Masallar biteli çok oldu ve ben hala yazmadım yalnızlık hikayemi...
Bir kere bile aramadım ve milyon defa kırgın mektuplar yazdım da yüreğimden, yüreğine, yollamadım yalnızlığım...
Hiçbir postacı getiremezdi, hiçbir iletişim biçimi sesimi sesine ekleyemezdi. Duyar mıydın? Okur muydun sahiden? Yüreğimden, yüreğine gönderdiğim sesimi, pulsuz mektuplarımı yalnızlığım?
Gözlerimden sicim gibi boşalan damlalar dizlerimi kırıyor ve yazamıyorum, daha ne kadar canım yanacak ki yalnızlığım?
Hikayemi elbette anlatacağım ve elbette bu kaderin içinde kalan bütün üşümüşleri...
Soğuk ve aç susuz gecelerin hesabı tutulmuyor yalnızlığım. İnsan öyle ya da böyle yaşarken kayıpların hesaplarını yapamıyor, iyinin ve kötünün muhasebesini tutamıyor sonra asıldığı gecelerin, yargısız infazların, sorguda kaldığı zamanların öykünmesinde bulunamıyor... Çünkü çok üşüyor, üşümekten ve donmak üzere olan cisminin ısınmasından başka hiç bir şeyi düşünemiyor insan...
Ve ben bu hikayenin asıl oyuncusu, üşüyen, üşümüşlüğü dona dönen adam, anlatmalıyım bütün yalnızlığımı sonra ısıtmalıyım baştan sona canımı...
Gözlerim kapanmak üzere, uyandığımda burada bulur muyum beni? Bulur musun beni? Söyle yalnızlığım, bu karanlık gecelerin bir aydınlığı olur mu? Ve günlerimin yüzü bir defa olsun güler mi?
Güneşi avuçlarına gönderdim kaç defa, kaç defa yıldızları indirdim göğün yüzünden ayaklarının diplerine ve sen kaç defa söndürdün, benimi kaç defa çiğneyip geçtin yalnızlığım... Her defasında kördün ve her defasında bilemedin. Bu senin en kolay ve en ucuz savunma şeklindi, yemedim...
Anlar vardır, benimle yaşadığın ve benimle koştuğun, coştuğun fakat sen benimle yaşayamadıklarına yan, yan ki an be an anla, anla ki yan yalnızlığım yaşayamadıklarımıza...
Mektuplarım üşüsün, sesim donsun sesinde istemedim ve söylemedim, göndermedim öyle ki yazın ortasında buza dönerdi her şeyim ve her şeyim olan her şey, sende bir kez daha delirirdi, sende bir kez daha yalnızlığa dönerdi ki ben buna dayanamazdım yalnızlığım...
Yüreğimi gönderdim, duysaydı, okusaydı yüreğin ve görseydi gözlerin durmaz gelirdin, karanlık çağımı, aydınlığa çevirirdin, beni böyle göz göre göre öldürmezdin yalnızlığım...
Murat İnce |