Bana "Didim’in Şair Ve Yazarı" diyorlar, sözde diyorlar ama icraat yok.
Sosyal medya üzerinde yazmış olduğum ‘’sonunda olan oldu. Şu an kitaplarımı Mavişehir Aşk Gemisi girişinde denize atıyorum. Okuyucunun olmadığı ve edebiyata verilmeyen değere verilmeyen saygıya protesto!’’ haber yapıldı.
Bir takım yerine getirilmeyen sözlere ve ben bir yazar olarak destek dilenciliğine çıktım. İki kere iki dört, elde var sıfır.
Yerel gazetelerde çıkan "O YAZAR KİTAPLARINI DENİZE ATTI" başlıklı haber. Ama haberin içeriği okuyuculara şunu dedirtiyordu, ‘‘sizin yazdığınız kitapları okumak zorunda mıyız?’’
Oysa kitaplarımı neden denize döktüm, asıl nedeni neydi sorulmamıştı dahi. Açıklama yaptığım halde önemsenmeyerek açıklamam haber yapılmadı.
Evet, sonunda kitaplarımı denize döktüm.
Kitaplarımı denize atmış olmam keyiften zevkten değildi tabii.
(Bu yaz balıkçılar rekor kıracaklar. Niye mi? Balıklar okudukları aşk dolu şiirlerimle aşka gelip geceden sabaha bol bol yavruladılar)
Yani kitaplarımı denize atmış olmakla balıklara ve balıkçılara büyük bir iyilik yapmış oldum, okuyuculara sunma imkânı sunulmayınca balıklar faydalansın dedim. Kitaplarımın maddiyatı da maneviyatı da bana ait olunca zarar da benim. Kimse gocunmasın.
2012 yılında Didim'e tatile gelmiştim, o yıl ilk kitabım VE O GECE çıkmıştı. Didim'de ilk geldiğimde yardım sever güzel yürek muhtarımızla tanışmıştım. VE O GECE Kitabımı okuyucularla buluşturmak istediğimi bana bu konuda destek vermelerini rica ettim. Muhtarımız o yıllarda ki Belediye Başkanıyla bu konuyu görüşüyor. Belediye Başkanı iki gün sonra Apollon Tapınağın da bir şenlik, kutlama olduğunu ve benimde Ressamlarla (Sanat) yer alabileceğimi onaylıyor. Ve tabii dahası var, tatilim boyunca Altınkum'da ki stant desteği gibi.
Anılar sayfamdan bunları anımsadım, bana sözde sunulan ama gerçekleşmeyen vaatler ve şu an Orman Kampında ki sanat etkinliğini ve benim kuytu bir köşede okuyucunun olmadığı bir toplum da okuyucu arayışım, edebiyata duyulan sıfır saygı sıfır destek. Buruk gözlerle kitaplarımı seyrettim ve onlara suskun bir feryatla "Didim’in Şair Ve Yazarı" diyorlar, sözde diyorlar ama icraat yok. Şair ve yazarın anlamı neydi? Diye sordum kitaplarıma.
Kitaplarımın göz kapakları burukluğa inikti. Ağlayamazlardı çünkü onlar da sessizdiler. Şimdi soruyorum, şair ve yazar ne demek, anlamı nedir?
"İşportacı’’
Edebiyata yazarlara da "işportacı " deniliyor ya, çok yazık çok. Ben bu yakıştırmayı ilk defa Didim’de duyuyorum. Aslında edebiyata yazarlara verilmeyen değerlerin saygının ört bas
edilmesi için arkasına sığınılan ir açıklama bu "işportacı" demek ki yazarların bir eser ortaya koyabilmek için yıllarca beyinlerine de "işportacılık" muamelesi uyguluyorlardı. Bir eser nasıl ortaya çıkar acaba bunu biliyorlar mı? Bilselerdi "işportacı" demezlerdi
Standart uygulaması.
Ulusal ve yerel yazarlar arasındaki fark, Kalemleri miydi yoksa ceplerindeki yüklü meblağ, meşhur tanınmış birinin eşi olmak yoksa arkalarının sağlam oluşumuydu. Tabii kalemleri olamazdı. Çünkü her kalemin kendine has şivesi rengi vardır, her şeyden önce kaleme saygı olmalıydı değil mi, yoksa?
Büyük illeri bilmiyorum ama yaşadığım ilde edebiyata yazara değer verilmiyor. Edebiyat adına tek bir çalışma destek yok. 2012-2013 yıllarında yaz mevsimlerinde sahil boyunca kitap stantları olurdu ve hatta tatile geldiğim yıllarda her akşam sahil boyunca tüm kitap stantlarını gezer, bavulumu kitaplarla doldururdum. Şimdi evet şimdi mi, yazarların kendi kitaplarını okuyucularıyla buluşturma uğraşlarına’’ işportacılık’’ deniliyor. Sonra biz yazarlar dönüp diyoruz ki ‘’okuyucu yok’’ aslında yöneticilerimizin bizleri okuyucuyla buluşturma desteği, sunduğu imkânlar yok.
Okuyucuların okuma alışkanlığı ise…
Kitaplarımın ücretini soranlar
''oo çok muş'' diyorlar.
Sağlığımızı aile huzurumuzu tetikleyen bir bardak Bira ve bir çift Rakı ne kadar?
Kısa bir süre önce nezih bir çay bahçesinde kitaplarımı tanıtmak istedim. Bu bahçede emekli bayanlar ve beyler OKEY oynayarak zamanlarını değerlendiriyorlar. Pür dikkat OKEY oynayan bir kaç masadan aldığım cevap şuydu.
-Bizim kitap okuyacak zamanımız yok.
Yine bir imza günümde bir bayan,
-Bizim beynimiz tatile çıktı. Kitap okuyarak beynimiz tatili berbat edemez.
Bir müddet sonra aynı bayan çakmağı yanmadığı için sigarasını yakması için yanıma gelir.
-Hay Allah, çakmağımın yanmayacağı tuttu, çakmağınızı alabilir miyim?
Bayana çakmağı uzatırken şöyle dedim,
-Çakmağınız da tatile çıkmış olmasın.
Unutmayalım ki Edebiyat ve Sanat ayrılmaz bir ikilidir. O yorumladığımız eserler bizlerin yazdığı şiirlerden öykülerden ilham almıştır. Edebiyat ve Sanat demek, saygı sevgi, dayanışma, medeniyet kültür demektir. Sürçü lisan ettiysem af ola.
Saygılarımla
|