeden Mahmut Cüda, bunun üzerine yetimler okulu olan Darülşafaka’ya verilir. Cuda, geriye kalan çocukluk yılllarını bu yatılı okulun bünyesinde yaşamak zorundadır. Anne babasının kaybetmekten kaynaklanan ilgi eksikliğini Darüşafaka'nın camlarından gördüğü manzaralar ve en mutlu yıllarının özlemiyle aklında kalan Fethiye'nin doğasından kalan anılarıyla çocukluk yıllarında başlayan doğa sevgisi giderek tutkuya dönüşecek doğayı incelemek ve resimlerinde yorumlamak sanatının vazgeçilmez unsuru olacaktır.
Okul Müdürü Fuat Şemsi Bey Mahmut Cuda'yı resim bölümüne ressamlığa yönlendirmiştir. On iki yaşında olağanüstü yeteneği nedeniyle “Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye” resim öğrenimi için Cûda’nın Almanya’ya gönderilmesine karar verir. Ancak, Birinci Dünya Savaşından yenik çıkılması, kararın uygulanmasına engel olur. Buna mukabil Darüşşafaka Lisesi Mahmut Cuda'nın, bir yandan mesleğini belirlerken diğer yandan da kişiliğinin ve sanatçılığının temellerini belirleyen güçlü bir eğitimin temellerini vermiştir. Mahmut Cuda'nın hayatı bu temeller üzerinde yükselen bir hayat olacaktır.
Darüşşafaka'yı bitirdikten sonra 1918 yılında 14 yaşında iken Sanayi-i Nefise Mektebi'in resim bölümüne girerek Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde resim öğrenimi görmeye başlamıştır. Burada Hikmet Onat'ın atölyesinde öğrenim görürken, başarısı nedeniyle "asli" öğrencilik hakkını elde etti. 1919 yılından başlayarak, Galatasaray Sergilerine katıldı.
Beş yıllık akademi eğitiminden sonra bireysel olanakları ile Münih’e gitmeye karar verir ve Hans Hofmann Okuluna katılır. 1923 yılında gittiği Münih'te, Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi ile birlikte, Hans Hoffman atölyesine devam etti. 18 Temmuz 1924 tarihinde Türkiye’ye döner. Yurda dönüşünden sonra bir süre daha Çallı'nın yanında çalıştı. 1924 yılında Avrupa’ya devlet hesabına öğrenci göndermek için düzenlenen sınava katılarak devlet sınavını kazanmıştır. Devlet bursuyla Paris'e gönderilir.
Paris'te Profesör Lucien Simon'un onayını alarak Ulusal Güzel Sanatlar Yüksek okuluna girer.Paris'te, Lucien Simon'un atölyesinde dört yıl öğrenim görmüş ve burada tanın mış ressam Lucien Simon'un öğrencisi olmuştur. Dört yıl boyunca Lucien Simon atölyesinde çalışıp öğrenim gördükten sonra 16.Temmuz.1928 Salı günü İstanbul döner.
İstanbul'a dönünce 1.Ekim.1928 tarihinde, Güzel Sanatlar Akademisi’nde Namık İsmail’in yanında yardımcı öğretmen olarak göreve başlar. Mahmut Cûda, sanatçıların bir araya gelmesini amaçlayan çalışmalara başlar. Bu amaçla gazete ve dergilerde sanatçıların bir araya gelmesi, örgütlenmesi dayanışması, birlik bereberlik içinde olmasıyla ilgili olarak yazılar yazmaya başlamıştır. Yyaınladığı bu yazılar ve kulisler yapması sonucunda Müstakiler Grubu'nun kurulması için fikir zemninleri kurmaya başlamıştır.
Bu çalışmlar sonucunda 1929 yılında Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği kurulmuştur.. Birliğin kurucuları, Refik Epikman, Cevat Dereli, Şeref Akdik, Mahmut Cuda Nurullah Berk, Hale Asaf, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati, Ratip Aşir Acudoğlu ve Fahrettin’dir. Çallı Kuşağı’nın renkçi tutumunun yanı sıra Müstakiller çizgiye, kuruluşa ve yapısal sağlamlığa öncelik veren resimler yapmışlardır.
Yazılarıyla, toplumda sanat beğenisinin kökleşmesi yolunda çaba gösteren, sanatçı haklarını savunan sanatçının bu görüşleri Müstakiller Grubu'nu kurulmasına öncü fikir lerden ve eylemlerden biri olmuştur.
Fakat sanatçı Müstakil Heykeltraşlar ve Ressamlar Grubundaki diğer akademi çevresi ile anlaşamadığı için bu görevinden ayrılmak zorunda kalacaktır. Gruptan ayrıldıktan sonra Bursa Kız Öğretmen Okulu'nda resim öğretmenliği görevine başlamıştır. Bursa'dan sonra Kırklareli'ne geçer. 24.Mayıs.1931 tarihinde Kırklareli Ortaokulu resim öğretmenliğine atanır. 1931'de, askerliğini yapmak için İstanbul'a döndü. Askerlik hizmetini tamamlayınca, 1934 yılının Aralık ayında Cûda Kırıkkale’deki görevinden ayrılır. Ona göre sanatçıların ortaokullarda resim öğretmeni olarak görevlendirilmesi sakıncalıdır. Okullar sanatçıların sanatını körelten kurumlardır. 1935 yılında İstanbul’a döner ve 1.Ocak.1935 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsünde kartograf olarak göreve başlar.
