Menemen ‘de yaşanmış demokrasi tarihimizin kara lekesi bir ayaklanmanın yıl dönümü nedeniyle hafızalarımızı tazelemek istiyorum.
Mustafa Fehmi 1906 da İzmir’de dünyaya gelir, İzmir Öğretmen Oklunda Kubilay adını alır. Öğretmen olduktan sonra yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yapar ve 1929 da yedek subay olarak askerliğini yapmak üzere Menemen- İzmir’e gelir. 23 Aralık 1930 günü çıkan ayaklanmayı önlemek üzere müfrezesi ile isyancıların yanına gittiğinde arkasından edilen ateş ile yaralanır, yere düşer. Yerden kalkar yakındaki cami avlusuna sığınır. Askerlerde yeterli mühimmat yoktur, halkada ateş ettirmek istemez, süngü taktırır, kendisi isyancılarla konuşup caydırmak, isyandan vaz geçmelerini sağlamak ister… Ancak başaramaz, kalabalığın arasından atılan bir kurşunla yaralanır, asıl vahşet bu andan itibaren daha vahim bir hal alır.
Olayın görgü tanıklarından Telgrafçı Nail Bey şöyle anlatmıştır;
“Kubilay Bey’in kumandasında bir müfreze geldi. Müfreze komutanı evkaf kahvesi önünde askerî durdurup süngü tak emrini vererek, kendisi şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyorlardı. Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Diğer arkadaşı bunları o vaziyette görünce, Kubilay Bey’i arkasından bir silahla vurdu. O anda yere düştü. On beş saniye kadar yerde kaldıktan sonra, kalkıp doğruca cami tarafına koştu. Bir kısım halk bunu görünce dağıldı. Telgrafhaneye de bir kısmı girdi. Onları dışarı çıkarttım. Bu sırada adamlardan ikisi kayboldu. Biz kaçtıklarını zannettik. Biraz sonra saçından tutulu olduğu halde, zavallı Kubilay Bey’in kesik kafasını getirdiklerini gördük. Ellerinde sancağın ucuna kafayı geçirirlerken bir şeyler söyleyerek eğildiler. Kesik başın, elektrik direğine bir kırmızı kuşakla bağlandığını gördüm. Kubilay Bey’in başı asılı olduğu halde meydanda dönüyorlardı.”
Hazırlıklarını tamamlayan isyancılar 23 Aralık 1930 günü harekete geçmeye karar verirler. Manisa’nın köylerinde kendilerine taraftar toplayarak, “Taraf-ı İlahiden geliyoruz. Memlekete şeriatı geri getireceğiz diyerek mehdiliğini ilan eden mehdi Mehmet açtığı sancağın altında toplanılmasını, kendilerine top, tüfek, kurşun işlemeyeceğini, sancağın altında toplanmayanları kılıçtan geçireceklerini söyler. Sabah erkenden Menemen Müftü Camiine gelirler, orada bulunan sancağı alıp Menemen sokaklarında dolaşmaya başlarlar, halkı kendilerine katılmaya çağırırlar, epeyce katılımda olur. İşte bunun üzerine yedek subay Kubilay olayı bastırmak üzere görevlendirilir ve şehit edilir.
Bu sırada Alaydan gönderilen kuvvetler olay yerine yetişirler. Eylemcilerin ateş açması üzerine çatışma çıkar. Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki şehit olurlar. Eylemcilerden mehdi Mehmet, Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet ölü, Emrullah oğlu Mehmet Emin yaralı olarak ele geçirilir. Kargaşadan yararlanarak kaçan Nalıncı Hasan ile Ali oğlu Hasan da ertesi gün Manisa’da yakalanırlar.
Yargılanır ve 32 idam 73 kişi de çeşitli hapis cezaları alırlar.
Eylemciler dindar oldukları için değil, Türkiye Cumhuriyeti yıkmak eylemlerinden dolayı cezalandırılmışlardır. Hep polemik konusu yapılan ve Ulu Önder Atatürk’e haksız suçlamalar yapılan menfur bir olaydır.
Tarihe “Menemen Olayı” diye geçen bu eylemin sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiği yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir.
Çok önemsediğim bir ayrıntıyı da paylaşmak istiyorum.
-Sıkıyönetim Komutanı Tümgeneral Mustafa Muğlalı, Menemen’de meydana gelen olaylarla ilgili olarak Başbakanlığa ve Genelkurmay Başkanlığına gönderdiği raporlarda önemli tespitler yapar. “Bu vaka dört beş serseri tarafından adî bir vaka olarak kabul edilmemelidir. Bu olayı meydana getirenler sabırsız ve acele davranarak bu işin ortaya çıkmasına sebep olmuşlardır. Bu hususta, memleketimizde gizliden gizliyeçalışan ve bir teşkilat meydana getiren hain eller bulunduğu mutlaka dikkate alınmalıdır.”
En önemli kanıt ise; Atatürk’ün 28 Aralık 1930 tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetlerine gönderdiği başsağlığı mesajıdır.
“Menemen’de yakınlarda meydana gelen gericilik girişimi sırasında Yedek Subay Kubilay Beyin görevini yaparken öldürülmüş olmasından dolayı Cumhuriyet ordusuna başsağlığı dilerim. Kubilay Beyin şehit edilmesinde gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında Menemen’deki halktan bazılarının alkışla onaylamaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir olaydır. Vatanı savunmak için yetiştirilen, içteki her politika ve ayrılığın dışında ve üstünde saygın bir konumda bulunan Türk subayının, gericiler karşısındaki yüksek görevinin yurttaşlar tarafından yalnız saygıyla karşılandığına kuşku yoktur. Menemen’de halktan bazılarının hataları bütün millette acıya sebep olmuştur. Saldırının acılığını tatmış bir kesime genç ve kahraman Yedek Subayın uğradığı saldırıyı, milletin bizzat Cumhuriyet’e karşı bir öldürme girişimi olarak kabul ettiği ve cüretkârlarla, destekçileri, ona göre takip edeceği kesindir. Hepimizin dikkati bu sorundaki görevlerimizin gereklerini duyarlılıkla ve gerektiği biçimde yerine getirmeğe yöneliktir. Büyük, ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin idealist öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile Cumhuriyet, hayatını tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.
Türkiye Cumhuriyetini kanları ile sulayarak bizlere bırakan atalarımızın yaşamlarından dersler çıkararak, uyanık olmalıyız ki yeni şehitler vermeye devam etmeyelim!
Al Bayrağımız dalgalanıyor, ezanlarımız okunuyor…
Din ve vicdan özgürlüğü yaşanıyorsa vatanını canından aziz bilen kahramanlarımız sayesindedir.
Vatanımız içim canlarını feda eden tüm şehitlerimizin,
Demokrasi Şehidimiz Kubilay’ın ruhları daha şad olsun.
Aziz hatıralarınız önünde saygı ile eğiliyorum.
24.12.2014
Meryem Demir
|