Sevgimi hiç esirgemedim insanlardan. Doğaldı sevgim de, dostluğum da. Yapmacık bir sevgi taşıyamadım yüreğimde. Çok kırılmış olsam bile ufacık bir gülüşte unuttum tüm yapılanları. İnandım, inançlarım hiç tükenmedi. Belki de herkesi kendim gibi sandım.. Kendimi her vuruluşta, bozguna uğramış gibi hissetmem bundan olsa gerek.. Canımı en çok acıtana bile sırtımı dönmek hiç istemedim. Çünkü her dostlukta her birliktelikte iyi kötü günler geçmiştir, bunların hatırına kırılsamda kırıcı olmayı hiç yeğlemedim. Açık bir kapı bırakmak istedim her zaman. Olur ya günün birinde tekrar yüz yüze bakma durumu olduğunda, en azından kendi tarafımdan, yüzüm kızarmasın istedim, o tekrar bakabileceğimi sandığım yüzlere.Geceleri başımı yastığa koyduğumda vijdanım hiç rahatsız etmedi beni, ondan hep içerimde ki insan sevgisi ninni oldu bana rahat uykularımda.
Ama artık bu duyguların çok eskilerde kaldığını maalesef çok geç anladım. Günümüzde iki yüzlülüğün kol gezdiğini, birbirlerinin yüzlerine gülerken sinsi sinsi aldatmacaların olduğunu, ufacık hesaplar yüzünden, bir dostluğun kolayca harcanabileneciğini ne yazık ki hep geç anladım. Bir tarafı yıkarken, yok ederken hiçbir vijdan muhakemesi yapılmadığının acı gerçeğini, hep vurulan bir sillenin ardından öğrendim. Bu kadar ucuz muydu dostluklar arkadaşlıklar bir hayatı paylaşmak bu kadar ucuz olabilir miydi? Yinede bu yapılanlara inanamadım, yakıştıramadım bu kadar kötü olamazlardı, takındığım yüzlerini bir menafaate değişip, gerçek maskelerini ortaya çıkaramazlardı. Peki bir dostluğu kolayca harcayabilen, bu kişiler, nasıl uyurlar geceleri. batmaz mı o yastıklar geceleri yüzlerine. Sol yanları hiç sızlamaz mı? Bende soruyorum değil mi ? Öyle olsa zaten, ufak hesapların peşinde, onca hatırı yok sayabilirler miydi ?
Hep sordum, kendime her yıkılışın ardından Neden? Niçin? Niye ? Diye. Hep kusuru kendimde aradım önce, Tek kusurum vardı. O da karşımda ki insana gözü kapalı güvenmem idi. Alçak gönüllü olmamdı. Ya saf zannettiler, ya da kıskandılar.
Sevmek, güvenmek saflık olabir miydi ? Ne kadar kötü bir duygu insanlara güvenmeden yaşamak. Herkese kuşku ile bakmak.
Şöyle bir yastığa başınızı koyduğunuzda, vijdanınızı bir dinleyin, bugün ne yaptım. Kime haksızlık ettim. Kimi menfaaatim uğruna kırdım. Ya da kimi mutlu ettim, Diye kaçımız bunu yapıyoruz ki !! rahatsız bir vijdanla, sızlayan bir sol yanla,
kendi kendini ne kadar kandırabilir bir insan ? Herkesi kandırabilir ama kendini asla.
!!!!
Başınız yastıkta, vijdanınızla konuştuğunuzda, sol yanınız sızlamıyorsa eğer, sanırım sizden mutlu insan yoktur.
Bir dostluk kolay kolay kazanılmıyor emek veriliyor, tüm insan ilişkilerinde bu böyledir. Onu yıkmak bu kadar kolay olmamalı, hem de küçük hesaplar uğruna...
Güzel Dostluklarımızı yok etmemiz dileklerimle.
Bir şiirimle,
Esen Kalın, Mutlu kalın, Temiz vijdanla kalın. Berat Anteplioğlu 08.08.2011 Melbourne
''BANA YAPILAN HAKSIZLIKLARA HEP SUSTUM, ANLAYIP DÖNDÜKLERİNDE İSE O BEN OLAN BEN YOKTUM . Berat Anteplioğlu''
YIKILMA ZAMANI DEĞİL ZAMAN
Hadi kalk artık, kalk,
Yıkılma zamanı, değil zaman.
Sen ne badireler atlattın,
Bunu da atlatacaksın inan,
Dimdik ayakta durmadın mı?
Tutanın mı vardı ardından.
Ne bu gözyaşları?
Hiç yakışıyor mu sana ?
Hadi bi gayret, hadi,
Yine hayata, umutla uzan,.
Geçecek bu günler de, geçecek.
Sevgi dolu oldukca bu yürek,
Yine yaşamına,
Güzel günler ekecek.
Yıldırır mı sandın?
Seni bu hainlikler.
Zalimce yüreğini sokan,
Yılan diller.
Sırtından vuran ihanetler.
Kim bilir? Kaç kez.
Yediğin alçakca sillerler.
Daha çok bağlamadı mı?
Seni hayata.
Ellerini açıpta şükür etmedin mi?
Sen, Yüce Yaradan'ına.
Geçecek bu günlerde geçecek.
Elbet seninde gözlerin
Bir gün gönülden gülecek.
Gün gelecek, herkes ektiğini biçecek.
Berat Bahure Anteplioğlu
07.08.2011 01.50 Melbourne
|