1939'dan başlayarak yayımcılığını I.H. Baltacıoğlu'nun yaptığı Yeni Adam dergisinde kapak kompozisyonları yapmaya başlamıştır. 1941'de ikinci kez askere alındı.Sanatçı ların birlik ve beraberlik içinde olması gerektiği fikrinin yeniden canlanmaya başlaması sonucu 1942'de Türk Ressamlar ve Heykeltraşlar Cemiyeti'nin kurulmasında öncü olmuştur. Cemiyet, ilk ortak sergisini 1943'te Akademi salonlarında düzenledi. Cemiyetin 1943'te akademi salonlarında düzenlenen sergisi büyük ilgi toplamıştı.Resim ça lışmalarının yanı sıra küçük heykel etütleri gerçekleştirirken, Müstakiller'in grup sergilerine de düzenli olarak katıldı.
CHP'nin yurt gezileri programında önce Trabzon'a, 1943'te de Bitlis'e gönderildi. Trabzon'da ve Bitlis'te resim çalışmaları yaptıktan sonra, 6. Devlet Sergisi'nde ikinci lik ödülü kazandı; 1944'te 6. DRHS'de ikincillk ödülünü aldı.1949'da Edirne'den resimler yaptı. Bağlı bulunduğu Cemiyet kapanınca, onun yerine 1950' de Türk Ressamlar Derneği'ni kurdu; ayrıca serbest sanat kursları düzenledi. Derneğin İstanbul dışında karma sergilerini düzenledi. 1952'de sekiz sayı sürecek olan Güzel Sanatlar dergi sini yayımladı. 1956'da serbest sanat kursları düzenledi. 1969'da Edebiyat Fakültesi'ndeki görevinden emekliye ayrıldı. Eleştirel görüşlerini ve Akademi grubuna karşıt fikirlerini içeren Kılavuzun Böylesi (tarihsiz) ve Bir Bardak Yağmur Suyu İçiverin Gitsin (1973) adli kitapçıkları çıkardı. 1978'den başlayarak kişisel sergiler düzenle di.
Natürmortlarında, doğadan seçtiği her hangi bir konuda, nesnelerin bulundukları boşluk içindeki konumlarının irdelenerek taşıdıkları anlamsal değerlerle tuvale aktarır. Cûda’nın özgün tekniği, nesnelerin, figürlerin ve mimarinin çevresini saran puslu bir atmosfer yaratır. Sanat anlayışına katılan öznel duyarlığı da üçüncü boyutun kavranılır nitelikle belirginleşmesini etkin kılar. Görsel olarak algılanamayan, gizemli soyut bir ışık, nesnelerin, figürlerin bağımsız aydınlığı ile birleşerek sanatçımızın özgün tekniğini vurgulamaktadır.
Ressamlığı hakkında Mahmut Cuda kendi kendisini şöyle tenımlamıştır. " Ben sanatta özgürlük yanlısıyım, O kadar. Ha, tartışmacılığımı, polemikçiliğimi akademizme karşı broşürler yayınlamaya kadar götürmedim mi? Götürdüm. Daha da götürürüm, gerekirse. Ama geçmişi bu kadar taze, henüz belleklerimizde ve anılarımızda yaşayan Türk resminin filizlendiğini görmekten en çok biz eskiler mutlu oluruz. Kimsenin şüphesi olmasın. Ama bir avuç ressamla ve yüzyılı bulmayan geçmişiyle yürüyen Türk resmine kimse ipotek koymamalı. Akademizm adına da, sosyal politika adına da. Ben bunların hepsine karşı çıkarım.”
M. Cûda natürmort temalarına karşı özel ilgi ve sevgisi olan bir sanatçıdır. Güçlü kompozisyon duygusu ile nesneye hakim olmak isteğinin açık bir belirtisidir bu. Aynı zamanda bileğine ve gözüne güvenen bir portretist olarak da görürüz.
Prof. Mahmut Cuda'nın atölyesinden yetişen ve Cuda'nın "C"sine gönderme yaparak C - Grubu adlı bir bir grup kurulması Türk Resim sanatına yaptığı katkıları somut bir şekilde ortaya koyan düşündürücü bir gelişmedir.
Kıymet Giray, Mahmut Cûda'nın hayatı, ressamlığı ve resimleri hakkında İş Bankası Yayınları tarafından bastırılan kapsamlı bir inceleme yayımlamıştır.
KAYNAKCA turkiyekulturportali.gov. biyografi.net/kisiayrinti resimsergileri.com edebiyatsanat.com/turk-ressamlar Erhan Karaesmen,Mahmut Cûda, felsefeekibi.com/sanat/isimler_turk/isimler_alfabetik_gorselsanatlar.org/turk-sanati/mahmut-cuda/ yenisafak.com.tr/KulturSanat
|