Modern Türk karikatürünün kurucularından olan Cemal Nadir Güler, "Amcabey", "Efruz Bey", "Dalkavuk", "Akla Kara", “Dede ile Torun”, “Salamon”, "Yeni Zengin" gibi karikatür tiplerinin yaratıcısı. Karikatürlerinde toplumsal olaylara yer vermesi, yerli özelliklere ağırlık vererek çizmesi, karikatür sanatının yaygınlaşmasında önemli bir etken oldu.
13 Temmuz 1902 de, babası Bulgaristan göçmeni annesi Bursanın yerlisi bir ailenin çocuğu olarak Bursa'da doğdu. Babası Şevket bey mahkemede hattat memuruy¬du. İlkokulu doğduğu yer olan Bursa'da tamamladıktan sonra ortaokulu Bilecik'te okudu. Ancak, maddî olanaksızlıklar nedeniyle, ortaokuldan sonra eğitim hayatını sürdüremedi. Devlet sınavına girerek Almanya'da mühendislik eğiti¬mi yapma hakkını kazanmıştı. Ama bu hakkını kullanmadı. Aynı zamanda, Bursa Sahaflar Çarşı'sının içindeki dükkanında hattatlık (eski yazı sanatçısı) yapan babasının da etkisi altında ressam olmaya karar verdi. 'İkinci İstanbul Seferi'nde o zamanki adı 'Sanayi-i Nefise Mektebi' olan Güzel Sanatlar Akademisi'ne (Mimar Sinan Üniversitesi) girmeyi deniyor fakat sınavları kazanamadığından çabaları boşa çıkmış ve buraya öğrenci olarak girememiştir. Dar gelirli ailesinin geçim yükünü hafifletmek için önce bir kasnakçının ve daha sonra bir makine tamircisinin yanında çırak olarak çalıştı. Bir süre sonra tabela atölyesi açarak tabela ressamlığı yapmaya başladı. Buna paralel olarak ilkokullarda resim öğretmeni olarak da çalıştı. İlk karikatürü, 18 yaşındayken 1920 yılında Sedat Simavi'nin yayınladığı “Diken” dergisinde yayımlandı.
Bu arada 1923 yılında Melahat Hanım ile evlenmiştir. “Ayine” ve “Zümrüdüanka” dergilerindeki deneyimlerinden sonra, 1924'de “Akbaba'da”, 1926 yılında “Resimli Dünya” dergisine de çizimler yapmaya başlamış ve bunlardan cesaretle; 1926 yılında geçimini karikatürcülükle sağlamaya karar veren Cemal Nadir'in bu uğurda çıktığı ilk İstanbul yolculuğu hüsranla sonuçlanacaktır. Babıali'deki 'Papağan' gazetesine bir süre çizen Nadir, aldığı parayla geçinemez ve gerisin geri Bursa'ya döner. Bursa'ya döndüğünde bir tabelacı dükkanı açan Cemal Nadir'in imdadına 'harf inkılabı' yetişir. Bursa'daki bütün dükkanların, resmi dairelerin vs. tabelaları yeni alfabeyle yazılacaktır ve Nadir de gece gündüz çalışmaya başlar. Cemal Nadir Bursa’da Sahaflar Çarşısı’nda açtığı hattat dükkanına astığı tabela da ‘mizah’ yeteneğini yansıtır: “Hattatların meraklısı, meraklıların hattatı...” Bu arada karikatürü de ihmal etmez ve 'Sinema Mecmuası'na reklam karikatürleri; atasözlerini tersyüz ederek oluşturduğu 'yazı ile karikatürler' çizer.
Bu arada “Akbaba” dergisine yolladığı karikatürleri ilgi çekmeye başlar. 1928 yılında günlük karikatür çizmek üzere Akşam gazetesinin başyazarı Necmettin Sadak, Cemal Nadir Güler’i davet eder. Ve kısa bir tereddütten sonra 15 yıl boyunca çalışacağı Akşam gazetesi için ikinci İstanbul yolculuğuna çıkar. Yeni yazının kabul edildiği dönemde yenilik olarak birinci sayfadan günlük karikatürler çizmeye başlar. Daha sonra ünlü Akbaba adlı mizah dergisinde düzenli karikatürleri yayınlandı. Cemal Nadir'in bugün bile tanınan en önemli tipi Amcabey, 1929 yılında Akşam gazetesinin idarehanesinde doğar. 1930 yılında “Son Posta” gazetesinin yayın hayatına atılmasıyla birlikte, Amcabey orada yayımlanmaya başlar. Kısa sürede büyük beğeni kazanan Amcabey, Son Posta gazetesinde günlük bant karikatür olarak uzun süre devam etti. 1943'e kadar Akşam gazetede çalıştı. Amcabey haftalık dergisi son sayısını 25 Mart 1944’de çıkararak veda eder yayın hayatına. Cemal Nadir bir yandan Akşam'da çalışırken bir yandan da “resimli dünya”, “karikatür”, “yücel” dergilerinde de karikatürleri yayımlandı. 1943 yılında Akşam'dan ayrılır ve hayatını kaybedene kadar çalışacağı Cumhuriyet'e geçer. İkinci Dünya Savaşı sırasında da Hitler faşizmine çizgileriyle karşı duran karikatürleri Cumhuriyet gazetesinde yayınlattı.
