AHMET ZİYA AKBULUT (1869 - 1938)
1869'da Istanbul'da doğan sanatçı, 1887'de Harbiye'den mezun olmustur. Sanat eğitimini Osman Nuri Paşa ve Hoca Ali Rıza Bey'den alan Akbulut Harbiye resimhanesine atanmış ve 1894 yılına kadar burada çalışmıştır. 1913 yılında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanlığı'na getirilmiştir. 1914'te Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'de Müdür muavinliğine getirilmiştir.
Harbiye'den 1887 yılında mezun olan Ahmet Ziya Akbulut, ilk sanat dersiniini Kuleli Askeri Lisesi’nde Osman Nuri Paşa'dan, Harbiye'de ise Hoca Ali Rıza Beyden aldı. Mezuniyetinden sonra Erkanı Harbiye resimhanesine atanarak 1894 yılına kadar burada çalıştı. Bu tarihte yüzbaşılığa yükselince Osman Nuri Paşa'ya yardımcı olarak Kuleli Askeri Lisesi’ne atandı. 1894 yılında Ameli Menazır ve1896 yılında Usulu Ameliye-i Fenni Menazır adlı eserleri yayınlandı. Ahmet Ziya Akbulut sanata olduğu kadar, matematik ve astoronomiye de merakIıydı. Takvimi ziyayı o tertip etti ve yayınladı. Aynı zamanda Ahmet Ziya menazırcı (perspektifçi) olarak da ünlendi. Eserlerinde de bunu ortaya koymaktadır. 1898'de Mekatibi Askeriye matbaası müdürlüğüne atanan Ahmet Ziya , 1905'de binbaşı oldu ve 1913'de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti başkanlığına getirildi. Bu cemiyetin gazetesinde perspektif dersleri veren sanatçı, 1914'de emekliye ayrıldı. Sanayi-i Nefise Mektebi Ulumu Riyaziye (Matematik) ve Fenni Manazır (Perspektif) öğretmenliğine başladı. Burada 1938 yılına kadar hizmet eden sanatçı son sene müdür muavini olarak görev aldı.
"Eski Beyazıt imareti", "Sultan Ahmet Camii", "Mihrimah Sultan Camii" belli başlı eserlerdir. Ahmet Ziya 1937 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi açılıncaya ve Atatürk'ün emriyle her ressam oraya birer ikişer eser bağışı yapıncaya kadar keşfedilmeyen bir sanatçı olarak kaldı. Herkesin gözünde o, bir ressamdan çok bir perspektif hocasıydı.
Resimde perspektif kurallarına uyulmasını isteyen Ahmet Ziya Akbulut'un, kendi kuşağının ressamları gibi natürmort ve manzara resimlerinden çok tarihsel yapıları öne çıkaran resimlere yönelmesi doğaldı. Çünkü derinlik kavramını, bu tür resimlerde daha belirgin çizgilerle yansıtabiliyordu. Bu nedenle daha çok camileri belgeci bir görüşle tuvale aktardı. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde yer alan "Beyazıt Eski İmaret Binası" adlı tabloda, yapının bir bölümü, bütünlüğü bozmayacak biçimde tablonun boyutları içine ustaca yerleştirilmiştir.
Sanatçının geçici ışık ve gölge oyunlarına kapılmadan, doğrudan doğruya eşyanın ana renk ve biçimini vermiş olduğu söylenebilir. Bu eğilim, 1930 yıllarından sonra Türk sanatında yenilikçi bir akım olarak ortaya çıkacak biçimci ve hacimci yaklaşımlarla uyum gösterir. Sultanahmet Camii, Mezuniyet görevi, 123x150 cm Yağlıboya tuval, İstanbul Resim ve Heykel Müzesisanatçının özel ve resmi koleksiyonlarda pek çok eseri vardır.
Sanayi-i Nefise'de müdür muavinliği görevini yürütürken 1938 yılında vefat etti.
Kaynak:www.msxlabs
|