RESSAM İHSAN CEMAL KARABURCAK 1898/1970
20. yüzyıl Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan İhsan Cemal Karaburçak, akademik eğitimi reddederek kendini geliştirmiş sayılı otodidakt sanatçılardandır. 1914-1916 yılları arasında PTT Mekteb-i Âlisi’nde öğrenim gördü. 1918 yılından itibaren Ankara’ya yerleşti. 1930 yılında Paris’e giderek Ecole Universelle’de resim derslerine katıldı. 1933 yılında Anadolu Ajansı’nda çalışmaya başladı. 1944-1948 yılları arasında ajansın Bükreş temsilciliğinde bulundu. 1949 yılında istifa ederek, tüm zamanını resim çalışmalarına ayırdı. İhsan Cemal Karaburçak, sanat çalışmalarına ileri bir yaşta başlamasına ve akademik bir eğitim sürecinden geçmemesine karşın “otodidakt” bir sanatçı olarak tanınır. Dönemin çağdaş sanat hareketlerine ilgi duymayan, çocuk resmi ile nakış-resim duyarlığına dayalı ilginç bir plastik anlayışa sahiptir. Özellikle resmi, iki boyutlu bir yüzey tasarımı olarak kabul eden bu yaklaşım, mor/sarı ve turuncu aralığında tezahür eden ilginç bir renk/biçim ilişkisine öncelik verir. Bu anlayış ayrıca, kompozisyon tartışmalarına önem veren yenilikçi bir duyarlılığa, atmosfer resmini ortaya çıkaran bir ışık ve çevre gözlemine sırtını dayar.
Uzun yıllar sürdürdüğü memuriyet döneminde resimle tanışan, yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Ankara'da evinin bir odasından dönüştürdüğü mütevazi atölyesinde çalışmalarını sürdüren Karaburçak, Türk resminin değeri yıllar geçtikçe anlaşılan gizli kalmış ustaları arasında yer alıyor. Retrospektif niteliğindeki bu sergi, özgün üslubu kadar renkleri, özellikle de tuvaline imzası kadar yer etmiş ""moruyla'' tanınan İhsan Cemal Karaburçak'ı yeniden tanıma fırsatı verdi.
Resim fırçasını eline ilk kez 1930 yılında, Telgraf İşleri Müdürlüğü'ndeki görevi gereği bulunduğu Paris'teyken kaydolduğu École Universelle'de alan ancak katı öğretim kuralları ve sanat anlayışına uygun düşmemesi sebebiyle yarıda bırakıp kendi kendini yetiştirmeye karar veren Karaburçak, modern sanatı yakından incelemiş, herhangi bir akım ya da üsluba bağlı kalmadan kendine özgü bir resim dili oluşturmuştur. 1930-1970 yılları arasında portre, natürmort, doğa görünümleri, kent manzaraları, gece manzaraları, soyutlamalar ve soyut çalışmalar olmak üzere pek çok konuda eserler üretmiştir. ""Ben bir renk ressamıyım. Güneş de renkleri öldürdüğü için tabiatı havanın karardığı, bulutların biriktiği veya yağmurdan sonra toprağın, ağaçların ve binaların yıkandığı, renklerin meydana çıktığı saatlerde sevmekliğim bu yüzden olabilir. Koyu tonları da daha çok bu tonlar arasında uygun yerlere konulan ışıkların veya alttan gelen aydınlanmanın olgun cazibesi altında kaldığım için seçiyor olmalıyım. Belki de kötümser veya melankolik bir ruh veya mizaç meselesidir; kim bilir? Ama sebep ne olursa olsun beni doyuran bir netice aldığıma ve sanatı da sanat için yaptığıma göre sanatımdan, dolayısıyla da hayatımdan memnunum..'' "Asıl olan hangi tamperamanın nasıl göründüğü, nasıl yorumlandığı ve nitelendirildiğidir ,yoksa ne önemi var bir ağaç, bir ev, bir dağ, bir bulut, bir saksı veya elma her zaman her yerde bulunabilir" Benim resimlerimi Paris'de minyatürlere benzetenler oldu. Gerçekten benim resimlerimde de minyatürlerdeki gibi perpektif yoktur. Resmi yaparken öndeki, arka plandaki şeyleri düşünmem. Benim için önemli olan iki boyutlu tuvale, iki boyutlu resim çizmektir." diyor sanatçı....şahsi tecrübeme dayanarak söylüyorum, çalışırken ciddi hastalık ıstırapları dahi kaybolur… En büyük sanat dehalarının uzun ömürlerini tamamlarken tek eseflerinin, gözlerini arkada bırakan tek şeyin sanatı tam anlamaya ve istediğini, yıllardır özlediğini yapmak umuduna ulaştığını sandığı zaman, hayata veda etmek olduğuna kesinlikle inanıyorum….” sanatçı ile yapılan röportajından.. Sanatçı, 1949 dan sonra sergilerin seçici kurullarında görev almış, düzenli olarak da Devlet Resim Sergilerine resim vermiş, “Soyut Peyzaj” adlı eseriyle de 29. Devlet Resim ve Heykel Sergisinde ikincilik ödülü almıştır. İlk sergilerinde “Sanat Anlayışı” adı altında yayınladığı broşürlerin yanı sıra, çeşitli gazetelerde resim eleştirileri, sanat makaleleri, yazmış telif ve tercüme teknik ve edebi kitaplar yayınlamıştır Sanatçı, 1956 yılında Ankara’da kendi adını taşıyan bir resim galerisi açmış ve 9 yıl süre ile bu galeriyi yürütmeyi başarmıştır. Kendisi, Türk Plastik Sanatçıları Derneği Genel Başkanı, Türkiye Sanat Tenkitçileri Cemiyeti üyesi, Türkiye Çağdaş Ressamlar Cemiyeti üyesi ve Siyah Kalem Grubu kurucularından idi. Sergileri İhsan Cemal KARABURÇAK’ la ilgili olarak daha önce yayınlanan sergi broşürlerinde, KARABURÇAK’ ın yaşamı boyunca yurt içinde 30′dan fazla kişisel sergi açtığı belirtilmesine rağmen ancak 20′si listelenebilmiştir. KARABURÇAK’ ın yurtiçinde açtığı 32 kişisel sergi belirlenmiş ve listelenmiştir. Listede ayrıca KARABURÇAK ‘ın yurtdışında açtığı 8 ortak, 9 kişisel sergiye de yer verilmiştir. Yurtiçinde katıldığı söylenen 6 ortak sergi ile ilgili olarak daha önceki yayınlarda bilgi yoktur. KARABURÇAK’ ın katıldığı iki ortak sergi ile katılması olasılığı çok kuvvetli olan üç ortak sergi soru işaretli olarak belirtilmiştir. Listede toplam olarak 55 sergi bulunmaktadır. KARABURÇAK’ ın 1949 yılından sonra ölümüne kadar bütün Devlet Resim ve Heykel Sergileri’ne katıldığı da söylenmektedir.1944 Bükreş, Romanya. İlk Kişisel Sergisini açar
1949 Mart Ankara, Şehir Lokantası (Karpiç) Hususi Salonu. Kişisel Sergi / { 49 Tablo } 1950 Haziran-Temmuz Ankara, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Salonu. Kişisel Sergi / { 60 Kadar Tablo } 1951 Haziran Ankara, Ankara Şehir Lokantası (Karpiç) Hususi Salon. Kişisel Sergi / { 62 Tablo } 1952 Nisan Ankara, Türk Havacılık Derneği Lokali. / Kişisel Sergi
|