Cemal Nadir'e kadar Türk karikatüründe resim çizgisi kullanılıyor, resim özelliği taşıyan ve bol alt yazılı karikatürler çizilmekteydi. Tiplemelerde ve mizah anlayışında Fransız etkisi göze çarpıyordu. Onunla birlikte çizgilerde sadelik başlamıştır.Türk karikatürünün resmin etkisinden uzaklaşmasına katkıda bulunması, yazı azalmış ve çizgiyle anlatım ön plâna çıkmıştır, karikatürde yerli tipler yaratması ve halka özgü mizah anlayışını karikatüre yansıtmasıyla, çağdaş Türk karikatürünün öncüsü kabul edilir.
1941 yılında Vedat Günyol'la birlikte çocuklara yönelik “Arkadaş” isimli bir dergi yayınladı. 17 haftalık bir ömrü oldu bu derginin. Çeşitli dergilerde yayınlanan karikatürlerinin yanı sıra, 1942-1944 yılları arasında Amcabey adlı mizah dergisini yayınladı. Sadece çizerlikle yetinmedi, Aynı zamanda Ankara ve İstanbul radyoları için skeçler ve "Yüzkarası" adlı bir de tiyatro oyunu yazdı ve oyun İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. Karikatürlerini “Amcabey'e Göre” (1932), “Karikatür Albümü” (1933), “Karikatür Albümü” (1939), “Akla Kara” (1940), “Dalkavuk Karikatür Albümü” (1943), Seçme Karikatürler Albümü (1944), Harp Zenginleri Karikatür Albümü (1945), Siyası Karikatürler Albümü (1946) ve “Amcabey Albümü” (1946) adlarıyla albümleştirdi. Ünü, ülke dışına taşan karikatüristin yurt dışında da aldığı bazı ödülleri vardır. 1932 yılında yayımlanan Amcabey albümü de Türk karikatür tarihinin ilk albümü olur.
1946 seçimleri için Halk Partililer ondan propaganda afişleri istediler. Siyasi inancı C.H.P.’den yanaydı. Gecesini verdi, gündüzünü verdi, zekâsını ve gönlünü verdi onun için. Birbirinden güzel beş resim yaptı. Yoldan geçenleri önünde durduracak beş resim! İki yüz elli lira yolladılar. Öfke ile reddetti. 1946 seçimleri öncesinde kendisine CHP'den Bursa milletvekilliği önerildiğinde 'Partili olursam karikatür çizemem' diyerek teklifi reddediyor.
Viyana Uluslararası Karikatür Yarışması'nda birincilik alan, karikatürleri pek çok yabancı dergide yayımlanan Cemal Nadir beş kişisel karikatür sergisi açtı, 10 karikatür albümü yayımlandı. Özellikle ABD' de açtığı sergi büyük ilgi uyandırdı. Karikatür konusunda birçok konferans verdi. Aynı zamanda ülkemizdeki ilk çizgi film çalışmalarını da o başlattı fakat bu denemesini tamamlayamadı.
Yarattığı tiplerle toplumsal bir eleştiri yapan Cemal Nadir, Arkadaş dergisinde çizdiği Dede ile Torun karikatürlerinde bilgi ile cehaleti, yeni ile eskiyi karşı karşıya getiriyordu. Amcabey tiplemesiyle toplumdaki çarpıklıkları, çıkarcı tipleri, ikiyüzlülükleri alaya alırken, Dalkavuk tiplemesiyle de dalkavukluk yaparak çıkarlarını koruyanları eleştiriyordu. Yeni Zengin tiplemesi toplumdaki sonradan görmeliği, Akla Kara tiplemeleri de eğitimsizliği ifade eden karakterlerdi. Ölümünden sonra İstanbul Cağaloğlu'da yıllarca çalıştığı Akşam gazetesinin bulunduğu Acımusluk Sokağı'na ve Bursa' da bir caddeye Cemal Nadir adı verildi ve yine Bursa’da Kültür Park’ta heykeli dikilmiş, bir galeriye de adı verilmiştir.
1992'den itibaren adına uluslararası cemal nadir karikatür yarışması düzenlenmeye başladı. Cemal Nadir Güler, Eminönü Halkevi'nde verdiği bir konferanstan yorgun ve terli olarak evine döndükten sonra doktorlar tarafından ilk konulan teşhis grip olmuştur. Fakat daha sonrasında pek çok hastalığın belirtisine rastlanmıştır. Maalesef en sonunda, "kan zehirlenmesinden öldü." Denildiğinde, Şimdiki yeni antibiotiklerin kolayca yenebileceği bir kalp iltihabından 27 Şubat 1947′de yağmurlu bir günde henüz 45 yaşındayken dünyaya veda etti. Cemal Nadir karikatürü 15 Ekim 1942 de şöyle tarif etmiştir: Ben karikatürü bir güzel koku gibi insana bir an zevk verdikten sonra elde bir boş şişe veya sarı bir leke bırakıp havaya karışan bir marifet olmaktan başka türlü anlıyorum. O ne palyaçoluktur, ne de göbek attıran, çeneleri ağrıtan kahkahadır. Bence karikatür , insan beyninin muhtaç olduğu tebessüm ve tefekkürü (düşünceyi) temin eden bir güzel sanat olmalıdır...
Cemal Nadir’in kendisine atfedilen pek çok fıkra vardır. Bunların içinde en ünlüsü onun az gülmesiyle ilgilidir... Üzüntülü bir gününde Cemal Nadir’e sorarlar: - Bu ne somurtkanlık Allah aşkına üstad?.. Halbuki sen “Güler”sin!.. Cemal Nadir cevap verir: - Yanılıyorsun dostum... Ben “Nadir Güler”im!.
|